Skip to content

FPL’in Şifreleri #2

Klopp

Sürdürülebilirlik parolasıyla başladığımız yeni Yazıhane serisi #FPL’in Şifreleri fikrini ortaya attığımızda, eninde sonunda bir oyun olan ve evde yapılan hesapların çarşıda nadiren tuttuğu bu Fantasy PL serisini derin analizlerden ve yoğun istatistiklerden azıcık uzakta tutmayı hedeflemiştik. Bu serideki kendi payımı daha da açmam gerekirse; yıllardır her oyun haftası başında tekrarladığım “Agüero AFFETMEZ” ya da “Ibra PARÇALAR” şeklindeki iddialı iç seslerimi dışavurmayı ve haftanın sonunda dönüp dolaşıp alacağım toplam 40 küsur puanlarla sizleri biraz eğlendirmeyi amaçlıyorum. Basit görünüyor.

Lig yeni başladı ve önümüzde daha 37 oyun haftası var. Bu süre zarfında hep ama hep kendi kaptanlarınızın 5. dakikada sakatlandığını, daha yeni sattığınız ya da almayı düşünüp vazgeçtiğiniz adamların hep ama hep çift haneli puan alacaklarının tuttuğunu, rotasyon illetinin hep ama hep sizin başınızda patladığını, kısacası bu Premier Lig’in size “taktığını” düşünüyor olacaksınız. İyi bir haberim var: Kesinlikle yalnız değilsiniz.

***

Haftanın bankosu kim?

Premier Lig’de bu haftanın, gelecek haftanın ve tüm haftaların bankosu Manchester City’dir. Sunderland karşısında ilk iş Joe Hart’ı kulübeye çeken ve maçtan sonra da “Takımda mutsuz oyuncu istemiyorum” diyerek mesaj veren Guardiola, belli ki yaklaşık 1.5 milyar pound’luk bir kolej takımı (!) yaratmayı kafasına koymuş. Bir penaltı ve bir de kendi kalesine atılmış golle gelen Sunderland galibiyetiyle atılan sezon açılış stresi, ardından Perşembe akşamı Bükreş’te yapılan gol şov, Stoke için tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor.

Stoke’un üst üste üçüncü kez ligi 9. sırada bitirmesinde hatırı sayılır emeği olan Butland’ın yokluğu, Joe Allen dışında taraftarın özlemle beklediği transferlerin bir türlü yapılamamış olması, sezon başı fikstürün pek de iç açıcı görünmediği tabloda Middlesbrough karşısında alınabilen 1 puan gibi faktörler, şimdilik tüm hesapları tutan ve sakatlık problemlerini de aşan City’nin Britannia’dan 2-3 gollü bir galibiyet çıkaracağını –en azından bana- müjdeliyor.

Tabii burada “haftanın bankosu” derken, haftanın çok puan kazandıracak takımlarından bahsediyoruz. Çok puan kazandırmak denince de akla 4-3’lük Arsenal açılışından sonra, yeni 4-3-3’ü, sol beke misler gibi Hector’u almak yerine Moreno’yla devam eden hafif sakar defansı ve akan futboluyla garibim Burnley’e konuk olacak Liverpool gelmesi kaçınılmaz. Bükreş ve Stoke deplasmanları arasında belki de 2-0’dan sonra çok sıkmayacak City şöyle dursun; bu hafta için benim bankom, “eloğlu buldu mu affetmiyor” ekolünden gelen ve deplasman maçlarında daha da geniş alanlar bulacak Liverpool’dur.

Kaptan kim olacak?

Çok yakın bir arkadaşımın #FPL felsefesi çok basittir: “Diğer adamlarımın hepsi 1’er de alsa, kaptanım en azından bir gol atsın.” Kaptandan gelecek gol haberi ruhsal bir rahatlamadır. Özellikle de ilk yarıda gelen bir gol, ele ivedilikle kağıt kalem aldırır ve bu hafta 100 bin zıplarım hesapları yaptırır. Bu bağlamda; geçen sene 24 adet PL golü atmış Agüero ve geçen sene 500 tane gol atmış Ibrahimovic’in her hafta gol atma potansiyeli olduğu açık. Ben yine ilk haftaki Arsenal galibiyetinin rüzgarına kapılacağım ve tercihimi Philippe Coutinho’dan yana kullanacağım. Bir aksilik olmazsa, 10 ya da 11 puanı görürüz.

Liverpool’dan kaptan seçmenin elbette belli dezavantajları var. En büyüğü ise, skorun dağılması. Bunun örneklerini geçen sezon da çok gördük; bir iki haftalık periyotlarla bazen Coutinho bazen Firmino bazen de bir başkası diğerlerinden başrolü çaldı. Mané’nin bu hafta büyük ihtimalle oynamayacak olması, gol diye çıldıran orta sahanın baş şüphelilerini bir eksiltiyor. Bakarsınız bu hafta Countinho’nun durma sırasıdır ve Firmino iki tane yazar. Evet, hafta bitiminde saçımı başımı nasıl yoluyor olacağım da böylelikle şekillendi: “Dedim abi Firmino diye, Countinho istikrarlı değil dedim, bu hafta Firmino’dur dedim, hatta yazı da yazdım ama yine gittim Countinho’yu alıp kaptan yaptım!”

Sürpriz oynamak isterseniz, Middlesbrough ve Everton karşısında evlerinde oynayacak ve MİNİMUM altışar puan alacak Defoe ya da Rondon’u da deneyebilirsiniz. Ben denemem.

Bargain?

Kaptan filan iyi güzel de; hem puan hem de bütçe anlamında fark yaratmanın anahtarlarından biri, sezon başında yakalanan kelepirlerdir. İlerleyen haftalarda o oyun haftasına özel tahminlere geçeriz ama ilk yazım olması nedeniyle “sezon başı” izleme listemi paylaşayım.

Bournemouth’ta kanattan kanattan yardırabilecek ve atacakları birçok golde payı olabilecek 5.5’luk Jordon Ibe, mevkiinde yığınla rakibi olsa da 5.5’luk Sofiane Feghouli (Palace maçında ve Avrupa Ligi elemesinde oynamadı), Burnley ile Championship asist kralı olduktan sonra Euro 2016’da da parlayan 5.5’luk Gudmundsson (ilk maçta sadece son 16 dakika oynadı, Matt Ritchie gibi sonradan açılmasını bekliyorum) ve defanstan iki atakçı bek 4.5’luk George Friend ile 5.0’lık Charlie Daniels ilk aklıma gelen seçenekler. Bunlar şimdilik %4-5 arasında menajerin tercih ettiği isimler.

(Stones’u 5.0’dan almayanınız kalmamıştır herhalde, değil mi?)

Sat sat sat!

Aslında bu departmanda geçen hafta Güner Çalış’ın yazdıklarına aynen katılıyorum. Hart yine kesik yiyecek, Mkhitaryan ve Özil şimdilik hala soru işareti.

Ek olarak; benim de sezon başında aldığım ve sadece 34 dakikanın ardından sakatlanmasına sebebiyet verdiğim taze West Ham’lı André Ayew ve bu hafta oynaması beklenmeyen taze Liverpool’lu Sadio Mané, menajerlerin ikinci hafta öncesinde en çok sattığı isimler.

Elinizde 11.0 liralık değeriyle Harry Kane varsa onu da DERHAL satın ve bütçenizi rahatlatın! Everton karşısında sadece “1” gol girişiminde bulunmak nedir yahu? (Palace’a karşı hattrick yapacak, anlaşıldı…)

Eden Hazard

Denemeye değer! (Orta ve uzun vadeli, büyük yatırımlar)

İlk hafta bana güzel bir 9 puan kazandıran, küçük takımın büyük golcüsü rolündeki Alvaro Negredo’dan şimdilik vazgeçmeyi düşünmüyorum. Ighalo&Deeney benzeri bir etkiyi Middlesbrough’da yapıp havada karada 13-15 civarı gol atacaktır. Negredo’nun yanına %11’lik sahiplik oranıyla şimdiden gözde olan Burnley golcüsü Andre Gray’i ve Swansea’de Gomis sonrası yaraları sarması umulan Fernando Llorente’yi de ekleyebiliriz(Hull’a BANKO golü var). 9-18 arası bir takımın banko golcüsü olmak iyidir.

Orta sahaya gelince… Hazard bu sene 25 gole doğrudan katkı yapar. Özellikle başarılı sezon öncesi hazırlık döneminden sonra beklenti yükselten Tadic konusunda ise kafam karışık. Ara ara 10+ puanlık maçlar oynayıp 5 hafta 2 puana bağlaması olası. Muhtemelen sattığım hafta 15 puan alacaktır. Satmadan önce haber veririm.

***

Not: Sezon başı ilk yazı olması sebebiyle biraz genel değerlendirme kıvamında oldu- affola.