Skip to content

Celtic’in Bebeği

Bundan tam 82 yıl önceydi. Glasgow’un Protestanları ile Katolikleri Ibrox Park’ta kozlarını paylaşıyordu. Golsüz giden karşılaşmanın 50. dakikasında Rangers’ın forvetiyle Celtic’in gencecik kalecisi John Thomson çarpıştığında zaman duruyor, gözlerinin önünden bir film şeridi akıp gidiyordu…

1909’da doğan Thomson bir yandan madende çalışıyor, öbür taraftan hayaller kuruyordu. Amatör olarak futbol oynayan çocuğun ünü kısa sürede başkentte duyuluyordu. Kaleci arayan Celtic’in hocası Willie Maley, Doğu İskoçya’daki bu delikanlının peşine düşüyordu. Ufaklık 17 yaşında sözleşmeyi kapıyordu. 10 Sterlin’di ücreti. Takımla antrenmanlara başlıyor, sırasını bekliyordu.

Teknik direktörü ona şans verdiğinde, 18 yaşındaydı köylü çocuk. Glasgow gibi büyük bir kentte sahne almış ve kadroya yerleşmişti. Dur durak bilmiyor, ünü kulaktan kulağa yayılıyordu. İskoçya Kupası’nda üç direk arasında döktüren file bekçisinin milli takımın kalesine geçmesine kesin gözüyle bakılıyordu. O da formayı kaparak kimseleri şaşırtmamıştı.

Delikanlı, Airdrieonians maçında ciddi sakatlanıyordu. Annesi futbolu bırakmasını öğütlerken, o arkadaşlarına hayatını tehlikeye atan kurtarışı nasıl yaptığını anlatıyordu. Halbuki tehlike çanları onun için çalıyordu.

Celtic’in gözü kara eldiveni, 211. maçında Rangers karşısında takımının yine en büyük kozuydu. 50. dakikaya kadar yine görevini layıkıyla yerine götüren çocuk, ortadaki topa daldığında olaylar gelişmişti. English’in dizinin çarpmasıyla birlikte kafatası çatlayan oyuncunun birçokları baygınlık geçirdiğini düşünüyordu. Oysa tıp fakültesinde okuyan bir rakip futbolcu acı gerçeğin farkındaydı, Thomson’ın durumu çok ağırdı.

Hemen hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki kaleci, tüm çabalara rağmen kurtarılamamıştı. Sonradan Liverpool’a transfer olan English, tüm kariyeri, belki de hayatı boyunca, o günü düşünmüş durmuştu. Evet, tam 82 yıl önce bu günü.

5 Eylül 1931, Rangers ile Celtic’in tüm düşmanlıklarını unuttukları birkaç günden biri olarak hatırlanıyor, gencecik bir adamın da mezartaşında yazıyor. Ve her zaman aynı şarkı kulaklarda çınlıyor…