Skip to content

Mart 6, 2012

İçinden Şehir Geçen Şarkılar (2)

Freddie Mercury – Barcelona

Lou Reed & John Cale – Berlin

Red Hot Chili Peppers – Californication

Tom Waits – Chicago

The Clash – Guns of Brixton

Band of Horses – Laredo

Will Smith – Miami (velkamtumayami)

Dido – Paris

The Beatles – Strawberry Fields Forever (Liverpool)

Manu Chao – Welcome to Tijuana

Mart 4, 2012

Bologna’nın Kralı Olmak

Bologna, sadece İtalyan basketbolunun değil Avrupa basketbolunun merkeziydi belki de. Ginobili, Danilovic, Rigaudeau, Djordevic ve daha kimler geçti kentin zirve döneminde ama kimse Carlton Myers kadar derin bir iz bırakamadı. Öylesine bir kraldı ki bu topraklarda derin izler bırakmış David Rivers’lar, Damir Mulaomerovic’ler bile onun yanında barınamadı. Sezonun ağır favorisi Bodiroga’lı Panathinaikos’u playoffta harcamak ya da çok daha ağır favori müthiş bir Yugoslavya jenerasyonun ipini de çektiği, sıradışı bir Avrupa şampiyonluğunun Andrea Meneghin’le beraber kahramanlığını üstlenmek gibi işlere imza atmış çok çok özel bir adamdan bahsediyoruz. Soğukluğunu her haraketinde hissettirdiği için ona ısınmak kolay değildi belki ama büyük saygı duymamak imkansızdı. Bir siyah olarak Sydney’de İtalya bayrağını taşımaktan, 1 Virtus taraftarına rekabetin en ateşli döneminde kendini ayakta alkışlattıracak kadar büyük saygı uyandırmak… Evet, çok tartışılan bir karakterdi, gerektiğinde kavga etmekten çekinmezdi,2 ama karakterli adamdı. Kariyerinin patlama döneminde Serie A’ya çıkardığı, altyapısından yetiştiği takım zor duruma düşünce, alt lige tekrar dönmekten çekinmeyecek fazla adam yok bu oyunda. Ve o karakter, bıraktığı basketbola geri dönüyor, sırf zor durumdaki San Patrignano’yu iflastan kurtarmak için, ondan yardım isteniyor ve o da tereddüt etmiyor. İtalya’da niye bir ikon olduğunu anlamak zor değil.34

  1. Irkçı söylemlere de maruz kalmış, “zenci” olmaktan gurur duyduğunu belirten bir t-shirtle sahaya çıkmıştı bir Serie A maçında. Evet, Reha Erus’un İtalya’dan bildirdiği dönemlerde Fanatik Basket okumayanlar bizden değildir. []
  2. Eurobasket’99 kadrosunun bile dışında kalıyordu, sonradan dahil edilmişti. []
  3. Geçtiğimiz yıl basketbolu bıraktığını açıkladığı basın toplantısına Bogdan Tanjevic’ten, Bird-Magic’ten aşağı kalmayan bir rekabet yaşadığı Predrag Danilovic’e kadar İtalya basketbolunda yer almış pek çok isim katılmıştı. []
  4. İsmet Badem sağolsun, Dennis Rodman pozu değil Michael Ansley pozu olarak literatürde yerini almıştır. []

Mart 4, 2012

900 Not Out

Geçtiğimiz Pazar günü, girdiği bir başka zirve yarışının eşik noktalarından birine tanık oldu Manchester United’ın. Gürültücü komşular bir gün önce Blackburn’ü zorlanmadan geçmişti. Kırmızı şeytanları bekleyen Norwich deplasmanı şüphesiz daha kırıcıydı. 90. dakikaya 1-1 beraberlikle girildi. Lig dışındaki tüm er meydanlarını birer birer terk etmiş United, bir başarısızlıkla daha karşılaşacak gibi gözüküyordu. Uzatma dakikaları eriyedursun, süzülen bir top arka direkte 11 numaranın ayakkabısıyla buluştu. 2 Mart 1991’den beri her zor durumda, Sir Alex Ferguson’ın görmeyi umduğu o buluşma. Yeni nesil yıldızlardan hangisinin tercih etmeyi akıl edip, gol vuruşuna dönüştürebileceği sorusuna cevap veremediğim bir sol dış vuruşla bitti buluşma. Ryan Giggs, 900. maçına da imzayı atıyordu. Tıpkı Bobby Charlton’ın rekorunu kırdığı 759. maçına Şampiyonlar Ligi’ni kazandıran penaltıyla attığı gibi.

2 Mart 1991’den de geriye gidelim. Bir zamanlar çıkış gününü dört gözle beklediğimiz f Dergi’de yayınlanan Ali Ece yazısını hatırlıyorum.1 Orada bahsedilen Ferguson-Pallister diyaloglarından muhtemelen birkaç ay sonra, United’ın en son keşfi o günlerdeki takımı Salford Boys ile Granada Schools Cup finalinde boy gösteriyor. 6 numaralı formasıyla ve Ryan Wilson olarak… Yaptığı top kaybı Blackburn adına bir golle noktalanıyor ve 1-0 geriye düşüyorlar. Sonucu hiçbiriniz merak etmiyorsunuz, eminim.2

  1. Yazıyı birkaç yıl sonra bu mecrada da görebildik: http://aliece.blogspot.com/2009/04/ryan-giggs-forever.html []
  2. Bulabildiğim en eski görüntüler. Tek falsosu röportaj sırasındaki şu sözler: “I’d rather play at Anfield.” []

Mart 3, 2012

The Battle of Tobacco Road

2 Mart 1974, 6 metreye yay henüz çizilmemiş. Carmichael Auditorium saatinde sadece 17 saniye kala skor tabelası 86-78’i gösteriyor Blue Devils lehine. Fakat hikaye o an bambaşka bir yola sapıp 1920’de başlayan UNC – Duke rekabetinin en dramatik maçlarından birine dönüşüyor. Chapel Hill’deki son 17 saniye ve Walter Davis’in efsane şutu1 videoda, savaşın 234. ayağı bu gece 02:00’de.

  1. Topu pota altında oyuna sokan Mitch Kupchak. Topu çalıp ilk turnikeyi atan isim de şu anda Kupchak’in takımında, kenarda oturuyor. []

Mart 3, 2012

Sex, Droga, Bodiroga

Dejan Bodiroga, dün 39 yaşına girdi. Kariyerine dair o kadar muazzam sahneye rağmen, benim için en vurucu olanı, en çok aklımda yer edeni vedasıdır. ÖSS sonrasındaki boşluğu falan düşününce, bu kadar özel atletlerin sporu bırakma anını düşünmek bile ürkütüyor beni. Kafamdaki en çarpıcı sahnelerden biri Tayfur Havutçu’nun jübilesinde soyunma odasında çekilmiş bir fotoğrafıdır. Almanya’da yetişmiş, bunca yıl akıllara belki de en çok soğukkanlılığı kazınmış bir adam bile öylesine bir boşlukta buluyorsa kendini, Bodiroga gibi duygusal bir adam için durum kim bilir nasıldır. Onun vedasını izlerken resmen ben de onunla ağlamıştım.1

Srecan rodenjan Bodi!

  1. Sex, Droga, Bodiroga []