Sokaklarda milyonlarca cam parçası. Binlerce insanın ekmek tekneleri tuzla buz olmuş. Binalardan yükselen dumanlar… Simsiyah gökyüzü, Almanya’nın batmaya başladığı karanlığı gösteriyor. Girdaba sürüklenen milyonlar, mezartaşlarını bekliyor. O kırık camlar, buram buram ölüm kokuyor.
Aslında her şey 7 Kasım’da başlamıştı, en azından bazılarına göre. Paris’teki Alman Büyükelçiliği’ne gelen 17 yaşındaki Herschel Grynszpan diplomatlardan birisini görmek istemişti. Delikanlıya giden Ernst Eduard vom Rath kurşunların hedefi olmuştu.
Bu diplomatın vurulması üzerine 9 Kasım 1938 gecesi Almanya’da cadı avı başlıyordu. Sinagoglar yakılıyor, Yahudilere ait işyerleri ateşe veriliyordu. Reich’ın doğusunda da durum aynıydı. Avusturya’da da insanlar ağlıyordu. Hükümet hiçbir sorumluluk kabuk etmiyordu. Zira onlara göre halk tepkisini kusmuştu…
Resmî rakamlara bakarsanız 191 sinagog yanmış, 96 Yahudi ölmüştü. Tarihçilere göre sayılar çok daha hazindi. 1550 sinagog zarar görürken, 2500 kadar insan öldürülmüş veya intihar etmişti. 10 bin bina hasar görmüştü.
Hükümet hazırladığı bir yasayla olayların faturasını Yahudilere kesiyordu. Onlara ödenmesi gereken sigorta ücretleri bizzat onlardan alınmıştı. Kristal gece, Martin Luther’in 455. doğumgünü de olan 10’una taşıyor; toplama kamplarına 30 bin kişi götürülüyordu.
O akşam Almanya’da çakan kıvılcım, kısa sürede yangına dönüşüp tüm dünyayı büyük bir felakete sürüklemişti; o parıldayan cam kırıkları kim bilir belki de bir ırka düşmanlığın aynası gibiydi.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane