“Üçüncü müyüz? Ne içirdiniz lan bana” adlı eserinden
Lyon 18 hafta sonunda PSG’nin 22 puan gerisinde. Bakın 22 diyorum ya. Aşağıdaki capsi maç sabahı yazmıştım, haksız da değilim, 5-1 bitti ama, mesela Blanc yerine Benitez olsa “beyler vurun, hatta dur ben de iki tekme atayım” diye çift hanelere çıkarırdı maçı. Morel-Mbiwa stoper ikilisiyle, İbrahimoviç-Cavani ikilisini tutmayı bırakın, “abi biz bunlarla çıkıyoruz maça, 2-0 önde başlayalım mı” demeleri lazımdı. Geçen sezon takımı sırtlayan iki adam da yoktu, Fekir ve Lacazette. Guingamp’tan gelen Beauvue ve Metz’den devre arası geleceğe yatırım için alınan Cornet’yle çıktılar maça Lyonlular. Yani ne diyeyim, sezon başındaki bütün transferler fiyasko çıktı, sakatlıklar gırla devam ediyor, Fournier’nin iki maçı kaldı. “Ajaccio ve Troyes maçlarında takımın başında, sonrasına bakacağız” demiş Aulas. İki kupadan birini alabilirse anca toparlar Lyon bu sezonu. PSG’ye korkunç durumdaki Chelsea çıktı. Bakın abartmıyorum, PSG bundan sonra ligdeki bütün maçlarını kazansın, Chelsea’ye hangi şartlarda olursa olsun elenirlerse net kovarım Blanc’ı. O kadar da değil. Bu arada Thiago Silva 5 büyük ligde kart görmeksizin en fazla başarılı müdahale yapan oyuncuymuş 75’le. Gerçek bir hayvan.
Monaco gene geldi. Gayet ölü bir maç sonunda St. Etienne’i 1-0 geçip Angers’le puanı eşitlediler nihayet. Buradan sonra ikinciliğin en büyük favorisi net Monaco. Geçen sezon da aynısı olmuştu, onuncu haftayı 10. sırada, 18. haftayı altıncı sırada geçmişti Monaco, sonra Şampiyonlar Ligi play-off’una gitti. Bu sefer Avrupa’dan da elendiklerine göre ilk ikiyi bırakmamaları lazım. Ha 18. haftada +2 averaj biraz tırt yalnız, onu baştan söyleyeyim.
Yani her hafta saymaya devam ediyorum da, böyle saçma iş olmaz, ne yaptınız siz Velodrome’a ya? Üst üste yedinci iç saha maçını da kazanamaması ancak büyüyle, tavuk bacağı, tavşan kulağıyla falan açıklanabilir Marsilya’nın. Bu arada, 7 kereyle Gladbach’la birlikte en fazla penaltı golü yiyen takımmış bu sezon Marsilya. Defansın sakarsa yapacak bir şey yok.
Nice’in nagaliplik serisi dört maça çıktı. Artık yavaş yavaş Nice galibiyetinden ziyade “Ben Arfa bakalım bu sefer hangi acayip driplingi yapmış” diye bakmaya başladı millet, ki takımın da konsantrasyonu dağılıyor. Benim korkum şu, her şey iyi giderken bi anda kendisini amaçsız ve orta sırada bulursa Nice, Ben Arfa yine manyaklık günlerine dönebilir, bu kadar iyi başlayan Nice dağılabilir. Ama daha var ona, sıkıntı yok.
Sırf Bordeaux deplasmanda kazanamama rekorunu kıracak diye izledim biraz Angers maçını, az kalsın kazanıp rekoru mahvedeceklerdi. Dokuzu bu sezon, son 12 Ligue 1 maçında da deplasmanda kazanamadılar ve kulüp rekorunu nihayet kırdılar. İğrenç, korkunç ve izlemesi zor bir takımlar ve devre arasında yaklaşık 150 transfere ihtiyaçları var. Angers’e de helal olsun ya, 2015’i ilk dörtte kapatmayı garantilediler.
Caen’e de helal olsun, olmasın mı? Onlar da ilk yarıyı ilk dörtte kapatacaklar. 10 kişi kalmalarına rağmen son 10 dakika diri kaldılar yine ve bir puanı çıkardılar Rennes’den. Rennes’i allah kurtarsın, ben bir şey demiyorum. Yalnız Caen’in son 15 dakikalardaki fiziksel kalitesini bir incelemek lazım. Misal şu an Ngolo Kante Leicester’da Premier League’i öttürüyor son dakikalarda. Onun bu alışkanlığı hep Patrice Garande’dan. Nangis de öyle, ne bileyim 40 yaşındaki Feret bile öyle. Antrenman tekniklerine bir baksak mı Garande’ın?
Lille 3 attı Lorient’a. Herve Renard’la 15 maçta 2 galibiyet alan takım, Frederic Antonetti’yle 4 maçta 3 galibiyet aldı. Renard sen Afrika Uluslar Kupası bekle yakışıklı abim.
Guingamp bu sefer de Montpellier’ye yenildi. Dört maçtır kaybediyorlar, düşme hattından 3 puan ötedeler. Bakın çok ciddi söylüyorum, Troyes zaten düştü, bir takım daha düşecek yeni kurala göre, üçten ikiye indi, şu ligde tek düşme sırasını o kadrosuyla Reims almaz da başka bir takım düşerse, o kulübü kapatın, teknik direktörü yakın. ama işte Reims’te Olivier Guegan teknik direktör, boşuna övmüyoruz.
Haftaya Caen-PSG var. Keyif ötesi. St. Etienne-Angers, normal şartlarda gol çıkınca şaşırmamız gereken bir maç ve iki teknik direktörün kovulacağı Bordeaux-Marsilya ve Ajaccio-Lyon maçları var. İlk devrenin son haftası eğlenceli olacak.
Ben ne dedim? PSG, Bayern’den önce ilan eder şampiyonluğunu demedim mi? Avrupa’da namağlup tek takım onlar kaldı. Ha şimdi önümüzdeki üç maçtan birinde yenilmeleri bayağı mümkün, hadi onu bulup oranını değerlendirelim. Neyse, önce Nice maçı. Puel orta üçlüsünün yanına en az onlar kadar koşan Hult’ü koyup, “Ben gol yemem. Kontra? Tabii ki yaparım” diye çıktı maça. Ben Arfa’nın ayağına, Mendy’nin kaptığı toplara ve Germain’in çalışmasına güvendiler ama klasik bir PSG golü geldi 35’te. İlk devrelerin en çok gol atan takımı, 17 maçın 16’sında gol atmış takım, ligde son 26 maçını kaybetmemiş takım, 44’te Hult’ün penaltı-kırmızı kartıyla fişi çekti zaten. İbra 87. lig golünü attı PSG için ki bunu sadece 107 maçta yaptı. Bence hakikaten akıl almaz bir şey. Nice için sorunun savunma olduğu açık. Ligue 1’da savunmanız kötüyse hedefin bir tık altında kalacak şekilde gider her şey sizin için. Devre arası ufak bir takviye onlar için Avrupa yolunu açar. Ha bu arada, Ben Arfa’yı çok beğendiyseniz eğer, 3 hafta sonra ön sözleşme imzalanabiliyor kendisiyle.
Yemiş hakikaten. Bu nasıl kadro güzel abim? Ligin en fizikli takımına, PSG’nin orta sahasını çorba eden takıma 18 yaşındaki Tousart, iki senedir bir tane vasatın üstünde maç çıkaramayan Mvuemba ve pişmaniye olmuş Malbranque’la nasıl çıkarsın ya? Aklım almıyor gerçekten. Bu arada Kone bütün kafa toplarında eşleştiği adamı kaçırdı maç boyunca. Herhalde üst düzey takımlarda gördüğüm en kötü stoper. Angers gerçekten acayip bir şey yapıyor. Hafta içinde “Yes We Caen” olayından bahsetmiştim, şimdi sırada Angers var. Özellikle taktisyenlerin analizini bekliyorum, bir türlü gelmedi. “Avrupa’nın en ayı takımı” falan diyecekler, hala demediler. Lyon için en kötüsü, Hubert Fournier’nin 85’te yardımcısına “Ya mümkün değil… Hakikaten olmuyor” diye söylenmesiydi. Rezalet. Bu arada Angers son 8 maçta 5 deplasman galibiyeti, o son 8 maçtan önceki 72 deplasmanda da yine 5 deplasman galibiyeti. Valla okunmuş bu takım.
Son 4 deplasman, 4 galibiyet, son 6 iç saha maçı, galibiyet yok. Velodrome’u kiralayın kullanmıyorsanız. Ne yaptı kardeşim o taraftar size? Geyik bir yana, Rolland Courbis ve Montpellier yeni bir yıldız buldu sanırım. Ninga iki gol attı Velodrome’da, ki zaten ilk Ligue 1 sezonunda 7 maçta 3 golü vardı o rezalet takımda, şimdi 5’i buldu. Tombik başkanları Nicollin en az 20 milyona okutur onu Newcastle’a. Montpellier toparlandı, eyvallah da, Marsilya içeride maç kazanabilseymiş ikinci sırada falan olacakmış herhalde. 9 maçta 5 skor yapan N’Koudou’ya yazık oluyor, biraz savunma yapın.
Nasıl ya, Monaco’nun dördüncü sırada ne işi var? İkinci sıradan 2 puan ötede adamlar, bu nasıl oluyor hakiakten anlamıyorum. Adamlar son 5 maçın sadece ikisini kazanıyorlar, bu beş maçlık süreçte 9. sıradan 4’e geliyorlar. Yenilmemek Monaco’nun en önemli karakteri, orası kesin. Deplasmanda iyi oynamak da cabası ki, bu maçın ikinci yarısını hakikaten harika oynadılar. Nasıl ki PSG ilk devrelerin son 15 dakikasında kabus oluyor, Monaco’ya içeride 70’e kadar gol atamadıysanız son 20 dakikada Jardim maçı bir şekilde elinizden alıyor. Karakter meselesi.
Yassine Benzia’ya bak, Lyon’u pişman edecek. Frederic Antonetti’yla çıktığı 3 maçta 3 gol attı Benzia. Lille son iki maçını kazanamasa şu anda düşme hattında olabilirdi, ki St. Etienne ve Caen’i yenebildiler. Boufal’in dönmesi, Benzia’nın “mini Benzema”lığını hatırlaması ve sonunda “gol atabilirsiniz” diyen bir teknik adama sahip olmaları sanırım ilerleyen dönemde Lille’den Renard zamanı nefret eden bizleri geri döndürecek. Cümlemi tekrar okudum, çok problem yok bence.
Haftanın en baba maçı Toulouse-Lorient oldu. 25 şut var, 20’si Toulouse’dan, Lorient 3-2 kazandı. Geçen sezon takımı taşıyan adamlardan biri olan Jeannot’nun çok değerli bir golcü olduğunu arada derede söylemiştim ama, bu sezon çok arka planda kalmıştı. Özellikle de Moukandjo varken. Bu arada baktım, Maçkolik forumunda genel konsensüs “evin yansın, ligden düş Toulouse”. Sadece koşabilen Braithwaite’ı 20 pozisyona sokarsanız maç alamamanız normal değerli eflatunlar. Ya da morlar.
Cedric Carrasso 2002/03 sezonundan bu yana gol yemediği 144. maçını oynadı. Bordeaux taraftarı güney tribününe “oyuncular oynamazsa, seyirci de olmayacak” pankartını bırakıp maçı evlerinden izledi, ki bu mesaj Sagnol’e. Takım sonuç alamıyor, evet ama herhangi bir şey de oynamıyor. Geçen sezon fark yediklerinde bile herkesin keyfi yerindeydi, bu sezon kazanırlarken bile maça geldiği için vicdan azabı çekiyor Bordeaux taraftarı. Sagnol’ün önce ona çare bulması lazım.
Ötekileri geçeceğim, Nantes, Reims falan saçma maçlar olmuş. Haftaya PSG-Lyon var. Lyon geçen sene büyük maçları kaybetmedi ama, hiçbirini kazanamadığı için şampiyon olamadılar. Bu sezon geçen sezondan çok farklı. Komple kazanamıyorlar ve PSG maçında herkesin beklediği o farklı sonuç gelir de Lyon 3-5 yerse, devre arası Fournier tatile çıkabilir. Özellikle yukarıda da söylediğim şey çok korkunç; bir Lyon teknik direktörü 85. dakikada Angers’e karşı “olmuyor, yapamıyoruz” diye hayıflanıyorsa, kendisine Parc des Princes’te kolaylıklar dilerim.
Abi Stéphane Moulin, Angers teknik direktörü. Ya kimi koyacağdım?
Bu hafta içi maçlarına da hiç alışamadım. Notları yazmayı unutuyordum az kalsın.
Angers’in fizik kalitesinden bahsetmiştim, PSG gibi çoğunluğu atlet ve ayı adamlardan oluşan bir takıma karşı bile müthiş direnç koydular. Motta’nın PSG’de en çok zorlandığı, hatta deyim yerindeyse ve öyle bir deyim varsa “pısıp kaldığı” maç oldu. İşin kötüsü PSG için oynadığı 100. maçtı bu. PSG Avrupa’da en fazla ilk yarı golü atan ikinci takım. Onlardan ilk yarım saatte yemezseniz direnme şansınız artıyor ki Angers de buna uğraştı, puanı kaptı. 26 maç sonra ilk kez gol atamadılar. Ha bu sonuçla ligde bir şey değişir mi, sanmam. Ancak PSG’nin sonraki Nice-Lyon-Caen. Geçen sezon Aralık sonu-Ocak başı (böyle restoran vardı ya) dönemi 5 maçta 1 galibiyet aldıkları bir dönem vardı. Bakalım n’olacak.
O değil de 1 Aralık’ta 3 maç oynandı, 55 şut çekildi, üçü de 0-0 bitti. Size yazıklar olsun. Son 10 sezonda 365 maç 0-0 bitmiş. 5 büyük ligdeki rekor Fransa’da.
Nantes-Lyon maçından bir şey beklemiyordum ben zaten. Yenilgi devre arası Fournier’nin gitmesi demekti, ki hala öyle bir ihtimal var, beraberlik zaten Der Zakarian’ın nüfus kağıdında yazıyor. Lyon arka arkaya iki mağlubiyet sonrası “Beyler gol yemiyoruz” diye çıktı maça. Kone-Morel hattı beklediğimden iyi işlerken, nihayet yerine, ön liberoya dönen Gonalons ilk devre 30’da 30 pasla oynadı. Hafta sonu Angers’i ağırlıyor Lyon, sonra da PSG maçı… Nantes’tan daha kapalı, daha fizikli ve daha sert bir takım Angers, PSG zaten PSG. Fournier şapkadan tavşan çıkarsın bakalım.
Nice’te üçüncü nesil Puel 11 oynadı. Teknik direktör Claude Puel geçen sezon büyük oğlu Gregoire’ı sağ bekte kullanıyordu, neyse ki vazgeçti, şimdi de 18 yaşındaki forvet oğlunu Lorient deplasmanına çıkardı. Koskoca Nice’i Puel hanedanına çevirdiler ya. Baba için bir şey demiyorum, iyi futbol adamı da, büyük oğlu çok yeteneksiz, küçük oğlu da pek parlak değil.
Forveti olmadan sezona devam eden Rennes’e çaktı Marsilya. Evet çaktı, çünkü maç içinde Cabella falan dalga geçti. Mandanda’nın üç top çıkardığı bir 30 saniyelik sekans dışında problem yaşamayan bir Marsilya vardı ve esas olay şu; son 3 deplasmanda 3 galibiyet, son 7 maçta 1 mağlubiyet. Şampiyonlar Ligi potasına 5 puan kaldı. Devre arası çok kritik olacak.
Şampiyonlar Ligi demişken, Caen nihayet Avrupa medyasının dikkatini çekti. Monaco beraberliği onları iki puan farkla ikinci sırada tutarken, yeni sloganları “Yes We Caen” bayağı bayağı inançla söylenmeye başladı artık. Avrupa mümkün, Şampiyonlar Ligi hala zor. Marsilya ve Lyon gelecektir illa ki, ama ilk 5 dışına çıkacaklarını gerçekten düşünmüyorum. Bu arada Patrice Garande devre arası Premier League’e gidebilir denen Delort için “akıllı olun” demiş. Kimseyi bırakmayıversinler bir devre. Jardim de yine çoluk çocuk oynattı. 16 yaş 11 günlük Kylian Mbappe Lottin, Monaco tarihinin en genç “debütan”ı oldu. Yakında U11 takımıyla falan çıkacak sanırım Jardim.
Yeni yeni Zidane Sanson’un sakatlıktan döndüğü maçta Montpellier içeride Ajaccio’ya 2-0 kaybetti. Şimdi bi dakika, siz deplasmanda iç sahaların en az gol yiyen ikinci takımı Lyon’a 4 atıp içeride Ajaccio’ya gol atamadınız mı?
Jean Marc Furlan, Ligue 1 tarihinin en az galibiyet alan teknik direktörü (%21) apoletiyle kovuldu Toulouse maçından sonra. Troyes’u herhangi bir şeyin toplamasını beklemiyorum, geçen seneki Bastia falan olamazlar. İlk veda onlardan.
Da, Lille düşüyor. Yani St. Etienne’i yenemeseler düşeceklerdi. Ha tek maç mı, tabii ki değil ama son dönemde izlediğim en kötü maçlardan birinde Benzia’nın van Basten’liği tutmasa düşme hattında kalacaklardı. Küçük bir şakayla bitireyim; Lille teknik direktörü Frederic Antonetti ve kaptanı Florent Balmont’u nasıl birbirinden ayırırsınız? Balmont biraz daha kilolu. Ehehehe.
Ben anlamıyorum, Sagnol’ü ben mi gelip kovayım? Klopp’a, Benzema’ya, Pep’e falan dil uzatıyor adam, takımına baksan düşme hattından bir maç uzaktalar. Bordeaux’nun durumu gerçekten büyük skandal. “Oyuncuların kazanmayı biraz daha istemesi lazım” demiş. Ya merkez orta sahada Plasil ve Saivet oynuyor abi, ne konuşuyorsun sen?
Akşam Nice-PSG alevli tabak yapsa da keyiflensek. Angers-Lyon var bi de.
Hubert Fournier’nin tutunacak dalı kalmadı. Montpellier karşısında Gerland’daki son 24 lig maçından sadece birini kaybetmiş şekilde çıktılar ama sonuç Gent maçının aynısı oldu. Ya da aynısı değil ya, 4-2 daha sert. İlk yarıda Montpellier kontradan öyle sert tokatladı ki Lyon savunmasını, o kadar olur. Caen sağlamlığında kontralar yaptılar bütün maç ki zaten Gerland’da 4 gol atmak ancak böyle mümkün. Fournier “hayatımın en kötü mağlubiyeti” dedi maç sonrasında. “Kolektif olarak çöktük, haftaya Nantes maçında savaşabilecek 11 oyuncu bulmak zorundayım” demiş bir de. Geçen sezon topu Lacazette’e atıyorlardı, gol oluyordu. Fekir alıyordu, büyü yaratıyordu. Kalede Lopes en çıkarılmaz topları çıkarıyordu. Şu anda ciddi bir güven bunalımı var ve geçecek gibi durmuyor. Montpellier de son 7 maçta 14 puan oldu. Ondan önceki 7 maçta 1 puan almışlardı. Kesin büyü var. Bu arada Suleyman Camara 2009/10 sezonundan bu yana oyuna sonradan girip 17 gol atmış. Solskjaer mi kaçtı içine?
PSG’yi yazsam mı diye düşünüyorum. Yani yazmasam da olur artık. Troyes’u 10-0 geçmelerini bekliyordu herkes ama Blanc’ın en önemli özelliklerinden biri takımını aktif dinlendirebilmesi bu tip maçlarda. Takımı değil ama izleyeni yoruyorlar genel olarak. Baskıdan ziyade “uyut-vur” taktiği yapıyorlar ve Troyes maçında da bu oldu. 4-1, tertemiz galibiyet ve 15 haftada 13 puan farkla liderlik. Zlatan sezon başında PSG tarihinin tüm kupalarda en fazla gol atan oyuncusu olmuştu, şimdi 85. golünü atıp Ligue 1’da da en fazla gol atan oyuncu oldu.
Geçen hafta yazmışım bunu. Antonetti’nin tabii ki ilk maçında mucize yaratması mümkün değildi ki, bunu Angers deplasmanında yapması hiç hiç mümkün değildi ama ben Lille’den gene ışık alamadım. 35 maç sonra ilk kez lige yeni çıkan bir takıma kaybettiler. Ayı Angers orta sahasına karşı merkezi kalabalık tutup kanatlardan ödün vermeye çalışmış Antonetti ama yemediler. Civelli kırmızı gördü, ki zaten ellerinde stoper yok. Soumaoro-Sunzu ikilisi başlayacak stoperde büyük ihtimalle haftaya. İsterseniz St. Etienne galibiyeti yazalım?
St. Etienne hafta içinde UEFA Avrupa Ligi’nde gruptan çıkmayı garantiledi, hafta sonunda da Guingamp’ı yendiler. Sadece şunu söyleyip bırakacağım maçı, Maupay, Beriç, Hamouma ve Roux böyle anlaşmaya devam ederlerse St. Etienne Şampiyonlar Ligi görsün. Hem Ruffier ve Perrin’e bir kupa 1 görmek yakışır yani.
Toulouse’da 1999’lu kaleci Alban Lafont ilk 11’de başlayıp gol yemeyince bir şey yok, Donnarumma yapınca “OAAOOO”. 25 yıldır ilk 11 başlayan en genç kaleci oldu Lafont ki ligin en tehlikeli kontra takımına karşı böyle bir işe imza atmak çok acayip cesaret bence. Gerçi maç 20’de bitti, Mouez Hassen penaltı kırmızı yaptırınca ama olsun. Biraz kan geldi Toulouse’un suratına.
Moukandjo yine gol attı ya. Hayatının büyük bölümünü etkisiz sağ açık olarak geçiren adam 15 maçta 11 gol attı orta sıra takımıyla. Lorient onun performansına rağmen son 6 maçın sadece birini kazanabildi ama olsun, yine de ortalarda takılıyorlar ve Avrupa Ligi potasından hala 4 puan uzaktalar. Hem Avrupa’yı hak eden takım yok şu an Fransa’da.
Ha pardon ya, benimkiler var. Caen, Sagnol’e ne çaktı ya. Tam Caen’lik senaryo; formsuz ve ağır savunma, kazanmak zorunda olan, takımı önde oynatan hoca, deplasmanda bol boşluk, takır takır kontralardan 4 gol. Fransa da herkes Angers, Caen ve Lorient’ın ilk 8’in dışına düşeceğini savunuyor hala ama Lyon, Monaco ve Marsilya böyleyken bu üçlünün ligden düşmesi, özellikle Caen’in ilk 8 dışı kalmasından daha olası. Herkes akıllı olacak.
Reims neyse ki 6 maç sonra puan aldı. Bir yerde reaksiyon göstermeleri lazımdı da, 10 kişi kaldıkları maçta Rennes’e karşı öne geçebiliyorsa Reims, bence Rennes teknik direktörü Phillippe Montanier’ye tek bir soru sorulmalı; elektrikli sandalye mi, ateşli silah mı?
Haftanın maçı kapanışta geldi. Kaybedenin sezonu neredeyse bitecekti Marsilya-Monaco maçında. Hatta kaybedenin hocası kovulurdu büyük ihtimalle. Şimdi böyle bir senaryoda geçen sezon olsa Monaco “oyunu öldürün, gerekirse rakipten de adam öldürün ama gol yemeyin” diye çıkardı. Bu sezon ilk devrede geriye düşmelerine rağmen 2-1 önde kapattılar. Marsilya hala çok fazla bireysel hata yapıyor. Özellikle savunmada. Mendy ve Dja Djedje gerçekten el bombası, Rekik belki PSV’de staj yaptı ama hala yönetici pozisyonuna uygun bir stoper değil ve gol yedirdi. Neyse, son 20 dakika sapık geçti. Marsilya Bielsa’dan kalma sağlı sollu yüklenirken savunma yapmayınca Monaco 3-2 yaptı, çok alakasız bir pozisiyonda kaleyi vurmayı beceremeyen Ocampos, yanlışlıkla asist yaptı. Yani son golü açıp izleyin, bu gol bu iki takımın da sezonunun özeti. Tam tersi de olabilirdi tabii. Ben gerçekten ikisinden de bir halt olmayacağına inanmış durumdayım. Yalnızca Michel’in bir devre arası kampı geçirmesini beklemek lazım. Belki dönüştürebilir.
Nantes’a hiç girmedim dikkat ederseniz.
Monaco-Caen var haftaya. Maç sonunda topla oynama yüzdeleri %30’a %30 çıkabilir, kalan yüzde nereye gitti diye arayabiliriz.