Skip to content

Ocak 18, 2016

Ligue 1 Notları #21

  • Yeter PSG’yle başladığım. Güzel olmasa da 100. Derby du Rhone vardı. İki hafta önce kendisinden iki lig altta oynayan bir oyuncunun penaltısını kurtardıktan sonra üzerine yürüyüp “Hadi bakalım git evine de Perşembe günleri beni Avrupa Ligi’nde izlersin” diye uyuzluk yapan Ruffier maçın adamı oldu. 5 Kurtarış, 3 başarılı hava top müdahalesi ve 1 atak kesme gibi istatistiklerle gol yememeyi başardı yine. Geçen sezon ilk devrede sadece 6 maçta gol yemişti, bu sene takım savunması o kadar iyi değil ama Ruffier hala çok iyi. Lyon Şampiyonlar Ligi potasından dahi 5 puan geride. Galiba bütün olay Fekir’miş, Lacazette sadece gol atıyormuş. Oyunu açabilmek için uzun süredir kendisinden çok pipisi konuşulan Valbuena da 5 Aralık’tan sonra ilk kez oyuna girdi ama bi halta yaramadı. 1 sene içinde böyle düşüş yaşamak için geçen senenin aslında ipliğe bağlı gitmiş olması gerek valla. Eminim geçen sezonki ikinciliği de, bu sezon Şampiyonlar Ligi oynadıklarını da unutmuşlardır.
  • PSG’ye döneyim madem. Toulouse’dan zaten pek bir şey beklemiyordum ama az kalsın rotasyon başına iş açacaktı Blanc’ın. Hafta içinde Lyon’a kupada tam kadro oynayıp 2-1’le zar zor kazandılar, ki ben rotasyon bekliyordum, Toulouse maçına iki orta saha ve iki kanat rotasyonuyla çıktılar. İşin garip tarafı, maçı geçtim, rotasyonda Cavani yok. 19’da Pastore’nin sakatlığı nüksetmese gireceği de yoktu muhtemelen. Toulouse’un 20 maçtır içeride gol atma serisi PSG karşısında bitti, İbra ligde 16’da 16 yaparak morları düşme potasına itti. Güzel kafiye oldu, burada kesiyorum. Bu arada Cavani galiba şundan dolayı giremiyor kadroya.
  • Haftanın maçı olmasını beklediğim Caen-Marsilya fena olmadı. Ben daha kompetitif bir Caen bekliyordum ama formları felaket şu anda. 6. maçı da üst üste kazanamadılar. Yılın en iyi transferlerinden Georges Kevin N’koudou Marsilya’nın lig tarihindeki 500. golünü attı, Barrada üst üste 2. asistini yaptı. Şimdi iyi güzel ediyorsunuz da, içeride maç kazanamadan Şampiyonlar Ligi’ne gitme şansınız yok, orası çok açık ve net. Mandanda, N’koulou, Batshuayi ve Alessandrini’nin ayrılabileceği, en iyi ihtimalle önümüzdeki sezon takımdan ayrılacakları konuşuluyor. Michel hafiften bir şeyleri toparladım derken seneye elinde bombayla kalabilir. Thauvin’ı kiralamaya çalışıyorlar, neye yarar bilmem.
  • Haftanın en kritik maçında Ben Arfa çıktı, Angers’i yendi. Fiziksel olarak ilk devre ayıptır söylemesi anasını bellediler Nice’in, ancak herkes noel tatiline giderken özel hocayla çalışan Ben Arfa, Angers’i ikinci yarı dövdü. Bunlar da insan Ben Arfa, az sakin. Angers bir şekilde her maç ben varım diyor. Edilgen falan değiller. Sezon başında bir tane klasik Fransa Ligi driplingçisi bulup monte etmiş olsalar, mesela Caen’den ayrılan Nangis’i falan kapsalardı acayip olacaktı. Neyse, hala ilk üç.
  • Rennes’e bi hal geldi. Montanier artık yönetimin teknik direktör bakmaya başladığını duyunca seriye bağladı. Ha tabii Troyes’u yenemeyeni dövüyorlar orası ayrı da, 2-0’dan 4-2 bayağı büyük iş yine de. Troyes’un feshedilmesi lazım. Portekiz’de Tondela, Hollanda’da De Graafschap, İtalya’da Verona. Bunları düşürelim, herkes temiz temiz oynasın. 15’te 2-0 yapınca bi ritim düşürün ya. Bi sakin olun, top tutun. Lyon deplasmanında da 1-1’i bulup sonra 3 tane daha yemişlerdi. Hayır işin garibi yeteneksiz bi takım da değiller. Yalnız şu artık bir istatistik, tarihte Ligue 2 şampiyonunun Ligue 1’da gösterdiği en kötü performansı izliyoruz. İğrenç. Bu arada, Rennes en son 2012’de 2-0 geriden gelip kazanmış. Kime karşı? Troyes gene. 3-2.
  • Monaco Lautoa’nın (galiba) sezonu kapattığı Lorient’ı 2-0 geçti. Kone’nin Premier League’e geleceği konuşuluyordu, artık Lautoa da gidince mümkün değil öyle bir şey. Bu arada Premier League neden Ligue 1’ı soymaya çalışıyor anlayabilmiş değilim. Devre arası yine en az 10 tane Ligue 1>Premier League transferi okudum. Neyse, 5 büyük liglerden birinin ikincisinin sadece 5 şut attığı bir maç. Manchester taraftarı bir maç Monaco’yu izlesin, Van Gaal’i öpücüklere boğarlar yeminle. Jardim’in bundan sonraki dört maçının üçü içeride. Angers deplasman ve Nice içeride. Tam tersinin olmasını acayip isterlerde ama buradan sağ salim çıkarlarsa ikincilik ve direkt Şampiyonlar Ligi garanti olacak. Çok kritik bir yere giriyorlar.
  • Nantes’ın son iki maçında yedi gol oldu. Michel der Zakarian nasıl uyuyorsun geceleri be dayı? Maçlarında gol oluyor aloo!
  • Haftaya Lyon-Marsilya var. Lyon stadı geçen gün açtı ama Marsilya maçı alırsa taze taze yıkar Bad Gones orayı.

Ocak 11, 2016

Ligue 1 Notları #20

  • Özlemişiz be. Nası, böyle mi başlıyorduk?
  • Thiago Motta’nın son 10 sezonun rekorunu kırdığı (174 kez topla buluşma 164 olumlu pas) maçta PSG tarihinde içeride hiç kaybetmediği Bastia’yı yendi. Ghislain Printant öyle bir tırsmış ki Brandao’yu öne dikip Kamano’yu kenarda tutmuş. Brandao’ya 6 kez falan top değdi. PSG için en olumlu nokta üçüncü bölgedeki pas sapıklığı. Üçlü-dörtlü kombinasyonlar halinde özellikle Maxwell’in kanadını inanılmaz kullanıyorlar. Ha şimdi diyeceksiniz ki birader Cioni’nin oynadığı kanadı bi zahmet boşaltsınlar, öyle değil. Mükemmele ulaştı Blanc’ın bu seti ve Chelsea maçında sonuç verebilir. 5 büyük ligin tek yenilmezi hala PSG. 20 maçta sadece 9 gol yediler. Trapp bayağı uğraşıyor yemek için ama takım sapasağlam.
  • Lyon yeni stadını açtı, ilk golü Lacazette attı. Açılış konseri de Will.I.Am’den. Böyle mi yazılıyordu bu adam? Dur başa sarayım. Lyon teknik direktör değiştirdi. Şimdilik Bruno Genesio geldi takımın başına. Zaten bi 7-8 yıldır teknik kadrodaydı, sezon sonuna kadar imzaladı, ilk maçını 4-1 aldı. Biraz ileri sarıyorum, Lyon maça çıkarken 1998’den sonraki en uzun galip gelememe serisindeydi (6). İşin enteresanı, Troyes bayağı klas golle 1-1 de yaptı, ama yetmedi. Şimdi sorular şöyle: Genesio ne kadar kalacak? Aulas başkan Newcastle’ın 22 milyon pound’luk Lacazette teklifini kabul etti dendi, yeniden yapılanmaya mı gidilecek? Beauvue’yü İspanya’dan istiyorlar o n’olacak. Ya bu Fekir niye dönmedi?
  • Beklenti üstücülerin maçında Angers kazandı. İngiliz medyası “Yes We Caen” haberi yaptığından beri takım kazanamıyor. Son 10 maçta da 2 galibiyet. Angers, Caen’den daha ısrarcı çıktı. Bence şu an Avrupa’nın gündeminde olmalılar ve performans-taktik analizleri falan yapılıyor olmalıydı. Fransız Stoke City’si gibi takılıp Şampiyonlar Ligi’ne giderlerse futbol kırılır bence.
  • Monaco’ya helal olsun. Yenilmemeyi başarıyorlar, onu geçtim rahat ve zevksizce kazanacakları maçlara artık heyecan getirmeye çalışıyorlar. 2-0 geride kapattıkları ilk yarı sonrasında Ajaccio’dan bir puan aldılar. Ricardo Carvalho son 25 senede Ligue 1’da gol atan en yaşlı adam oldu. 37 yaş 7 ay. Monaco’nun Şampiyonlar Ligi’ne ihityacı var. Fransa Ligi’nin PSG’yi zorlayacak birilerine de ihityacı var. Noldu, Fransa’nın Monaco’nun Şampiyonlar Ligi’ne gitmesine ihtiyacı var. Ben bilmem, Jardim bilir.
  • Frederic Antonetti Nice’e de yenilmedi. Rony Lopes’i kiraladılar hafta içinde Monaco’dan ki geçen sezon onları taşıyan elemandı. Bu sezon taşıyan eleman Sofiane Boufal’se (5 gol 1 asist) yoktu ki onun yokluğunda zaten maç kazanmaları biraz zor. Ben Arfa da pek gününde olmayınca o maç beklenenden daha tırt geçti. Nice’in üste tutunması kritik, Monaco ve Lyon arasında duva örebilirler sezon sonuna iyi giderlerse.
  • St. Etienne, tarihinin en kötü deplasman performansını yakaladı. 6 maçtır deplasmanda kaybediyorlar. Nantes-St. Etienne maçında üç gol olmaması gerekiyordu, şimdi bildiğim bütün değerleri yeniden analiz etmem gerekecek. Kolbeinn Sigthorsson falan gol attı, o tip saçmalıklar yaşandı. Geyik bir yana, Ruffier ve Perrin ikilisi aynı anda 11’de değilse St. Etienne için en kötü şeyler başa gelebilir. Nantes’a yenilmek gibi.
  • Mevlüt Erdinç evine döndü. Evi dediğim Fransa. Guingamp’la çıktığı ilk maçta Marsilya’dan puan aldılar. Hala düşme hattında Guingamp ve Troyes düştüğü için bir takım kaldı geriye. Hep dediğim gibi, Reims düşmezse futbol yeniden yazılsın. Neyse, Marsilya son 7 lig maçını kazanmıştı Guingamp’a karşı. Evindeyse 8 maçtır kazanamıyor artık. Velodrome bomboştu ki Fransız futbol hesapları “Ya Velodrome niye boş” falan diye tweet attılar. Beyler, iki sezondur içeride kamyonla puan kaptıran takımı izlemeye mi gelsin üçbeş kuruş kazanan mağribli kardeşim?
  • Toulouse ve Bordeaux deplasmanda kazandı, haftanın keyifötesi maçında da Rennes evinde Lorient’la 2-2 berabere kaldı. Montanier’nin sonu diyorlar bu maç için. Marcelo Gallardo gelecekmiş. Rennes çok güzel izlenir öyle bi şey olursa.
  • Haftaya Derby du Rhone var. Ama takımlar o kadar kötü ki, siz Caen-Marsilya izleyin. Güzel olmama ihtimali yok.

Ocak 8, 2016

Metin

metinn

Metin’in kafasında bir darp var
Polis karakolundan morga kadar
Mosmor
Bir darbe var
yüreğimizde beynimizde
Soruyor bir işaret fişeği
Biz ölerek mi yaşamayı
öğreneceğiz hâlâ…

– Can Yücel

8 Ocak 1996… Bir muhabir habere koştu, “Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar” diyerek. Devlete bakarsanız ne gözaltına alındı, ne da işkenceye uğradı. Olmayan sarı basın kartı, bir duvardan “düşmesini” sağlamıştı. Zira haberi izlemek konusunda ısrarcıydı.

Metin Göktepe’nin tam 20 yıl önceki ölümü ne başlamaktı, ne son. O bu koşunun en yılmazıydı. Ruhu esmerdi, elleri titremezdi. Çağlayan’da adalet dışında her şeyi sunan hülasa sarayın önünde adalet bekleyen insanların içinde defalarca görülen annesinin gözlerine acıyla keder aynı gün düştü, yüreğineyse bir mücadelenin bayrağı.

Mahkumiyet kararı çıkan ilk gazeteci cinayetiydi onunki. Davanın sonunda polislere verilen hapis cezası sonradan hafifletilmişti. Gerçi çok daha fazla yatsalar ne olacaktı; ne Metin geri gelecekti ne onu 27 yaşında öldüren devlet düzelecekti…

Aralık 29, 2015

Katliam

wounded-knee

27 Mart 1973’te Amerika şoktaydı. Baba filmiyle En İyi Erkek Oyuncu Oscar Ödülü’nü kazanan Marlon Brando törene katılmamış, yerine yolladığı Apaçi kanı taşıyan arkadaşı sayesinde tüm dünyaya mesaj yollamıştı. Arkada duyulan homurtular, zaman ve mekandan bağımsız, aslında hep aynıydı.

Bir ay önce Wounded Knee’yi işgal eden iki yüz kadar Kızılderili, Mayıs başına kadar kasabayı kontrol altında tutmuştu. Peki neden?

Tam 125 yıl önceydi. Yerlilerin isyana kalkışacağından şüphelenen beyaz adam, Kızılderililerin kutsal hayalet dansından nem kapmıştı. Kamp yerine yollanan Yedinci Süvari Alayı silahlarına davranınca, ortalık kan yerine dönmüştü.

Yaralı Diz Katliamı’nda kaç kişinin öldüğü bugün bile bilinmiyor. İçlerinde kadın ve çocukların da bulunduğu 150’den fazla Sio’nun o karlı günde zamanda donup kaldığı iddia ediliyor. Kimileri bu sayının çok daha fazla olduğunu söylüyor. Amerikan ordusuysa 25 kadar kayıp vermiş. Tevatüre göre askerlerin çoğu, yakın mesafeden Kızılderilileri adeta kurşuna dizen arkadaşları tarafından vurulmuş.

Brando’nun zaman darlığı nedeniyle Oscar töreninde okunamayan mektubuna biraz kulak verelim:

“200 yıl boyunca toprağı, yaşamı, ailesi ve özgür olma hakkı için savaşan yerli halka şöyle dedik: “İndir silahını arkadaş, gel beraber oturalım. İndirirsen eğer silahını arkadaş, barıştan söz ederiz senle, anlaşırız senin hayrına.”

Silahlarını indirdiklerinde ise onları katlettik biz. Onlara yalan söyledik. Onları topraklarından koparmak için kandırdık. Onları açlığa mahkûm ettik ki hiçbir zaman sadık kalmadığımız ve adına antlaşma dediğimiz o kâğıtları zorla imzalasınlar. Onları, yalnızca yaşamın anımsayabileceği kadar uzun bir süredir yaşam vermiş bu kıtada dilencilere döndürdük. Ve tarihi nasıl yorumlarsanız yorumlayın, ne kadar çarpıtırsanız çarpıtın: Biz doğru davranmadık. Ne adil davrandık ne de dürüst. Onlara ne haklarını iade etmek zorundaydık ne de antlaşmalarımıza sadık kalmak. Çünkü gücümüzün üstünlüğü bize diğerlerinin haklarına saldırma, mallarını gasp etme, yalnızca yaşamlarını ve özgürlüklerini savunmaya çalışırken yaşamlarını ellerinden alma hakkını sağlıyordu. Onların erdemleri suça dönüşürken bizim ahlâksızlıklarımız erdem oluyordu.

Fakat bu sapkınlığın ulaşamayacağı bir şey var, o da tarihin büyük hükmü. Emin olun tarih bizi yargılayacaktır. Ama umurumuzda mı? Bu nasıl bir ahlâki şizofrenidir ki tüm dünyanın işitmesi için ulusumuzun en tepesindeki sesle ciğerlerimiz patlayana kadar taahhütlerimizi yerine getirdiğimizi haykırırız da, tarihin tüm sayfaları ve Amerikan yerlilerinin son 100 yıl boyunca geçirdiği tüm o aç, susuz günler ve geceler bu sesin dediklerinin tam tersini söyler.

Görülen o ki bu bizim ülkede ‘komşunu sev’ ilkesi ve bu ilkeye saygı artık işlemez hâle gelmiş ve tüm yaptığımız, gücümüzle yapmayı başarabildiğimiz ancak ve ancak, dost da olsa düşman da, yeni doğan ülkelerin umutlarını yok edecek şekilde onlara bizim insancıl, uygar olmadığımızı ve sözümüzü tutmadığımızı göstermek olmuştur.”1

29 Aralık 1890, Yeni Dünya’nın eski sahipleri için her şeyin bittiğini gösteriyor. Kim bilir belki de son söz o katliamın tanıklarından birinin olmalı: “O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım. Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda, yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları hâlâ o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü ve o kar fırtınasına gömüldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada…”

  1. Mektubun tamamı ve katliam için: http://www.cafrande.org/marlon-brandonun-oscar-odulunu-red-edisi-ve-wounded-knee-katliami-protestosu-aciklamasi/ []

Aralık 22, 2015

Ligue 1 Notları #19

20151221-ai-se-toi-man-united-khi-van-gaal-bi-tong-co-9

  • Ulan iki hafta daha devre arasına gitmesek PSG resmen şampiyon olacak hakikaten ya.
  • Caen’i de dümdüz ettiler. Ligue 1 rekoru 2 sezon önce kırıldı PSG tarafından 89 puan, 8 beraberlik, 3 mağlubiyet. Bu sezon rekorlarını geliştirirler gibi, yarıyı 3 beraberlikle geçtiler. İşin garip tarafı şurası, o rekor kırdıkları sezon Monaco da 80 puanla ikinci olmuştu. Şimdi bakıyorsun, PSG dışında 75 puan bulabilecek takım bence yok. Kısfmet. Devre arası takımı bozmazlar, galiba bir tek Sirigu gidecek. Ama ben bütün sezonun Trapp’la gideceğini düşünmüyorum. Areola’yı geri çağır Blanc. Gol atmada sıkıntı yok gerçi. Sezonun büyük liglerde en fazla gol atan takımı, bu sezon büyük liglerde yenilmeyen tek takım, arkasındaki iki takımın toplam puanından 10 puan daha az almış durumdalar. Valla ben böyle sezon görmedim.
  • Nice korkunç bir maçtan sonra kazanmış. Şimdi överken iyiydi de, Ben Arfa’nın son 9 maçta skoru yok. O durduğu zaman takımın durması çok normal, ötekiler yetenekli adam değil, işçi. Bu arada sessiz geçirmiş hafta sonunu ama Montpellier’deki Casimir Ninga bayağı bayağı iyi.
  • Tık tık. Kim o? Hubert. Hangi Hubert? Fournier Hubert. *ÇAT* Lyon 1998’den beri ilk kez üst üste 6 maç kazanamadı Ligue 1’de. E yeter da, tadında bırak.
  • Randımanlı internete girebilsem valla St. Etienne – Angers 1.5 alt diyecektim. Özür dilerim. Evinizi arabanızı satıp ortada kalmadınız umarım. Belki son 10 maçın üçünü kazandı Angers, kadroya baksanız bir tane tanınacak ya da devrenin 11’ine girebilecek adamları yok ama kompaktlık böyle bi olay. Aha işte, ilk yarıyı üçüncü bitirdiler. St. Etienne’in düşmeli kalkmalı gidişi sanıyorum devre arası bir iki defansif katkıyla çözülür. Da yani Tabanou’yu yollayıp yerine gerçek bir öküz koymanın falan nasıl işe yarayacağını düşündü bu Fransız Mourinho çok anlamadım. Devre arası için Rosenborg’ün gol kralı Alex Soderlund’ü almışlar. Tam St. Ettenne’lik ayı topçu.
  • Sinirlenmeyeyim diyorum, mümkün değil. YA ULAN top oynamadan gelip, bir anda ikinciliği aldığın haftanın ertesinde, ligin ve hatta 5 büyük ligin en kötü 4-5 takımından birine karşı, uzatmalar dahil toplam 92 dakika bir kişi fazla oynadığın takıma karşı, TROYES’a karşı nasıl gol atamıyorsun Monaco, rica edeceğim. İşin önemli yanı şu, adamlar 14 maçtır gol atıyor, en uzun serileri bu. Yani şu maçta kesilir mi bu seri? Troyes da Fransa Birinci Futbol Ligi tarihinde ilk devrede maç kazanmayı beceremeyen tek takım olarak tarihe geçti. Büyükler falan neyse de, Toulouse, Reims, Guingamp, Bastia falan bari yanlışlıkla birini yeneydiniz.
  • Lorient Nantes’la oynadı. Normalde Nantes maçlarını Arsenal oynasa izlemiyorum ama Lorient’ı da, takımı da, hocayı da seviyorum. İlk devre Avrupa Ligi’nin 3 puan gerisindeler. Olur da devre arası bir kelepir stoper bulurlar, işte o zaman bayağı iyi olurlar.
  • Bu bayağı garip istatistik bence. Bordeaux lig tarihinde  içeride Marsilya’ya hiç yenilmemiş. İçeride top oynamazken, dışarıda muhteşem oynayan Marsilya da beceremediyse bu Bordeaux’yu yenmeyi, artık klasik futbol lanetleri arasına girer bu. Da işin ilginci Marsilya yenilmemeyi öğrendi. Michel şimdi devre arası kampında herkesi silkeler, içerideki taraftarı da geri kazanırlarsa ilk 4 olur. Yalnız geçen sezonki acayip olaydan sonra Bielsa’nın göremediği Şampiyonlar Ligi’ni Marsilya Michel’le görürse de bu adama helal olsun be.
  • Rennes ve Lille’i biraz kendi hallerinde bırakınca toparlıyorlar galiba. Öyle yapayım.
  • İki hafta ara var. Tamam belki PSG şampiyon ama düşme hattının hemen üstündeki Reims ile UEFA Avrupa Ligi potası arasında 7 puan var. Sezon sonu yine final maçlarına kalsa da keyiflensek.