Burada goygoy yaptığımı her yazıda söylemem gerekmiyor diye düşünüyorum. Chelsea maçındaki skordan sonra “N’oldu, aldın mı cevabını, akıllı olacaksın” gibi mesajlar geldi de. Evet aldım, sizinle goygoy yapılmıyormuş. Kaldı ki PSG’nin maçı gerçekten 2-3 farkla alması gerekiyordu, olmadı. Laurent Blanc’ın hikayesine hoşgeldiniz. Avrupa kupalarında en güzel maç St. Etienne’den çıktı. Jean-Christophe Bahebeck’le 37 yaşındaki Walter Samuel nasıl eşleşir, bir insanın yüreği buna nasıl dayanır ve 37 yaşındaki adamla kontrada o eleman nasıl başbaşa bırakılır, valla anlamadım. Basel’e tebrikler. Aduriz’in hayvan golü yeter diye bir şart yok, Marsilya zaten deplasman takımı. Neyse yeter.
Kazansalar fena olmayacak ama Nice yenilmiyor. Ben Arfa’sız ikinci maçı da berabere geçtiler. 15 şutun sadece 2’sini kaleye atabilen dağ taş vurucusu Bordeaux oyuncuları da yardımcı oldu bunda. Yaklaşık 750 sakat oyuncusu olan Bordeaux fena oyun tutturmadı ve şu an beşinci sıradan iki puan uzaktalar. Özellikle kaleci Carrasso dönünce daha iyi bir takım olurlar çünkü Bernardoni daha ı-ıh.
Cumartesi 5 maçta 23 gol oldu. PSG sert başladı, gol yedi, yine de ilk yarıyı sert bitirdi. Blanc gene bir şeyler yaptı ve Cavani’yi kazandı galiba. Gol atmak için gerçekten özgüvene ihtiyaç duyması ve bu kadar psikolojik iniş çıkışa sahip olması çok tuhaf bu kalibrede bir oyuncunun. Neyse ki geri döndü. Hele yukarıda izlediğiniz gibi Zeki Lavezzi’nin gidişiyle şu an Cavani-İbra-Lucas’ın yedekleri çoluk çocuk artık. Yalnız Lavezzi’yi niye 5 milyon euro’ya bıraktılar onu pek anlamadım. Sağsana Çinli babaları… İbra 33 skor yaptı. Asist+gol sayısında 5 büyük ligde onu geçen tek adam 35’le Suarez. Akıl almaz bir sezon daha geçiriyor ve son kontratının sahibi kim olacak merak ediyorum. PSG’den 20 alıyor, Premier League’den o civar bir şey ister, MLS’ten o para çıkmaz, başka yerde de o parayı bulamaz. Ne dersiniz?
Monaco’nun Troyes’u 3-1 yenmesi haber değil ama Kylian Mbappe’ın Henry’yi geçip Monaco tarihinin en genç golcüsü olması haber. Geçen sezon Bielsa, Bilal Boutobba’yı sahaya koyduğunda eleman 16 yaşındaydı ve Avrupa’daki büyük liglerde oynayan en genç oyuncu olmuştu. Bu sezon 1999’lu çıkmadı ama, 97/98 jenerasyonu sabit şekilde forma giyiyor. Şimdi misal burada Jardim’i bir öveyim. Hem kendisi genç, hem oyuncuları. Toulalan-Subasiç-Raggi-Carvalho-Moutinho beşlisinin yanına yöresine koydu çocukları, direkt Şampiyonlar Ligi’ne gidiyor. Aynısını Ajax-PSV-Feyenoord yapamıyor mesela. Gerçi Monaco da Avrupa’da yapamadı. Daha küçük bunlar abisi.
Angers çözüldü. Frederic Hantz geldi, Dabo’yu sağ kanattan merkeze çekti, Montpellier son beş maçın üçünü alıp düşme hattından kurtuldu. 10 puan var, düşmezler artık. Ben hala hazır sezon kurtulmuşken Casimir Ninga’yı parlatıp satmaları gerektiğini düşünüyorum. Geldiğinden beri tecrübeye gidiyor Hantz, anlayabiliyorum ama Ninga’ya beş maçın hiçbirinde 90 dakika vermedi. Saçma. Angers görevini yaptı. Düşüş trendine bir yerde geçeceklerdi, Mangani’nin kırmızı kartı ve 3-0’lık Lyon maçı o tetiği çekti. Bundan sonrası yokuş aşağı olsa bile sezonun ilk yarısını çok keyifle geçirdiklerini söylemek lazım.
Toulouse düştü galiba. Hatta tarihsel istatistik vereyim, 94/95 sezonundan beri 27. haftayı 22 ve altında puanla geçen hiçbir takım ligde kalamamış. Son takım Le Havre ama orada da düşme barajı 27. O sezon Toulouse da düşmüş ha.
Lorient-Guingamp maçının ilk yarısında 25 şut oldu, Ligue 1 rekoru. Toplam 16’sı isabetli 40 şut var iki takımdan. 7 gol. Arada dönüyordum ama skor değişiklikleri dışında bir şeyde haberim olmamıştı, yeniden izleyince şeyettim. Kafayı yemiş bunlar. Bu arada, Benezet-Salibur/Guerreiro-Waris kapışması olmuş. Raphael Guerreiro’yu sezon sonu Premier League’de izleriz. Şöyle en az bir Watford.
Caen kazandı, orası güzel, esas olay Gourcuff’ün 337 maç sonra ilk 11 çıkması. Tabii ki tamamlayamadı. Bırak işte da. “That’s money well spent Rennes.”
Marsilya-St. Etienne beraberlik kokuyor demiştim, öyle bitti. Yalnız haftaya N’Koulou kırmızı kart cezalısı, Rekik-Rolando stoper ikilisi de nükleer olur. Gerçi Ajaccio deplasmanı ama, gene de olsun. St. Etienne’e de helal, yarım saat N’Koulou’suz 10 kişi oynayan takımı yenemediler. Marsilya’nın iç sahada kazanamama serisi oldu 11.
Lille-Lyon maçının ilk yarısı gayet iyiydi, ikinci yarı n’oldu valla anlamadım. Yani kaçan net pozisyonlar falan da var ama, iki kırmızı kart çıkan o maçın 1-0 bitebilmesi bence mucize. Benzia biraz kütük, Lacazette’in yine “o” günlerinden biriydi, Enyeama da haftanın kalecisi oldu. Gerçi mucize değilmiş, anlaşılıyor niye 1-0 bittiği. Gelecek hafta PSG maçında Grenier ve Jallet yok Lyon’da. Hadi kolay gelsin.
PSG haftaya ne derece rotasyon yapar bilemiyorum ama Lyon’a yenilmeleri bayağı felaketle sonuçlanabilir. Özellikle Matuidi’nin biraz dinlenmesi gerekiyor ve her ihtimale karşı İbra’yı muhtemelen götürmez Lyon’a Blanc. Rabiot-Stamboli merkezi olabilir ki ikisi beraber koca takımı 3-5 seviye düşürüyorlar. Toulouse Rennes’i ağırlayıp son şansını kullanacak, Nantes Monaco maçını kazanırsa bir maç eksiğiyle Şampiyonlar Ligi potasının içine girecek, St. Etienne de Basel rövanşından sonra Caen’i ağırlayacak. Hafta içi Marsilya’nın gol atmasını, çok yaklaşmasını ama Bilbao’nun turu geçmesini bekliyorum. St. Etienne’de Galtier’nin turu vermemesi lazım. En uçta Bahebeck’le çık, 1 tane salla, bu sefer duran topları savun. Bu kadar.