Skip to content

Peloton Günlükleri #5: Başkasının Oyunu

13 Haziran’da iki bisikletçi, hayatları boyunca unutamayacakları galibiyetler elde ettiler. Elit erkekler klasmanındaki ilk senesini Deceuninck-QuickStep formasıyla geçiren Remco Evenepoel, Baloise Belgium Tour’da elde ettiği etap galibiyetini bir de genel klasman şampiyonluğuyla süsleyerek bu sporun geleceği için neler sunabileceğini bir kez daha göstermiş oldu. Neden “bir kez daha” dediğimi örneklendirmem için, bu sene 55. kez düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun 4. etabının son kısmını, Kartepe tırmanışını hatırlatmam yeterli olur. Merhawi Kudus, Valerio Conti, Felix Großschartner gibi yetenekli ve tecrübeli isimlerle yarışın en önünde kalmayı başaran Evenepoel, genç yaşının verdiği tecrübesizlikle erken bir atak sonucu etabı 4. tamamlasa da sporun önemli isimleri ile girdiği dişe diş mücadele sebebiyle günün odaktaki ismi haline gelmişti.

2018’de genç erkekler klasmanında koştuğu yarışların büyük kısmını ilk sırada tamamlamıştı Evenepoel. Hem yol yarışında hem de bireysel zamana karşıda dünya şampiyonu olmuş ve Giro della Lunigiana gibi turlarda gösterdiği genel klasman performansıyla çok kısa sürede dikkatleri üzerine çekince, 2018 yaz döneminde Belçika takımı Deceuninck-QuickStep ile iki yıllık sözleşme imzalamıştı. Belçikalı bisikletçinin kariyerine dair en ilginç detaysa kendisinin aynı zamanda eski bir milli futbolcu olması. Beş yaşındayken Anderlecht’e katılan Evenepoel, sonrasında PSV Eindhoven’da da forma giymiş. Bunun yanında, Belçika U15 ve U16 takımlarında toplamda dokuz kez görev almış. Sonraları futbolda aradığını bulamayan 2000 doğumlu Evenepoel, eski bisikletçi babasının da desteğiyle 2017’de yol bisikletiyle tanışmış. Babası Patrick Evenepoel’in kariyerinde Grand Prix de Wallonie galibiyetinin bulunduğunu ve kendisinin Julian Alaphilippe ile neredeyse aynı fiziki özelliklere sahip olduğunu da düşünürsek gelecek yıllarda Remco’dan La Flèche Wallonne galibi olarak bahsedebiliriz.

13 Haziran’ı bir devrim niteliğinde yaşayan diğer bisikletçi ise, Criterium du Dauphiné’de üst üste iki etap kazanmayı başaran Belçikalı bisikletçi Wout van Aert oldu. 12 Haziran’da bireysel zamana karşı etabında aldığı birincilikle yol bisikleti kariyerinin World Tour seviyesindeki ilk galibiyetini alan Van Aert, bunu yaparken bireysel zamana karşı dünya şampiyonu Tom Dumoulin’e de 47 saniye fark attı. Bir sonraki gün koşulan ve Voiron’da tamamlanan sprint etabını Sam Bennett gibi bir sprinterin önünde bitirmesinin yanı sıra klasiklerde pek çok kez arkasında kaldığı Julian Alaphilippe’i de geçmeyi başardı Van Aert.

Bu sene Jumbo-Visma’ya transfer olmasıyla birlikte Criterium du Dauphiné’de ilk kez yarışan Belçikalı bisikletçinin iki senedir bahar döneminde gösterdiği performans ise onun Jumbo-Visma ile imzaladığı üç yıllık sözleşmenin en büyük sebebiydi. İki yıldır denediği Strade Bianche, Paris-Roubaix, Tour of Flanders, Gent-Wevelgem gibi yarışlarda şans hiçbir zaman yüzüne gülmese de gösterdiği performansa tanıklık etmek bir diğer anlamda da tarihe tanıklık etmekti. Eski bir cyclo-cross bisikletçisi olmasını Paris-Roubaix, Strade Bianche gibi yarışlarda bir avantaja çevirerek sergilediği korkusuz performans, kendisi gibi cyclo-cross geçmişi bulunan Monsieur Paris-Roubaix lakaplı Roger De Vlaeminck’i akıllara getirmekte. Van Aert’ı Arenberg’te izlemek, Vlaeminck’in Paris-Roubaix’de süründüğü yetmişli yılların restorasyonlu görüntüleri adeta. Romain Bardet gibi bir yokuşçunun hemen arkasında yokuş çıkmaya çalışan,1 son saniyesine kadar pedal kesmediği bir yarışı nefes nefese çimlerde tamamlayan Van Aert’ın bu spora duyduğu saygı, Theo de Rooij’in 1985 Paris-Roubaix’de yaşadıklarının da nostaljisini yaşatmakta…

1985’te kazanmaya yakın olduğu Paris-Roubaix yarışını düşerek kaybeden De Rooij, çamur içinde röportaja gelir ve şunları söyler: “Bu yarış tam bir saçmalık! Hayvan gibi çalışıyorsun. İşeyecek vaktin yok, altına yapıyorsun. Böyle bir çamurda bisiklet sürüyorsun, kayıyorsun… Bu koca bir saçmalık.”

Ardından CBS muhabiri John Tesh’in burada tekrar yarışıp yarışmayacağına dair sorusuna şu cevabı verir: “Elbette, dünyadaki en güzel yarış bu.”

  1. Strade Bianche 2018: https://www.youtube.com/watch?v=5fcjjfPLEKw []