Tam 35 yıl önceydi. O zamanlar dünyanın pek huzursuz diyarlarından birinden gelen bir haber ajanslara bomba gibi düşmüştü. Bobby Sands son nefesini vermişti.
Tüm dünya sarsılmıştı. 27 yaşındaki çiçeği burnunda milletvekili, 66 günlük savaşını kaybetmişti. Evet, belki hapisteyken parlamentoya seçilen ilk o olmamıştı da açlık grevinde ölen ilk milletvekili oydu. Tek tipleştirilmeye karşıydı Sands ve arkadaşları. Tek tip üniformaya hayır dediler; tecride karşı haykırdılar.
Aslında her şey yüzyıllar önce başlamıştı. Bir zamanlar üzerinde güneş batmayan imparatorluk, sadece sömürgeleri değil, Ada’dakileri de mengeneden geçirmişti. Asırlardır uygulanan politikalarla kendi topraklarında azınlık haline gelen Katolikler için başkaldırı neredeyse alınyazısıydı.
1954’te doğan Sands, 18 yaşındayken IRA’ya katılmıştı. Demir parmaklıklarla ilk randevusu silah bulundurmaktandı. Kısa bir süre dışarıda kaldıktan sonra yine hapishanelerin misafirperver ortamına buyur edildi. Durmadan yazıyordu Bobby. Dur durak bilmiyordu. Frank Maguire’ın 1981’deki ansız ölümü üzerine milletvekili adayı gösterildiğinde açlık grevinde olan Sands, sandıktan zaferle çıkıyordu. Demir Lady Thatcher, hükümlülerin seçilememesi için koşulları ağırlaştıradursun, 5 Mayıs 1981’de acı haber gelmişti; vekil, son nefesini vermişti.
Aradan geçen senelere rağmen, bugün hâlâ Belfast sokaklarında ona rastlanıyor; tribünlerde bile karşımıza çıkıyor. Günlüğünün son cümlesi Tiocfaidh ár lá (Bizim de günümüz gelecek) ise tüm dünyada mazlumların sloganı olmaya devam ediyor.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane