“Ama stadyum başka bir şey. Bağırırsın, tezahürat edersin, herkesle beraber coşarsın. Ama hepsinden öte herkese ve her şeye lanet okuyabilirsin, istediğini söyleyebilirsin ve kimse sana karışamaz.”
O klarneti öyle çalabilen biri ölümsüz sanılırdı hep. Sanki bu coğrafyanın tarihi boyunca Selim Sesler vardı ve hep bir yerlerde bu nağmeleri çalıyordu.
İlk önce yüz aşinalığım olan, kantine girip çıkarken uzaktan başımı hafifçe eğerek selamlaştığım adamdı. Daha sonra adlarımızı öğrendik bir şekilde. Zaman geçtikçe muhabbetler koyulaştı.
Floransa’da sıcak bir yaz günü. Santa Groce Kilisesi’nin girişinde toplanmış, içeri girmeyi bekleyen turist gruplarının arasında özür dileyerek, biraz da kaynak yapma yöntemlerini kullanarak içeri giriyorum.