PSG taraftarından biri zamanı geri alıp Laurent Blanc’a sezon öncesi “Abi 10. hafta Lyon’a 10, Monaco’ya 12 ve Marsilya’ya 17 puan fark atmış olacaksın, peşinde de Angers ve Caen olacak, ne dersin” dese, Blanc “hadi lan, öyle şey mi olur” derdi. Şimdi hep beraber söyleyelim o zaman “HADİ LAN, BÖYLE ŞEY Mİ OLUR.” Geçen senenin en güzel üç maçından biri çıkmıştı Cesari Furiani’de. Bastia’nın 2-0’dan 4-2’ye çevirdiği, Palmieri’nin yılın golünü attığı maç. Bu sefer mucizeye ihtiyaç duyan aslında tüm Fransa’ydı, çünkü PSG galibiyeti hakikaten ligin bitmesi demekti. PSG’de oynamaya başladıklarından beri (2013) Cavani’nin Zlatan’a yaptığı ilk asistle açıldı perde, sonra Zlatan PSG kariyerinde yarattığı 150. golü attı. 138 maç, 112 gol, 38 asist. Sapkınlık. PSG şampiyon artık, şimdi hünerlerini Şampiyonlar Ligi’nde görelim Blanc.
“PSG’ye nasıl daha fazla yarar sağlayabiliriz” adlı maçta Monaco öne geçmesine rağmen Lyon’la 1-1 kaldı. Maçın ilk yarısında gol olmasına ihtimal vermek mümkün değilken, geçen sezon bence Avrupa’nın en iyi üç kaleci performansından birini çıkaran Anthony Lopes’in korkunç şekilde boşa çıkmasıyla 1-0’ı bulmuş Monaco. Bulmuş diyorum, özetten izledim çünkü, içim kaldırmadı. Benim anlamadığım şey, bir takımın oyunculara göre oturttuğu sistemdeki kilit oyuncular giderse, o sistem işlemez hale gelebilir. Be Jardim, geçen sene ceza sahasına kapanıyordun, Abdennour, Kurzawa, Kondogbia, Toulalan falan “This… is… SPARTA!” diye oynuyordu. E şimdi bu adamlardan üçü yok, neden hala aynı şeyi yapmaya çalışıyorsun, ben hakikaten anlayamıyorum. Bunu derhal istatistikle destekliyorum, geçen sezon 38 maçta 26 gol yiyen takım, 10 maçta 15 yedi daha şimdiden. Teşekkürler.
Marsilya maçından sonra Matuidi “Marsilya bulunduğu yeri hak etmiyor” demişti. Yok birader, bayağı bayağı haklı bi yerdeler. Geçen sezonun ikinci yarısında Bielsa’nın kadrosunun yaşadığı çözülme devam ediyor hala. İçeride, Velodrome gibi bir atmosferde öne geçen takım oyunu asla tutamıyor. O çözülme Ocak’tan sonra başlamıştı, herkes N’Koulou’nun Afrika Uluslar Kupası’na gitmesine bağlamıştı. Peki Şubat’tan beri Velodrome’da 13 lig maçının sadece 4 tanesini kazanmaya ve 20 gol yemeye ne diyoruz? Bielsa’ya göre elinde daha iyi kadro var Michel, ve iki milli aralı 9 hafta geride kaldı. Artık bi şeyler çıkarman lazım. Bu arada Batshuayi son Marsilya golünde 7 gol 1 asist. Premier Lig geliyor. Lorient’ın gizli kahramanı Le Goff da yine iş başındaydı. Bayağı net şekilde Raphael Guerreiro kariyerini – en azından geçen seneki o parlamasını – bu adama borçlu. Sol bekte o kadar temiz oynuyor ki önündeki oyuncunun hiçbir şeyi düşünmesine gerek kalmıyor. Ayrıca Sylvain Ripoll adamdır.
Ama Claude Puel daha da adamdır. 2009’dan sonra ilk kez 4 maç üst üste kazandılar. Geçen sezonun son bölümünde, takımın Avrupa Kupası’na da, düşme hattına da gidemeyeceği anlaşılınca denemeye başladığı Vincent Koziello şu an yaratık oldu. 4-0 kazandıkları Rennes maçında Fransızlar Puel 85. dakikada alkışlatmak için kenara alınca Koziello için “yarın okulu var, ondan aldı oyundan” diye dalga geçti, öyle küçük gösteriyor adam. 19 yaşında, arkasında Nampalys Mendy, yanında Portekiz’den gelen Jean Michael Seri var. Bu üçlünün boy ortlaması 1.66 ama zamanında Redbull kazanına düştükleri için havada yürüyerek kafa topu alıyorlar, o yüzden sıkıntı çıkmıyor. Ben Arfa gerçekten inanılmaz halde. Alev aldı. Puel önüne dünyanın en yararlı adamlarından biri Germain’i koydu, arkasında zaten üç tane roket var, rahat rahat birebir oynuyor, kaptırıyor, bücürler geri kazanıp yine ona atıyorlar falan… Hayatının en keyifli dönemini geçiriyordur kesin. Zaten Nice’te yaşıyor, bi zahmet. Avrupa’da Bayern’den sonra en fazla gol atan takım Nice. Where is your Barcelona now? Phillip Montanier’ye de helal olsun. Sezon başında geçen sezon yaldır yaldır işleyen savunma sistemini değiştirdi yol ortasında. Hakikaten anlamak mümkün değil.
Angers bu sefer geriye düşüp kazandı Toulouse deplasmanında. Toulouse’u anlatmak için bir kelime bulmak gerekirse, sanırm köfte diyeceğim. Ama tatsız köfte. Hani büyük iştahla köfte var diye oturursun da o köfte hem kıvamsız hem tatsız çıkar… Soğanı büyük büyük bırakmıştır yapan, tadı ikinci el plastiğe benzer, sırf yemek için ketçaba abanırsın. Hah işte o Toulouse. Fransız Stoke City hala lig ikincisi bu arada. Hayır heriflerin fikstürü de tam sevecekleri gibi gidiyor. Haftaya içeride hızlı ama kalitesiz Guingamp var, sonra muhtemelen asla gol olmayacak maçta Monaco deplasmanı falan. İşler iyi. Şimdiden düşmemeyi garantilediler. İşleri büyütüp tatlıcı açmaya kalkarlar mı sezon ortasında, göreceğiz.
Bordeaux Montpellier’yi yenemedi. İlk yarıyı izledim. Devre bitince gözlerime uçlu kalem sokmak istedim. Söyleyeceklerim bu kadar.
Aaa Christophe Galtier’nin eline gol atabilen forvet düştü. 7 maç 3 gol 1 asist Robert Beriç’ten ki, adam son gün geldi. Daha oturacaktır mutlaka. Valentine Eysseric’in maestroluğu ne kadar daha devam eder bilemiyorum ama şimdilik gidiyorlar. Projesine çok fazla para gerekmeyen Galtier şu fırsatı değerlendirip Şampiyonlar Ligi’ne kalısa – ki kalamazsa eşektir, ağır konuşuyorum – çok değişik bir seviyeye çıkabilir St. Etienne. Tabi Derby du Rhone’de kim üstte bitirecek, bi de o var.
Gerek Nantes’ın 3 gol atıp Troyes’u yenmesine, gerek Kolbeinn Sigthorsson’un “Bu Sigthorsson çok acayip potansiyel” noktasından 2-3 senede Nantes’ta 66. dakikada oyuna dahil olmaya düşmesine kadar birçok şeye şaşırdım. Tam ifade edememiş olabilirim.
Caen’de underrated 10 numaraların şahı Feret’nin golüyle kazandılar, Nantes-Bastia-Guingamp üçlüsünden 7 puan çıkarabilirlerse net şekilde Avrupa adayı olacaklar. Yani bu kadar da iyi gitmemeleri lazım, ben de anlamıyorum. İyi takım falan ama…
Haftaya Nice lig sonuncusu Ajaccio’ya gidiyor. Acil Şifalar.