Skip to content

Kasım 17, 2012

San Marino Masalı

Tarihinde ilk kornerini ve golünü bize atan San Marino, 19 yıl önce imkânsızı başarmıştı, en azından bu topraklardan bakıldığında. Dünya Kupası elemelerinde İngiltere filelerini 8.3 saniyede havalandıran Davide Gualtieri tarih yazmıştı. Maç sonunda tabelada yazan 7-1’in ne önemi vardı…

Kasım 15, 2012

Stockholm’de Yeniden Doğmak

Tam 17 yıl önceydi. Türkiye, Stockholm’de tarihinin ilk Avrupa Şampiyonası’na gidebilmek için vize kovalıyordu. Geriye düştük, Hakan’la eşitledik. Sonra yine gerideydik. Bitime yaklaşık 20 dakika kalan gol, 42 yıl sonra büyük bir organizasyona katılacağımızı müjdeliyordu. Futbolla yatıp kalkan bir ulus yavaş yavaş şaha kalkıyordu…

Kasım 14, 2012

Gol Sağanağı

Malum bugün milli takım 500. maçına çıkıyor. İşte bu önemli virajın dönüldüğü bu Kasım gününde, yıllar önce oynanan bir karşılaşma var ki bugün hâlâ anılıyor, sofralara meze oluyor.

14 Kasım 1984’te İngiltere, Dünya Kupası elemeleri için İnönü’ye ayak basıyordu. Berbat havaya rağmen tribünler doluyor, futbolun beşiğine karşı yapılacak ilk maçta alınacak puanı bekliyordu. Evdeki hesap çarşıya uymamış, rakip atakları gol yiyerek uzaklaştırmıştık. Kalecimiz Kova Yaşar’ın yediği sekizinci golden sonra hakeme bitir diye yalvarıp sarı kart gördüğünü yıllar sonra Rıdvan Dilmen’den öğrenmiştik…

Tarihimizdeki ilk 8-0’lık İngiltere faciasının 28. yıldönümünde Danimarka yerine keşke onlarla mı oynasaydık… Hem futbol tarihimizin en büyük hasretlerinden birini de dindirip onlara gol atabilirdik ya neyse… Üstüne üstlük, Steven Gerrard’ın üç aslanlı formayı 100. kez giyeceği gece bu. Kaptan dalyaya kariyerinde yeri büyük olan İstanbul’da ulaşsaydı, fena mı olurdu?

Kasım 10, 2012

Kristal Küre: All-America ’13

Kasım 5, 2012

Bir Maskenin Ardı

İngiliz tarihinin en büyük vatan haini o. Parlamentoyu havaya uçurmak istemişti. Tek dileği Katoliklerin iktidarda olduğu bir krallık kurmaktı belki de. Amacına ulaşamamış, yoldaşlarıyla birlikte ölüme gitmişti…

5 Kasım 1605’te patlatmayı hayal ettiği 36 barut fıçısıyla kralı yok etmeyi hedefliyordu Guy Fawkes. Aristokratlar, ruhban sınıfı herkes ölecekti. Fakat evdeki hesap çarşıya uymuyordu. Parlamentonun açılışına katılacak Katoliklerin de havaya uçmasından endişe eden “hain”lerden biri davalarına ihanet edip 26 Ekim’de Lord Monteagle’a mektup yazınca komplo ortaya çıkıyordu.

Artan güvenlik önlemleri nedeniyle parlamentonun mahzeninde yakayı ele veren Fawkes, korkunç işkencelere maruz kalmıştı. Bir bir yandaşlarının adını veren suikastçi 31 Ocak 1606’da idam edilmişti; tıpkı arkadaşları gibi. Her ne kadar güçsüzleşmişse de kendisini asılacağı platformdan atmayı başarmış ve boynu kırılarak ölmüştü. Buna rağmen dörde bölünen cansız bedeni kraliyetin dört bir köşesinde ibret olarak sergilenmişti.

Her 5 Kasım İngiltere’de havai fişekler patlatılıyor, onun adını taşıyan gecede Guy Fawkes’un başarısız olması kutlanıyor. Ya başarılı olsaydı sorusu ister istemez akıllarda canlanıyor. Tabii V for Vendetta’nın ilham perisinin de o olduğu hatırlanınca, parçalandığı topraklarda hâlâ hain olsa da maskesi bugün ötekinin yüzü oluyor.