Tam 19 yıl önceydi. İstanbul’da oynanacak bir hazırlık karşılaşması memleketin gündemine oturmuştu. Nasıl olmasın, dünya futbolunun ilahı Maradona Türkiye’ye geliyordu. O zamanlar Sevilla’da top koşturan Tangocu, turistik gezinin tadını çıkarmış, 2 Mart’ta da İnönü’nün çimlerine ayak basmıştı. Diego’nun büyüsü gözleri kamaştıradursun, maç karşılıklı gollerle berabere bitmişti. Perdeyi Gütschow açmış, skoru ilan eden Suker, birçok Türk futbolsevere de merhaba demişti.
Nasıl sporcuların bedenlerinin sınırlarını zorlaması bizi bizden alıyorsa, çocuklarda da benzer bir durum söz konusu. Beden olarak olmasa da ruh, akıl ya da ne derseniz o’nun sınırsızlığı temaşa yaratıyor. Bunun için bir çaba göstermiyorlar tabi, neyse o. Kalesinde 271 gol görmüş ve sadece 1 gol atabilmiş, 7 yaş altındaki çocuklardan oluşan Margatania FC takımının hikayesi de onlardan biri. Tersinden etkileyici bu karne, onları ayırmıyor. Çocuklar eğleniyor. Biz de bir takımın -tıpkı toplumda da olabileceği gibi- bambaşka değerler üzerinde yükselişini izliyoruz.
Jacques Brel – Amsterdam
Giulia y Los Tellarini – Buenos Aires
Sufjan Stevens – Chicago
Brazzaville & Minerva – The Clouds in Camarillo
Jay-Z & Alicia Keys – Empire State of Mind (New York)
Red Hot Chili Peppers – Especially In Michigan
The Clash – London Calling
Beirut – Nantes
St. Vincent – Paris Is Burning
Scott McKenzie – San Francisco
Cuma günü aktiviteleri geride kaldı. Yeni format, kimilerine göre hikaye açısından zayıf kalsa da rekabetçi bir ilk ürün sundu. Rookie-Soph maçları bizim gibiler için oyuncunun kumaşını görmek için bir fırsat yaratmıyor, fakat daha uzaktan takip edenler için bu amaca hizmet ediyor olabilir. Benim içinse bu maçların en güzel yanı, genç oyuncuların karakteri için bir indikatör görevi görüyor olması. Ekseriyetle üst sıradan, kötü takımlarca seçilmiş oyuncuları barındıran bir maç. Yani bu onların karşılaştığı ilk gerçek test.1 Kendisini bu maçın üzerinde gören ve bir an önce pazar günkü ana yemeğe geçmek isteyenler. Bu işe liseden arkadaşlarla yeniden bir araya gelme olarak bakabilen ve ortamın keyfini çıkarmaya çalışanlar. Takımlarında buldukları fırsattan yetinmeyip, burada repütasyonlarını yukarı çekmek için çaba harcayan ve “Bay Ciddi” takılanlar. Daha bir sürü özellik… Genel menajerlerin yakından incelemesi gereken maçlar aslında.
Cuma gününün bu anlamını düşündükçe, meramımı somutlaştırmak adına 2003’ten bir hatırayı çağırıyorum. Sokakta yaygın bir hareket olduğunu biliyorum ama jenerasyonun en iyi oyuncularını karşı karşıya getirmeyi amaçlayan bir sahneye taşınıyor. Küçük düşürme eylemi, ilk planda bir ‘kurban’ ve onu ‘kurban’ olarak niteleyen bir dış göz gerektirir. Duayen Murat Murathanoğlu’nun YouTube favorilerinden olduğunu tahmin ettiğim yukarıdaki videoyu izlediğinde, kaç kişi gerçekten Carlos Boozer’ın durumuna acıyor? Kaç kişi Jason Richardson adına utanıyor? Bu basit soruda hangi saflarda yer aldığınız bile hakkınızda çok şey söyleyebilir. Boozer bu hareketten sonra belki o meşhur sosyal merdivende birkaç basamak aşağı inmiştir. Ancak içeride bu harekete karşı gösterdiği kadar duyarsızsa, gerçekten küçük düşmüş sayılır mı? Yıllar sonunda J-Rich’in yeni nesil yıldızların tepeden bakan bir şekilde kullandığı “dunk contest type of guy” tanımının karşılığı haline gelmesi, öte yandan Boozer’ın sıkça tartışılan oyununa rağmen iki kez All-Star hafta sonunun ana yemeği için davet almış olması yeni bir boyut katıyor olabilir mi?
Dün gecenin en çok konuşulan hareketlerinden biri Greg Monroe’nun top çalmasıydı herhalde. Maçın sonucu belli olmuştu ve John Wall önderliğinde iş, son yıllardaki rutinin bir parçası olarak, smaç yarışmasına dönmüştü. Daha önce J.R. Smith ve Andre Iguodala’dan gördüğümüz, her ikisine de ödül getirememesiyle ‘lanetli smaç’ olarak anılan smacı tekrarladıktan sonra içimden şunları geçiriyordum: “Wall bunları yapabiliyorsa, neden smaç yarışmasında değil? Michael Jordan ve Dominique Wilkins’in içinde bulunmaktan gocunmadığı bir yarışmaydı bu. Şimdi 25 yaşında adamlar, ne akla hizmet bunun yeterince ‘havalı’ olmadığına karar veriyor?” O sırada Wall yeni bir smaç hazırlığında topu havaya dikti, hareketini tamamlamak için hazırlanırken de Monroe araya girdi ve şovu durdurdu.2 Monroe’nun hareketine gereğinden fazla anlam yüklüyor gibi görünebilirim. Onun bunların hiçbirini düşünmediği ve sadece canının sıkıldığını biliyorum. Wall’un biraz kızdığını görebiliyoruz, sokakta da böyle oyun bozanlar bazen can sıkar. O andaki düşüncelerime paralel olarak, benim hoşuma gitti. Ama kimse küçük düşmedi. Monroe yaptığı bu küçük oyun bozanlıktan eğlenmiş gibiydi. Şimdilerde içinde bulunduğu Wizards adındaki sirkin psikolojisini etkilediği açık olan Wall da, 4-5 sene sonra iç huzura kavuştuğunda muhtemelen görüntülere bakıp gülecektir.
Richardson ile Boozer arasında yaşanansa benim ağzımda daha buruk bir tat bırakmıştı. Dün ESPN 2’de yayınlanan Basketball’s 101 Disrespectful Moments içerisinde Pekin 2008 öncesinde bir antrenmanda LeBron James’in, bir fast break pozisyonunda Kobe Bryant yalnız başına smaca giderken arkasından koşup koyduğu blok vardı mesela üst basamaklarda. Kelimenin gerçek anlamında yukarıdaki, o listeye girmeyi daha çok hak ederdi. Bahsettiğimiz belki bir ‘Les femmes tondues’ ya da yukarıdaki karedeki gibi bir şey değil, ancak basketbol sahasında bulabileceğiniz en yakın şeylerden. Bu tip bir şeyi sokakta yapmakla, gözlerin üzerine çevrilmesini sağladığın ilk fırsatta yapıyor olmak da ayrı bir tatsızlık katıyor benim adıma. Just sayin’…
Youtube’da yeni bir moda çıktı. Çoğunluğu “Plaza İnsanları”nın oluşturduğu, günü çok yorgun bitiren, uyku sıkıntısı çeken ve rahatlama ihtiyacı duyan bir grup kullanıcı, masaj vidyolarını izleyerek uyumaya çalışıyor.
Her şey bu vidyoyla başlamış. Puşkar-Rajastanlı bir Hint berbere giden A.B.D’li iki arkadaşın çektiği bu vidyo, yavaş yavaş fenomen olmaya gidiyor, hatta oldu sanırım… İşin ilginci, vidyoyu izleyen bazı insanlar sırf gidip masaj yaptırıp Youtube’a vidyo yüklemek için plan yapıyor… Şimdiden ikinci ve üçüncü versiyonu çekilen “Kozmik Berber Baba’nın masajı” bir acayip…
Abimiz Hindistan’daki “pozitif enerji” geyiğinin hafif b.kunu çıkarmış. Vantilatörden enerji sağıyor mübarek… Kameraya verdiği pozlar da bambaşka. Rahatlatıcı mı hakikaten? Orası size kalmış. Ben yorum yabamadım.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane