“Vous avez un paquet de monnaie… Nous avons Monnet-Paquet”
- St. Etienne taraftarı çok Fransız bir espri yapmış yukarıdaki pankartta: “Sizin cebinizde (paquet) para (monnaie) var, bizim de Monnet-Paquet’miz var. İnsan Monnet-Paquet’ye sahip olmakla niye gurur duyar lan?
-
23 hafta geçti, puan farkı 24. Maçın notları sapıkça, onlara birazdan geçeceğim. Yalnız atmosferi en zor – ki Karabükspor eşleşmesinde de zamanında söylemişlerdi manyak bunlar diye – savunması en sert, kalecisi en formda takımın deplasmanına sakatlıklar sebebiyle 17 kişiyle gidiyorsunuz, onların 4’ü altyapıdan, hiç oynamamış oyuncular, iki stoperinizin biri yedek, diğeri 20 yaşında altyapı stoperi ve basıp geçiyorsunuz. Hakikaten ayrı bi manyaklık dönüyor Fransa’da. Şimdi; İbra 13. golünü attı St. Etienne’e. 2 gol atar demiştim geçen hafta, attı da. St. Etienne’e 13 gol atabilen “takım” yok son 3 yılda. Bakın takım diyorum. PSG 3-2 kaybettiği, İbra’nın Fransa için “Siktiğimin ülkesinde” dediği Bordeaux maçından beri 32 maç oldu, kaybetmiyorlar. 1995’te Nantes aynı sezon içinde yapmıştı bu seriyi, PSG iki ayrı sezondur devam ettiriyor. İsterlerse birkaç sezon daha yenilmeyebilirler. St. Ettienne için sıkıntı attıkları 12 şutun Trapp’ı zorlamaması. Monnet Paquet’yle falan pozisyon bitirmeye uğraşmayın. Hayır ileride Söderlund var, orta sahaya da Selnæs’i aldılar, Norveçlilik yüzünden izlemem de lazım ama dayanamıyorum.
- Ben Marsilya’nın Lille’i 2-1 yeneceğini düşünmüştüm. Öyle bir başladılar ki maça, dedim herhalde Lille’i Enyeama bile kurtaramaz. Kurtardı. Özellikle N’Koudou ilk devrede nasıl gol atamadı, hakikaten efsunlu adam Enyeama. Şöyle bir problemi var Marsilya’nın, Rolando bu ligde pek olmuyor. Normalde “hızlı oyuncuyu NKoulou’ya bırak git ceza sahasına” yapabilir, ancak herkes ondan hızlı. Ligue 1’daşım Can Mutlu (tivitır vermiyorum, hesabı kitli) “Ya bu Velodrome da ne güzel stat falan demişti bir ara. Son iki sezonda doluluk oranı yüzde 20 düşmüş, maçı tamamlayan seyirci sayısı da yüzde 70 azalmış. 11 maçtır kazanamıyorlar içeride. Hele Lass yokken hiç kazanamamışlar (6’da 0). Çok acayip. Bu arada 95’te Enyeama’nın kurtardığı topun ribaundunu da bi zahmet takip edin be Lille savunması. Adama yazık günah.
- Angers Monaco’yu 3-0 yendi. I repeat, Angers Monaco’yu 3-0 yendi. Jardim geçen sezonun tamamında 26 gol yemişti, şimdi 23. haftada 28 gol yemiş durumdalar. Geçen sezon bu tip maçları tutuyorlardı. Şimdi duran top savunamıyorlar, kimse çıkıp ilk devrenin sonunda bir tane ekleştiremiyor ve daha da önemlisi, bu maçta Angers orta sahası Monaco’nun tüm oyuncularını dövdü. Angers’nin attığı 24 golün 13’ü duran top. Ceza sahasını muhteşem karıştıran bir Cheikh N’Doye var, ki kariyerinde ilk kez en üst ligde oynuyor – ve tüm duran toplarda ceza sahasında herkes hareketli. Neyse, ben daha fazla Angers övmeyeceğim, Jardim düşünsün. Bu takıma direkt Şampiyonlar Ligi falan kaptırırlarsa intihar etsin hatta.
-
Lyon’un 8 Kasım’dan beri sadece 1 maç kazanabildiğini biliyor muydunuz? Lyon’un ne yapmaya çalıştığını anlayabiliyor musunuz peki? Hayır bana da anlatın diye soruyorum. Kendine hayrı olmayan bir Bastia’ya kaybettiler. Deplasmanda üst üste dördüncü maçlarını da kaybettiler. Enteresan olan şu; tamam, Fournier gitti de sen seneye Şampiyonlar Ligi’ne gidemezsen takımın başına kimi getireceksin? Umtiti-Lacazette-Fekir-Gonalons falan nasıl ve niye takımda kalacak? Neden Aston Villa’dan önce Garde’a saldırmadılar gelip kurtarsın diye? İdareten teknik direktör getirmenin zamanı mıydı yani? Korkuyorum Lyon bir zamanların Nantes’ı gibi olacak diye. Ligue 1’ı tanımadan önce Nantes çok acayipmiş, şimdi korkunç bi şey olmuş. Dedelerimiz anlatır. Hey gidinin.
- Caen – Nice keyifli olmalıydı, oldu. Az bilinen 10 numaraların kralı Feret’nin asistiyle Caen erken öne geçti. Nice’e karşı da, Caen’e karşı da erken gol yiyip geriye düşmeniz tam anlamıyla kabus demek. Ligin en az topla oynayan takımı Caen (%41), yaslanıp çıktıklarında bütün maçı idare ediyorlar. Nice kazansa ikinci sırayı alacaktı, ancak ilk yarıyı çöpe attılar. Vercoutre’un çıkardığı acayip top dışında bi olayları yok. İkinci yarı öyle değil yalnız. Vercoutre’un maçın adamı olmasına sebep 5 pozisyon var, hepsi de mutlak gol ötesi. Lyon’da yedek kaldıktan sonra 35 yaşında ilk 11 kalecisi olup şu seviyeye çıkmak gerçekten çok saygı duyulası. 2 sezondur öttürüyor valla. İkisi altıpastan 6 kurtarış, Caen lig ikincisinden artık 3 puan geride. Helal, ne diyeyim.
- Bordeaux Sunderland’a Khazri’yi yolladı, sonra gidip 4 attı Rennes’e. Khazri topla çok fazla oynuyor, yanlış tercihler yapıyordu da, takımın son iki sezonda attığı gollerin 27’sinde onun imzası vardı. Onsuz böyle patlamaları çok değişik. 21 şut var kaleye, 4 gol. Ben Rennes’e bir şey demiyorum artık. İyi takım mı yoksa kötü takım mı kendileri karar versin, bana bildirsinler, sonra izlerim.
- İki senedir takım çalıştırmayan Frederic Hantz Montpellier’yle çıktığı ilk maçta Ajaccio’yu 4-0 yendi deplasmanda. Ligue 1 tarihinde yeni bir teknik direktörün ilk maçında aldığı en farklı galibiyetmiş bu. İstatistik bilimi ne acayip.
- Nantes Troyes’u 1-0 yendi, 9 maçtır yenilmiyorlar ve o maçlardan sadece 2 galibiyet çıkarıp Avrupa potasının 4 puan gerisine geldiler. Guingamp Toulouse’un ne kadar kötü takım olduğunu bir kez daha gösterdi, Lorient da Parc des Princes’a gitmeden Reims’ı yenip az nefes aldı.
- Haftaya gerçekten iyi maç yok. PSG’yi izlemek Barcelona’yı izlemek gibi bir olay haline geliyor, Lorient da tatlı takım, o maç fena olmayabilir. Lyon-Bordeaux var mesela, aman diyeyim.