“Guingamp 2’yi atınca kaybederiz sandınız di mi?”
- Guingamp sürpriz hazırlar dedim, 2-0 oldu, saçma sapan bir VAR’la gol silindi, 3-1 aldı PSG. Evet, Tuchel yine 4 çocukla sahaya çıktı. Fakat işin çocuklarla tam alakası var mı emin değilim, çok pozisyon veriyorlar. Buffon’un Caen maçında da, bu maçta da çıkardığı toplam 3-4 net pozisyon var ki, hakikaten net gol bunlar. Ben hala Tuchel’in bu takıma acayip keyif veren bir hücum futbolu oynatacağını düşünüyorum, bunun için vakit var ancak orta sahanın temposu bunu kaldırabilecek mi, ondan emin değilim. Rabiot tempo özürlü, Lo Celso aşırı yetenekli ama bütün koşma işini 100 yaşındaki Lass ve küçük enişte Verratti’ye bırakırlarsa Şampiyonlar Ligi’nden pek emin değilim. Ya bu ligi salın zaten bu lig onların. Neyse bi durun bakalım. Kombouare hocam yine gençlere top oynatıyor. Onlardan biri Marcus Thuram, Lilian reyisin oğlu. Değişik bi eleman olacak. Hayvan gibi fizik, gol atamıyor ama kalan her şey var. Bu wide target man mi ne diyorlar, o rolde çok iyi. Bi de ben Regis Coco’nun hastasıyım. Hızlı-zeki kanat görünce keyifleniyorum. Ha bu arada, Mbappe U20 oyuncular arasında 30 gole ulaşan ilk oyuncu oldu Ligue 1’da. Ama daha acayip bi şey var elimizde. Buffon zamanında bu haftaki rakibi Marcus Thuram’ın babası Lilian’la George Weah’a karşı oynamıştı Milan-Parma maçında. Bu hafta sonu Weah’ın oğlu Timmy’le Thuram’ın oğluna karşı oynadı. Maşallah deyin.
- Lyon için dedim ki öndeki dörtlünün en az geçen seneki kadar gol atması lazım ki Şampiyonlar Ligi gelsin, Mariano Diaz üst üste beşinci maçını da bomboş geçti. Reims çok akıllı takım. Maçın başını harika oynadılar. Geçen hafta beğendiğim yeni transfer Dubois’nın üstüne saldılar Konan’ı, herif de soyadının hakkını verdi paramparça etti oğlanı. Herkes çok beğenmiş zaten. Bu eleman Portekiz Ligi’ni anlatırken de dikkatimi çekerdi ama bu maçı çok iyi oynadı. Gerçi öteki sol bekte inanılmaz oynadı; Ferland Mendy. Yani sat Benjamin’i, al bunu. Mendy-Mendy git. Dehşet bi atletizm. Lyon’da sıkıntı şu, stoper ikilisi aşırı sakar. Marcelo topu oyuna da soksun, havadan da geçirmesin bilmem ne ama pozisyon hatası gırla. E Morel’e bakıyorsun, adam kornerde son adam ama rakibin hücumunu başlatıyor. Olmaz. Ön taraf da atamazsa böyle kalıyorsun ortada. Sonradan giren Mathieu Cafaro’ya da hasta oldum. Umarım daha fazla oynar. Değişik bi eleman. Satarak olmuyo Aulas, stoper al.
“Yukarıda Allah var, korkmaz mısın? Sonun cehennemdir, günahkarsın. Ben vazgeçtim senden, eller alsın. Alışırım git Gaetan.”
- Yani Twitter’da da yazdım, dünyada “Gaetan Laborde satıldı ve mutsuzum” gibi bir cümlenin olmaması lazım. Tabii olay başka, adam diyor ki zaten eksiğiz ön tarafta, sattınız Malcom’u aldınız 20 yaşında Kalu diye bi elemanı, bana başarılı ol diyorsunuz. Haklısın Gus hocam. Gary Neville zamanında Gus Poyet’le aynı kurstaymış antrenör lisansı için, diyor ki, konuşmazdı çok ama ters bi şey gördüğünde de bi anda çıldırırdı. Adam Mariupol’u eledi, maç sonu basın toplantısında “Sizin gibi yönetimin ben ta…” Bordeaux son iki sezonda ilk 6 yaptı. Gus Poyet gelecek vadediyordu, takımı daha yukarıya çıkarma şansı ve ona uygun anlayışı vardı, ancak korkunç bir yönetim var maalesef. Son 4 senedeki 6. teknik direktör yolda. E abi düzenli olarak Avrupa’ya giden adamları kovarsanız ne getireceksiniz bu takımın başına siz? Bu arada, Leya Iseka ne çaktı ya…
- Ya Monaco-Lille iyi maç olur dedik, fare doğurdu. Zeki Çelik umarım böyle devam eder dedik, penaltı yaptırdı. Rony Lopes top oynuyor dedik, pek alakası olmadı. Okumasanız mı beni acaba? Mike Maignan da Falcao’nun penaltısını çıkardı, son 9 penaltının 5’ini çıkarmış oldu. Helal. Adeta Hakan Canbazoğlu.
- Ben geçen hafta da Nantes fena değil gibi demiştim di mi? Çiz üstünü. Dijon domine etmiş bütün maçı. Sıfır hücum aksiyonu Nantes’ta. Valentin Rosier otobana çevirmiş sağ tarafı, yol yapmış. 5 dripling, 4 top çalma, 2 anahtar pas ve 1 asist. Monaco’nun seneye birilerini 300’e okutup onu almasını bekliyorum. Dijon geçen senenin en iyi beşinci iç saha performansına sahipti. Bu sene deplasmanda biraz toparlanırlarsa X faktör olabilirler. Ha ama kadro iyi mi, yok.
- Denis Bouaga’nın ismini düzeltmişler. Nimes Marsilya’yı dağıttı. Angers’e karşı 10 kişi 3-1’den dönüp 26 sene sonra ilk Ligue 1 galibiyetlerini almışlardı. Marsilya’ya karşı da ilk 10 dakikada 3 duran top pozisyonu yakaladılar. Keyifli bir tribünleri var, stadyum güzel, takım da enteresan. Şöyle enteresan bir takım; baskı yapıyor, kontraya çıkıyor, öne yığabiliyor ve hakikaten en ufak bir yıldız oyuncusu yok. Maçın her anında farklı senaryoya adapte olabildiler. Marsilya da Thauvin’in inanılmaz golü dışında doğru düzgün bir pozisyona girmedi. Yalnız Umut Bozok çok kötü başladı, bir o üzüyor. Böyle giderse kaptırır 11’deki yerini. Son not, en son lige yeni çıkan takımlar ikide ikiyle başladıklarında 61/62 sezonuymuş, Montpellier ve Strasbourg kazanmışlar. Reims ve Nimes 2’de 2 oldu.
- Michel der Zakarian’ı konuşmak istemiyorum.
- Yeşiller iyi. Yeşiller güzel. Subotiç saçmalamasa alırlardı maçı. Jean-Louis Gasset Fransa’nın herhalde en büyük “ikinci adam”larından biri. Belki de aktif olanlar içinde en iyisi. Birinci adamlık için biraz sert bi yerde ama elinde St. Etienne’in uzun süredir sahip olmadığı bir rotasyon var. Bozulmasınlar çünkü hakikaten potansiyel çok tatlı.
- Beyler ülke puanı. Gent’i elerdi normalde Bordeaux da, yine geçen seneki Lyon kapışması gibi malzeme verebilirler. Hatırlarsınız, geçen sene Videoton’a elenmişti Ağustos başında Bordo. Son saniyede Malcom’un füzesiyle 3-3 biten Lyon maçı boyunca iki takım Twitter hesapları sürekli birbiriyle dalga geçimiş, Malcom’un golünden sonra da Bordeaux “Öptüm” diye bitirmişti maçı. Lyon hesabı da “Biz de öptük, Avrupa’da başarıl… Neyse bi şey yok” diye bitirmişti. Gene öyle bi şeyler olabilir.
- Haftaya güzel görünen maç yok. Zaten bayram. N’apacaksınız Ligue 1 falan…