Skip to content

Eylül 21, 2015

Ligue 1 Notları #6

IMG_1155

Valbuena’nın asılması (temsili)

  • Valla Ligue 1 alev almış. Geçen seneden beri diyorum, PSG ne zaman puan kaybetse lig coşuyor. İki hafta üst üste yenemediler, millet inanarak oynamaya başladı. En az 7 tane yılın golü adayı çıkmış bu hafta. N’dong’un ve Danic’in attıkları ænkrğoyablö.
  • “Zlatan düşüşte mi?” diye sormuş Le Parisien bugün. Onu geç, PSG düşüşte mi, sen onu söyle. 10 kişi Bordeaux’dan kaleci felaketiyle içeride gol ye, adamlara puan kaptır, bu hafta ligin kağıt üzerinde en zayıf takımlarından birine karşı – abartmıyorum, Reims’tan herhangi bir oyuncu PSG’de yedek, hatta bırak, yedeğin yedeği olamaz – puanı zar zor kurtar. Reims’ta Nicholas de Preville’in adı yeterli zaten ama topçuluğu da giderek büyüyor. Hafif rotasyonlu (rotasyon dediğim de Kurzawa, Stambouli, Marquinhos falan ha) PSG savunmasını tek başına domine edip Siebatcheu’ya asistini yapmış. Guegan gerçekten çok iyi hoca. Reims bu sezonun karın ağrısı olacak herkese, özellikle içeride.
  • Niye PSG’yle başladıysam… Valbuena derbisi diye bir olayımız var artık. Velodrome’dakiler Valbuena’nın başka takım formasıyla kendilerine karşı maça çıkmasına biraz fazla kızmış olacaklar ki Valbuena’yı astılar (temsili), Lopes’e şişe attılar, maçın ritmini etkileyip Alessandrini’yi gaza getirdiler, kırmızı yedirdiler. “Gerçek Marsilyalı başka formayla Velodrome’a gelmez” pankartıyla başladı zaten her şey. Bütün maç dövdüler bücürü. Valbuena’da gerekli cevabı 90+’da direğin dibine bırakarak verecekti ama az farkla kaçtı. Michel iyi güzel hoca da, ciddi miktarda zaman lazım. Maçların bazı bölümlerini domine edip, bazı bölümlerinde başı kesik tavuk gibi dağılıyorlar. Geçen sezondan kalma geçişler bunlar, geçen sezon da ortaları yoktu. Ha şimdi ortaya çekecek bir adam var; Lass. Michel maçtan sonra “10 kişi kaldık ama Lass olduğu için 12 kişiyle oynadık zaten” demiş. İyi ki döndün Lass. Lacazette, “Daha önce penaltı almak için kendimi hiç atmadım, atmam da” dedi ama atmışsın güzel kardeşim. Alex’i geç de, geçen sezondan beri oynadıkları 6 Fekir’siz maçı da kazanamadı Lyon. Napıcaz ve Hubert?
  • Haftanın maçı İkinci Louis’den çıktı. Valla izlemesem, bana biri böyle dese “tsieh” derdim. Lorient’da Jeannot kendine gelmeye başladı, Monaco da zaten gol atsa bile fazla hücuma çıkıp Lorient’ın süzgeç savunmasını zorlayamayınca N’Dong, Abdullah, Phillipoueaux falan Vieira olmuşlar. İki duran top golü dışında neredeyse pozisyon bile bulamayan bir Monaco var. Jardim için hafiften çanlar çalmaya başlar ona göre. Geçen sezona da kötü başlayıp geriden gelerek Şampiyonlar Ligi yaptın, ses etmediler. Bu sefer Porto’culuk oynarken yaptığın takım ilk 5 dışında kalırsa tokatlar seni Ruslar. Bu arada Ripoll başarılı olsun, güzel hoca.
  • Angers’in Troyes karşısına çıkardığı 11’in boy ortalaması 1.86. İstatistik bulamadım da, Stoke City hariç böyle hayvan fizikli takım hatırlamıyorum. Troyes’a karşı 33’te 10 kişi kalıp, maçın tamamını domine etmişler. Havadan, yerden, açıkta, sırtı dönük ayı gibi top kullanıyor herkes. Bayağı enteresanlar.
  • Sagnol maç kazanamamaya devam ediyor. Bu hafta da içeride 10 kişi Toulouse’a bir puan verdiler. Rolan durdu, geçen sezonki gibi atmıyor. Thelin’e pek sabır gösterme niyetinde değil Sagnol. Savunma da eskisi kadar güvenli değil, n’oldu, hop sezon sonu ilk beş dışı. Son üç maçında da kırmızı kart var Bordeaux’nun. Hafif gerginler.
  • Nice haftanın en güzel gollerinden ikisinin çıktığı maçta Bastia’yı deplasmanda 3-1 yendi. Çatır çatır pozisyona giriyorlar, günün birinde savunma yapmayı da öğrenirlerse çok tehlikeli takım olacaklar. Danic’in penaltı-kırmızı kart beklediği – haklı bu arada kendisi – bir pozisyon var, orada hakem doğru kararı verse 3-1’i biraz rüyasında görürdü Puel. Ama ballı adam, bir şekilde gidiyor takım düşe kalka.
  • Nantes’ın yapabildiği tek şey savunmaydı, Djilobodji ve Veretout’yu satınca iyice mahalle takımına döndüler. Transfere niyetli olan Nantes’tan adam baksın, bayağı bayağı düşme adayı bunlar. St. Etienne galibiyeti hayırlı olsun demiştim geçen hafta, okuyanlar hatırlar, zorlanmadılar bile. Yalnız Galtier yeni yıldız çıkarıyor, ilk golü atan Jon Bamba hem Gradel’in yerine aday, hem de hakikaten çok iyi yetenek.
  • Rennes yıllar sonra liderliği maç fazlasıyla alabilirdi, olmadı. Haftanın açılışında maçlarında henüz iki gol olmamış Lille’i ağırladılar. İlk devre 16 şutun sadece 2’si kaleyi tutmuş, sonra neden gol olmuyor… Boufal’in golünden sonra Rennes bayağı sağlam yüklenmiş ama maç hakem Jochem’e yazar. Şu ana kadar sezonun en iyi oyuncusu Enyeama’yı penaltı kırmızı kartla – ki alakası bile yok – oyundan atıp Lille’i bayağı zayıflatmış. Ha penaltı kaçtı bu arada ki Rennes’in son 8 penaltısının 6’sı kaçmış. Az çalışın şu işe. Yine de 1-1 işe yaradı tabii, ilk 3’te takılmaya devam ediyor şimdilik Bretonlar.
  • Caen 20’ye yakın şut attığı maçı 90+’da kazandı Montpellier karşısında. İki sezondur topla oynamada öne geçtikleri 10 dakika bile yok ama takır takır maç kazanıyorlar. Montpellier’nin artık hali kalmadı. Çıkarken bu kadar top kaptıran takımın – sırf kaleci Ligali 10 hatalı pas vermiş, birinci bölge kıpkırmızı OPTA’da – galibiyet alması da mümkün olmasın bir zahmet.
  • Ajaccio sezon başından beri kaleyi denediği 64. şutta nihayet golü buldu, Guingamp pek umursamayıp 2-1 aldı maçı.
  • Lyon kazansa lig kendine gelecekti. İlk altıdaki Rennes, Caen, Reims ve Angers’in böyle devam etme ihtimali tabii ki yok. St. Etienne’in eline bakıyor şimdilik underdog sevenler. Lyon 5, Monaco 6, Marsilya 7 puan fark yedi altı haftada. Toparlanın artık.
  • Gelecek haftanın maçı Caen-Lorient, demedi demeyin.

Eylül 14, 2015

Ligue 1 Notları #5

– PSG istemezse gol yemez dedik, Trapp bayağı bir istedi bu hafta. Blanc bu sene hiçbir şey yüzünden eleştirilmese yine Sirigu-Trapp tercihi yüzünden eleştirilir. Oynattığı oyuna alışıldı. En büyük problemi savunmasına fazla güvenmesi. Sadece bir farkla önde olduğu maçlarda bile sanki 5-0’mış kadar çekiyor takımı. Kontra için harika silahları var, orta sahasında enerji ve teknik var evet ama, en iyi oynadığı maçlarda bile hata yapabilecek Thiago Silva gibi, David Luiz gibi ya da henüz en üst seviyeye çıkmamış Marquinhos gibi adamlara bu maçlığına bile olsa Trapp eklenince galibiyet yalan oldu. Valla Şampiyonlar Ligi grubunda Real Madrid var, adamı haşat ederler Laurent.

– Have no fear, Alessandrini is here! Her şey Velodrome’da Marsilya için. İstek, keyif, gol, iyi oyun… Geçen seneden beri böyle, Bastia maçında da aynısı oldu. Lass giderek maestroya dönüşüyor, Bielsa’nın geçen sezon son tercihi Alessandrini Payet’nin rolünü üstlenmek üzere ve Michy atmaya devam ediyor. Olimpiyakos’a kattığı en değerli şey istikrardı Michel’in. Marsilya’nın en büyük problemi de istikrar. Galiba doğru eşleşme oldu bu. Son 20 Velodrome maçının 17’sinde 2’den fazla gol attılar.  Ha bir de, bu takım haftayı kapatmayı çok seviyor. Cuma oynamayı değil.

– Lyon’u Lille kitledi. Herve Renard yeni bir otobüs tekniği geliştirmiş durumda. 5 maçta tek gol atıp tek gol yediler ve ikisi de aynı maçta değil. İddaa’cılar değerlendiriyordur sanırım. Enyeama kariyer zirvesini oynadı. 6 kurtarış, 32 başarılı pasla oynamış maçı. Kurtarışların hepsi de refleks kurtarışı yani, acayip toplar. Lyon geçen sezon iki oyuncudan 40’a yakın skor aldı. Tolisso bonus adam olarak 10 gol yarattı, kritik anlarda N’jie çıkıp asist yaptı, Yattara bile maç kurtardı. Şimdiyse kapanan bir takıma karşı hücum hattının tamamı etkisiz kalıyor. Valbuena takıma çabuk uyum sağladı belki ama, onun önünde oynayan oyuncuların tamamı açık alan adamları. Artık bir Şampiyonlar Ligi takımı haline gelen bu kadroya karşı hiçbir takım alan bırakmıyor ve böylece en kötü ihtimalle puanı alıp gidiyor. Fournier’nin hücum işini çözmesi lazım. Lille de sezonu 10 atıp 7 yiyerek bitirir herhalde.

– St. Ettienne’e bak sen. Geçen sezon olmayan şey bu sezon var; mobil ve aynı zamanda gol atan topçu. Mevlüt alınmasın, ki geçen sezon randımanlı top oynayamadı zaten, Gradel forvet değildi, Van Wolfswinkel’i zaten saymıyorum, nihayet adamını buldu Galtier. Tabii ki Montpellier’nin pişmaniye sertliğindeki savunmasının da etkisi var Roux’unun hem alan bulmasında hem de golünde ama, bu sefer işler iyi gidecek gibi. İşin enteresan yanı, takım geçen sezona göre çok daha zayıf görünüyor kağıt üzerinde. Ölümcül üçlü Lemoine-Cohade-Clement henüz beraber oynayamadı, sağ bekte Clerc, açıkta Monnet-Paquet oynuyor ama takım daha ritimli. Galtier çok sağlam bir taktisyen ve yalnızca kendi taktiğinde işe yarayabilecek oyunculardan acayip bir şey yaratmak üzere. Pajot’nun da orta dörtlünün sağından Galtier’nin taktiğinde merkeze evrilmesi enteresan. Montpellier’ye acil şifalar.

– Ben Arfa ilk olayını çıkardı. Çok bir şey değil, hafif de haklı ama ben böyle enteresan bir olayı ilk defa gördüm. Neyse ki gol sayılmadı ofsayttan. Guingamp üst üste ikinci galibiyetini aldı. Nice, rakip aşırı zayıf gözükünce arka tarafı bırakıp cümbür cemaat gitmiş son dakikalarda. Ama herhangi bir takımın evinde Guingamp’a gol atamaması gerçekten acayip, ne olursa olsun. Tekrar söylüyorum, Guingamp çok kötü takım, Gourvennec çok büyük hoca. İlk golü yerlerse dağılırlar, tutarlarsa sürpriz. Ortası yok.

– Monaco’da tehlike çanları! Artık öldürücü futbol oynayamıyorlar. Ajaccio’nun muhteşem sempatik stadyumunda, ki hakikaten görmeniz lazım, etrafındaki manzara falan nefis,  Ajaccio’ya o kadar fazla şans vermişler ki. Geçen sezon deplasmanda yediği gol içeride yediğinden daha azdı be bunların. Bir tane aptalca penaltı bulup öne geçmişler, sonrası komple Ajaccio’nun. Bu arada Ajaccio Avrupa’da sezon başlarına baktığımızda en acayip istatistiklerden birine sahip. 5 haftada 60 şut atıp henüz gol atamayan bir takım. Monaco’ya da 18 şut attılar. Olacak olacak.

– Nantes’ın tek olayı savunmaydı, Djilobodji’yi Chelsea’ye sattılar – tamam, gerçekten iyi stoper ama evet ben de anlamadım – ve alameti farikaları ortadan kalktı. Gol sıkıntısını çözsünler diye Adryan ve Kolbeinn Sigthorsson ikilisini getirdiler, onlarda takımın attığı gol kadar kırmızı kart gördüler daha sezon başından. Haftaya yoklar, üç puan St. Ettienne’e hayırlı olsun. Rennes nihayet oldu. Ntep artık forvet, yanında Sio, arkada muhtemelen seneye Premier League yapacak Mexer ve Doucoure, bir şekilde gidiyorlar. Tabii ki şu an olduğu gibi PSG’den bir sıra arkada bitiremezler sezonu ama Montpellier, Bordeaux ve Monaco’yu çok zorlayabilirler.

– Benjamin Jeannot ve Majeed Waris Lorient’ı ligde tutabileceklerini bu hafta gösterdiler. Rakip de Angers’ti ha, sezona 4 maçta 8 puanla başlayan takım. Jeannot hakikaten çok yetenekli, Waris de ligi bayağı iyi tanıyor. Yalnız bu geçen sezon ilk yarının en iyi çıkış yapan elemanı Raphael Guerreiro’yu göreniniz var mı ya? Yarı sezonluk adam mıydı şimdi o?

– Caen kazandıkça keyifleniyorum. Az bilinen süper 10 numaraların şahı Julien Feret’nin perdeyi açtığı maçta 10 kişiyle yendiler Troyes’u. Geçen sezonki 18 kişilik maç kadrolarından 10 kişiyi kaybettiler ama deplasmanlarda taş gibi oynamaya devam ediyorlar. Bir iki sezon kaza yaşamazlarsa Avrupa’ya oynamaya başlayacaklar. Kuzey’in altyapısı sağlamdır, erken kaptırmasınlar yeter.

– Her şeyi anladım, Reims’ı hala anlamadım. Bu sefer de Toulouse deplasmanında 2-0’dan döndüler. Sezon başından beri 5 maçta her senaryoya karşı planı olduğunu ve elindeki tırt kadroyla her şeye cevap verebileceğini gösterdi Guegan. Sevmeyelim de taşa mı dönelim?

Eylül 6, 2015

Acı

Yıllar önce bir cumartesi sabahıydı. Sessiz sakin bir güne uyanan İstanbul, kısa sürede kana bulanmıştı. Olacaklardan habersiz, ibadet için Neve Şalom Sinagogu’nun yolunu tutanlar saat 09.17’de cehennemi yaşamıştı. Susmayan silahlar ve bombalar birkaç dakika içinde 22 kişinin canını almıştı. Ebu Nidal ile ilişkisi bulunduğuna inanılan iki saldırgan da ellerinde patlayan bombalarla parçalanmıştı. Tarihler 6 Eylül 1986’yı gösteriyordu…

Yine bir 6 Eylül… 1983’te New York’tan havalanan Kore Havayolları’na ait uçak Rus hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle düşürülüyordu. Moneron Adası’nın 55 kilometre kuzeyinde vurulan uçakta 269 kişi bulunuyordu. Başta konuyla ilgisi bulunmayan Sovyetler Birliği, sonradan hava aracının casusluk faaliyeti yürüttüğünü iddia etmiş, hattâ Amerika’nın kendilerini kışkırttığını ve savaşa hazır olup olmadıklarını denediğini açıklamıştı. Hasbelkader bir uçağa binmiş üç yüze yakın insandan sadece 13’ünün parçaları bulunabilmiş, geriye sahillere vuran ayakkabılar kalmıştı…

Filistinli teröristlerin 5 Eylül’de başlayıp ertesi güne taşınan eylemi kanlı bitmişti. İlk gün İsrail delegasyonundan bir sporcuyla antrenör öldürülmüştü, 6 Eylül 1972’de dokuz.

6 Eylül 1955… Bu topraklarda neler olduğu hepinizin malumu.

6 Eylül 2015… Söz hakikaten bitiyor.

Bazı günler ‘tarih’ yazıyor, bazı tarihler ölüm yazıyor.

Eylül 5, 2015

Kan

1972berlin1

Yıllar önceydi. Tüm dünya gözlerini Münih’e çevirmiş, Olimpiyat heyecanıyla yanıp tutuşuyordu. Derken gelen bir haber kanları donduruyordu…

5 Eylül 1972, spor tarihinin en karanlık gününe sahne olmuştu. Filistinli “Kara Eylül” örgütünün militanları İsrail delegasyonunun kaldığı bir binayı ele geçirip sporcu ve antrenörleri esir almıştı. Binayı işgal ederken çıkan arbedede militanlar yaralanırken, güreş antrenörü Moshe Weinberg ile halterci Yossef Romano öldürülmüştü.

Örgütün talepleri belliydi. İsrail’de hapishanede bulunan yaklaşık 200 tutuklunun serbest bırakılmasını istiyorlardı. İki de Almanya’daki Kızılordu mensubunu listelerine eklediler. İsrail, bu talebi bir saniye bile düşünmeden reddediyordu.

Pazarlıklar sürerken hiçbir rehinenin kılına dokunulmamıştı. Penceredeki İsrailliler Andre Spitzer ile Kehat Shorr’un yüzleri dünya televizyonlarına yansımıştı. Militanlar helikopterler istediler ve bu helikopterlerin kendilerini Kahire’ye götürecek uçağa taşımalarını beklediler.

Havaalanına gidildiğinde Kahire’ye uçacak uçağın bırakınız uçmaya hareket etmeye bile hazır olmadığı anlaşıldı. Bunu tespit eden saldırganlar keskin nişancılar tarafından öldürülmüştü. Aslında bu nişancılar da polisti zira Alman kanunları ordunun böyle durumlarda müdahale etmesine izin vermiyordu.

Kalan beş saldırgan karşı ateşe başladılar. Durumun umutsuz olduğunu anlayan saldırganlardan biri helikopterdeki rehineleri taradı. Bir de el bombası atarak helikopteri havaya uçurdu. Diğer helikopter de tarandı. Kovalamaca son bulduğunda bilanço ağırdı: 11 İsrailli sporcu ve antrenör, beş militan, bir Alman polis ölmüştü. Militanların cenazeleri Libya’da kahramanlar gibi karşılanmış ve devlet töreniyle gömülmüştü. Üç militan sağ olarak ele geçirilmiş, onlar da 29 Ekim’de kaçırılan bir Lufthansa uçağının içindeki rehinelere karşılık serbest bırakılarak Libya’ya gönderilmişti.

Arap Ülkeleri içinde sadece Ürdün’ün kınadığı katliamdan sonra oyunlara devam edilip edilmeyeceği dünyanın merak konusuydu. 5 Eylül 1972’de oyunlar durdu. Bir gün sonraki cenaze törenine 80 bin seyirci ve 3 bin sporcu katılmıştı. IOC Başkanı Avery Brundage’ın konuşmasında İsrailli sporculara nerdeyse hiç yer vermemesi tepkiyle karşılanmıştı. Spitzer’in eşi Ankie, Moshe Weinberg’in annesi ve kuzeni merasimde yerini almıştı. Kuzen Carmel Eliash’ın kalbi törene dayanamamış ve durmuştu.

6 Eylül’de Münih Organizasyon Komitesi oyunların durdurulmasını istese de, Brundage kararlıydı ve Olimpiyat devam edecekti. İsrail hemen, karşı tepkilerden korkan Mısır da bir gün sonra oyunlardan çekildi.

Dünyada birçok insan belki de Filistin’den böylece haberdar olmuştu. Örgüt tarihe geçecek kanlı bir eylemle adından bahsettirmişti. İsrail uçaklarının Lübnan ve Suriye’deki kampları bombalaması için sadece birkaç gün gerekmişti…

1972berlin2

Ağustos 31, 2015

Ligue 1 Notları #4

fekir-cropped_bsmfon41x7e213apd7bcylomu

  • STOP! LAURENT TİME.
  • PSG ligdeki dördüncü maçında da gol yemedi, ki herhalde istemezse yemez. 2007’den sonra ilk defa Monaco’da kazandılar, hem de 3-0. Geçen sezon beraberliği idare etmeye çıkmışlardı maça, o denli korkutucuydu Jardim’in takımı. Bu sezonsa “Gençler, çıkıp çok hızlı koşun, baskı falan yapın, arkadaki abileriniz yorulmasın” deyip yolluyor Monaco’yu sahaya. Carvalho-Raggi ikilisiyle sezonu geçirmek istiyorsan eyvallah da, 2008 yılında değiliz. Oraya adam alın. Milli araya ne sövüyordur şimdi Blanc.
  • Cavani, son 11 Ligue 1 maçı, 12 gol.
  • Başa sarayım. Guingamp 2 – 0 Marsilya. Valla ben de anlamadım. Zaten büyük ihtimalle dünyanın en anlamsız kulübü Marsilya. Takım oyunu oynayabilen, kompakt, dağılmayan ve disiplinden kopmayan tüm takımlar Marsilya’yı yenebilir, onu gördük bu hafta. İyi oyuncu lazım değil, disiplinli kalın yeter. Guingamp’ın ilk üç hafta gösterdiği rezalet performansa rağmen maçı iki farklı alabilmesi, en az Marsilya kadar kaleye gidebilmesi falan çok acayip işler. Neyse, hele Michel bi dokunsun takıma milli arada. Michel <3 milli ara.
  • Lyon Lacazette’i hakikaten satsın. Fekir Lyon formasıyla yapılan en hızlı Hat-Trick’e imza attı bu hafta (58 dk). Beauvue’yle fena ikili olmayacaklar sanki ama ikisi de benmerkez oyuncular, o iş biraz yaş. Yalnız orta sahaya takviye düşüncesi var Lyon’un. Sergi Samper’i bitirdiler sanıyorum 12 milyon Euro’ya. Gonalons arkada, Tolisso-Samper ortada ve Valbuena önde elmas tadından yenmeyebilir. Yanga-Mbiwa ve Rafael’in alışma süreci kısa sürerse eğer, milli ara sonrası geçen seneki Lyon’a yakın bir şeyler çıkabilir. Lille-Bastia ile dönüyorlar lige zaten ki arada bir de Şampiyonlar Ligi var, iyi dönmeleri lazım zaten.
  • Lorient’a iyi haber, yeni yıldız adayı golcülerini buldular; Lorient tarihinin gol atan en genç üçüncü oyuncusu Bouanga. Lorient’a kötü haber, hala rezalet bir takımları var. Arada ülkemize gelip sonra tekrar Fransa’ya dönen Atila Turan’ın da gol attığı maçta Reims’a 4-1 kaybettiler ki, Reims’ın hocası Guegan’dan daha önce notlarda bahsetmiştim, hakikaten çok acayip bir adam. Umarım geçen sezon Metz’in “8. haftada ilk dört, sonra ligin dibi” durumuna düşmezler ama gerçekten dört maçta üç galibiyet müthiş ekstra. En büyük özelliği isminin çok güzel olması olan Nicholas de Preville’le ve yine en büyük özelliği ismini yanlış yazmışlar etkisi yaratan Grejohn Kyei’yle falan maç kazanıyor adam.
  • Troyes-Montpellier ne kadar korkunç maç olmuş öyle ya.
  • Rennes olmuş. Phillippe Montanier geçen sezon Hosiner ve Toivonen gibi iki yardımcı fakat ağırdan forvetin işe yaramadığını anlayıp kanatları uçak olan ve ligin en iyi uzun top atan stoperi Armand’a sahip olan kadrosuna Sio’yu ekledi. Rennes’in hep yaptığı bir olay var, Armand topu alır, biraz gezdirir, sonra tekrar alıp Ntep’e uzun yollar. Orada Ntep çizgiye indiğinde Toivonen kendisine yetişemiyordu, ceza sahası boş kalıyordu sürekli. Şimdi Sio var. Sio, kanat forvetinizin dostu. Sio.
  • “Oraya tek farklı galibiyet yazmanızı rica edeceğim” – Christophe Galtier.
  • Steve abimin şehri Angers ligde kalacak galiba. Hayvan gibi savunma yapıyorlar.
  • Savunma demişken. Sana da merhaba Lille. Dört maç, attığı bir, yediği bir.
  • Khazri önce panenka kaçırmış, sonra maçı kazandırmış. Bence bunu dövme falan yaptırsın, onu daha iyi anlatan bir şey yok.
  • Martial milli takımda. Manchester United 50 milyon euro verecekmiş güya. Öyle bir şey olursa 9 milyon euro civarı Lyon’a gidiyor. Aulas “#QEYİF” diye tweet atabilir. Milli ara hepimize iyi gelecek. Milli ara nous portera.