Skip to content

Mayıs 23, 2012

“Oğlum, Bak Git”

“Ne yapmaya çalışıyorsa, işe yaramıyor. Benim oyundan kopmama da neden olmuyor. Dürüst olmak gerekirse, ne yaptığının farkındayım. Benim umrumda değil hareketleri. Sahada kavga etmeyeceğim. Kimse bunu yapmaz. Kavga etmeyeceğim çünkü takımıma önem veriyorum ve kritik bir play-off maçında kendimi attıracak, cezalı duruma düşürecek herhangi bir şey yapmam.”

LeBron James, Miami Heat-Indiana Pacers serisindeki beşinci maç öncesi Danny Granger’la ilgili bunları söyledi. Peki Granger ne yapmıştı? Hep beraber izleyelim:

Seri çok kritik bir noktaya geldi artık. Bundan sonra Miami Heat oyuncularına tavsiyem, Granger karşısında soğukkanlı durmaları. Nasıl yapacaklar? Bunu örnek alabilirler:

Mayıs 21, 2012

Uncle Drew

Mayıs 21, 2012

Okyanus Uçuşu

21 Mayıs 1927 gününün akşam sularında Charles Lindbergh, Paris’e indiğinde tarih yazılıyordu. Okyanuslar aşılmış, bir adam tek başına mola vermeden uçarak bir kıtadan diğerini gitmeyi başarmıştı. Sadece 25 yaşındaki bu genç, tüm dünyayı derinden etkiliyordu.

Time tarafından yılın insanı seçilen pilot, yeryüzünün her santimetrekaresinde tanınıyordu. Brecht kâğıt kaleme sarılıyor, dizeleri Kurt Weill ile Paul Hindemith’in müziğiyle hayat buluyordu. Lindbergh’in Uçuşu adlı yapıtta kısa süre sonra değişiklik yapan Weill, Hindemith’in bestelediği yerleri kendi notalarıyla değiştiriyordu.

Fakat o şaşalı günler 1932’de bitiyor, artık bir kültür ikonuna dönüşmüş pilotun kaçırılan çocuğu ölü bulunuyordu. Dünyada iklim sertleşirken, Lindbergh’in Nazilere yakınlık derecesi tartışlıyordu. Brecht, yıllar sonra hayranlık duyduğu o genç adamın kalemini kırmış, 1950’de onun adını metninden çıkarmıştı. Lindbergh Uçuşu gitmiş, Okyanus Uçuşu gelmişti…

“Dinleyeceksiniz şimdi
Okyanusu aşan ilk pilotun öyküsünü.
Tarih: Mayıs bin dokuz yüz yirmi yedi.
Gencecik biriydi okyanusu geçen.
Azgın denizlere, fırtınalara. buzlara karşı
Büyük başarılar kazandı.
Ama yine de akıllardan silmek gerek adını.
Gerçi uçsuz bucaksız denizlerin üzerinde
Yönünü buldu
Ama şaşırdı yolunu kentin kenar mahallelerinde ….
Fırtınalara buzlara yenilmedi
Ama yenildi insanoğluna.
Tam on yıl sürdü şan şeref ve para
Ve bu aşağılık yaratık sonunda
Hitler’in katillerine
Binlerce ölümü taşıyan
Uçakları kullanmayı öğretti.
İşte bunun için
Silmek gerek adını akıllardan.
Ve hiç unutmamak gerek:
Ne cesaret. Ne de motor bilgisi
Yaratamaz bir toplum düşmanından
Bir destan kahramanı.”1

  1. Çeviren Ragıp Zaralı []

Mayıs 21, 2012

Robbie’nin Vedası

Gözyaşları ile uğurlayacağınız biri değil, Robbie McEwen. Harika yılların, muhteşem zaferlerin ardından kariyerine nokta koyması size bu duyguyu vermiyor. Evet onu özleyeceksiniz, evet onun sprint finişlerinde etkin olduğu yılları izlediğiniz için kendini şanslı hissedeceksiniz. Belki tekrar o yıllara dönmek isteyeceksiniz. Tüm bunlar sorun değil. Fakat onu uğurlamak yine de sizi gözyaşlarına boğmuyor.

Robbie McEwen bu. Ne kadar zor, üzücü, eziyet verici bir halde olursa olsun yüzünden gülümsemeyi eksik etmeyen, her zaman “cool” kelimesinin bisiklet dünyasındaki karşılığı olan bir efsane. O da klasik bir veda istemezdi. Arkasından el sallamanızı, “Teşekkürler, Robbie” demenizi isteyecektir, bunu hak etti de. Hakkında yazacağınız kelimeler, anmalar, hazırlayacağınız tribute klipler de onu mutlu edecektir. Dürüst olun, kimi etmez ki?

Robbie McEwen, bisiklet kariyerine nokta koydu. Artık zafer peşinde koşmayacak. Artık sahne arkasında duracak, gençlerin eğitiminde, tecrübe kazanmasında rol alacak. GreenEdge bünyesinde kalarak, Avustralya’nın gururu olmayı sürdürerek…

Avustralya farklı bir ülke. Robbie McEwen farklı bir bisikletçiydi. GreenEdge farklı bir takım. “Nev-i şahsına münhasır” terimi onlar için icat edilmiş gibi. Bazı şeylerin bitişi, bazı şeylerin başlangıcı anlamına geliyor. Ağlamaya çok gerek yok. Bir şekilde tekrar güneşin doğuşunu görebiliyorsunuz.

Şimdi güzel bir veda etme zamanı. GreenEdge harika bir video hazırlamış. Hem Robbie’nin son günü, hem de geleceği üzerine. 12 dakikanızı ayırın, güneşin doğuşunu, batışını, sonra tekrar doğuşunu, sonra tekrar batışını göreceksiniz. Robbie’ye veda, Robbie’ye yakışan şekilde olur, olmalı, olmuş:

Teşekkürler Robbie. Harika kariyer, muhteşem zaferler, cool tavırlar için. Özleneceksin ve unutulmayacaksın. Sonda çalan şarkıyı daha uzun dinlemek isteyenler için bir video daha gelsin:

“Sunsets over the beaches from now on
Each day looking for new ways to go on”

Mayıs 19, 2012

Beraber Yürüdük Marşlarla

Malum bu gece Avrupa’nın en büyüğü belli oluyor. Bayern Münih, evinde Allianz Arena’da Chelsea’yi yenerek 11 yıldır hasretini çektiği kupayı yuvasında kaldırmayı hedefliyor.

Mavililer’de tek düşünce Barcelona’dan sonra Almanya’nın devini devirerek tarih yazmak. Dünyanın en zengin adamlarından Roman Abramoviç tarafından satın alındıktan sonra kanatlanan Londra ekibinin müzesinde sadece iki Kupa Galipleri Kupası bulunuyor.

Çimlerdeki satranca sayılı saat kala sözü notalara bırakmaya ne dersiniz…

Önce ev sahibinden başlayalım… Alman punk rock grubu Die Toten Hosen, neden Bayern’e gitmeyeceğini anlatsın.

Ardından güneyin yıldızının lehinde bir marş odayı kaplasın!

Sıra Chelsea’de olsun. Her ne kadar gönüllerde başka bir ‘türkü’ çalsa da gün resmî marşı verme günü.

Tabii söz Mavililer’den açılmışken, akıllara Anfield’dan bir kare düşüyor!