Valbuena’nın asılması (temsili)
- Valla Ligue 1 alev almış. Geçen seneden beri diyorum, PSG ne zaman puan kaybetse lig coşuyor. İki hafta üst üste yenemediler, millet inanarak oynamaya başladı. En az 7 tane yılın golü adayı çıkmış bu hafta. N’dong’un ve Danic’in attıkları ænkrğoyablö.
- “Zlatan düşüşte mi?” diye sormuş Le Parisien bugün. Onu geç, PSG düşüşte mi, sen onu söyle. 10 kişi Bordeaux’dan kaleci felaketiyle içeride gol ye, adamlara puan kaptır, bu hafta ligin kağıt üzerinde en zayıf takımlarından birine karşı – abartmıyorum, Reims’tan herhangi bir oyuncu PSG’de yedek, hatta bırak, yedeğin yedeği olamaz – puanı zar zor kurtar. Reims’ta Nicholas de Preville’in adı yeterli zaten ama topçuluğu da giderek büyüyor. Hafif rotasyonlu (rotasyon dediğim de Kurzawa, Stambouli, Marquinhos falan ha) PSG savunmasını tek başına domine edip Siebatcheu’ya asistini yapmış. Guegan gerçekten çok iyi hoca. Reims bu sezonun karın ağrısı olacak herkese, özellikle içeride.
- Niye PSG’yle başladıysam… Valbuena derbisi diye bir olayımız var artık. Velodrome’dakiler Valbuena’nın başka takım formasıyla kendilerine karşı maça çıkmasına biraz fazla kızmış olacaklar ki Valbuena’yı astılar (temsili), Lopes’e şişe attılar, maçın ritmini etkileyip Alessandrini’yi gaza getirdiler, kırmızı yedirdiler. “Gerçek Marsilyalı başka formayla Velodrome’a gelmez” pankartıyla başladı zaten her şey. Bütün maç dövdüler bücürü. Valbuena’da gerekli cevabı 90+’da direğin dibine bırakarak verecekti ama az farkla kaçtı. Michel iyi güzel hoca da, ciddi miktarda zaman lazım. Maçların bazı bölümlerini domine edip, bazı bölümlerinde başı kesik tavuk gibi dağılıyorlar. Geçen sezondan kalma geçişler bunlar, geçen sezon da ortaları yoktu. Ha şimdi ortaya çekecek bir adam var; Lass. Michel maçtan sonra “10 kişi kaldık ama Lass olduğu için 12 kişiyle oynadık zaten” demiş. İyi ki döndün Lass. Lacazette, “Daha önce penaltı almak için kendimi hiç atmadım, atmam da” dedi ama atmışsın güzel kardeşim. Alex’i geç de, geçen sezondan beri oynadıkları 6 Fekir’siz maçı da kazanamadı Lyon. Napıcaz ve Hubert?
- Haftanın maçı İkinci Louis’den çıktı. Valla izlemesem, bana biri böyle dese “tsieh” derdim. Lorient’da Jeannot kendine gelmeye başladı, Monaco da zaten gol atsa bile fazla hücuma çıkıp Lorient’ın süzgeç savunmasını zorlayamayınca N’Dong, Abdullah, Phillipoueaux falan Vieira olmuşlar. İki duran top golü dışında neredeyse pozisyon bile bulamayan bir Monaco var. Jardim için hafiften çanlar çalmaya başlar ona göre. Geçen sezona da kötü başlayıp geriden gelerek Şampiyonlar Ligi yaptın, ses etmediler. Bu sefer Porto’culuk oynarken yaptığın takım ilk 5 dışında kalırsa tokatlar seni Ruslar. Bu arada Ripoll başarılı olsun, güzel hoca.
- Angers’in Troyes karşısına çıkardığı 11’in boy ortalaması 1.86. İstatistik bulamadım da, Stoke City hariç böyle hayvan fizikli takım hatırlamıyorum. Troyes’a karşı 33’te 10 kişi kalıp, maçın tamamını domine etmişler. Havadan, yerden, açıkta, sırtı dönük ayı gibi top kullanıyor herkes. Bayağı enteresanlar.
- Sagnol maç kazanamamaya devam ediyor. Bu hafta da içeride 10 kişi Toulouse’a bir puan verdiler. Rolan durdu, geçen sezonki gibi atmıyor. Thelin’e pek sabır gösterme niyetinde değil Sagnol. Savunma da eskisi kadar güvenli değil, n’oldu, hop sezon sonu ilk beş dışı. Son üç maçında da kırmızı kart var Bordeaux’nun. Hafif gerginler.
- Nice haftanın en güzel gollerinden ikisinin çıktığı maçta Bastia’yı deplasmanda 3-1 yendi. Çatır çatır pozisyona giriyorlar, günün birinde savunma yapmayı da öğrenirlerse çok tehlikeli takım olacaklar. Danic’in penaltı-kırmızı kart beklediği – haklı bu arada kendisi – bir pozisyon var, orada hakem doğru kararı verse 3-1’i biraz rüyasında görürdü Puel. Ama ballı adam, bir şekilde gidiyor takım düşe kalka.
- Nantes’ın yapabildiği tek şey savunmaydı, Djilobodji ve Veretout’yu satınca iyice mahalle takımına döndüler. Transfere niyetli olan Nantes’tan adam baksın, bayağı bayağı düşme adayı bunlar. St. Etienne galibiyeti hayırlı olsun demiştim geçen hafta, okuyanlar hatırlar, zorlanmadılar bile. Yalnız Galtier yeni yıldız çıkarıyor, ilk golü atan Jon Bamba hem Gradel’in yerine aday, hem de hakikaten çok iyi yetenek.
- Rennes yıllar sonra liderliği maç fazlasıyla alabilirdi, olmadı. Haftanın açılışında maçlarında henüz iki gol olmamış Lille’i ağırladılar. İlk devre 16 şutun sadece 2’si kaleyi tutmuş, sonra neden gol olmuyor… Boufal’in golünden sonra Rennes bayağı sağlam yüklenmiş ama maç hakem Jochem’e yazar. Şu ana kadar sezonun en iyi oyuncusu Enyeama’yı penaltı kırmızı kartla – ki alakası bile yok – oyundan atıp Lille’i bayağı zayıflatmış. Ha penaltı kaçtı bu arada ki Rennes’in son 8 penaltısının 6’sı kaçmış. Az çalışın şu işe. Yine de 1-1 işe yaradı tabii, ilk 3’te takılmaya devam ediyor şimdilik Bretonlar.
- Caen 20’ye yakın şut attığı maçı 90+’da kazandı Montpellier karşısında. İki sezondur topla oynamada öne geçtikleri 10 dakika bile yok ama takır takır maç kazanıyorlar. Montpellier’nin artık hali kalmadı. Çıkarken bu kadar top kaptıran takımın – sırf kaleci Ligali 10 hatalı pas vermiş, birinci bölge kıpkırmızı OPTA’da – galibiyet alması da mümkün olmasın bir zahmet.
- Ajaccio sezon başından beri kaleyi denediği 64. şutta nihayet golü buldu, Guingamp pek umursamayıp 2-1 aldı maçı.
- Lyon kazansa lig kendine gelecekti. İlk altıdaki Rennes, Caen, Reims ve Angers’in böyle devam etme ihtimali tabii ki yok. St. Etienne’in eline bakıyor şimdilik underdog sevenler. Lyon 5, Monaco 6, Marsilya 7 puan fark yedi altı haftada. Toparlanın artık.
- Gelecek haftanın maçı Caen-Lorient, demedi demeyin.