rasta-fâre’nin bir önceki ”basketbolu bırakıyorum” açıklaması üzerine, 29 kasım 2009’da torinolu.blogspot’ta yayınlanan yazımı ısıtmadan -hatta resmini bile değiştirmeden- tekrar sürüyorum. o vakit inanmamıştım, şimdi arkadaş harbî herhalde. fakat nedir; onda basket oynayacak hâl kalmadıysa, bende de bu konuda yeni yazı yazacak hâl kalmadı.
basketi değil traşı bırak ayvi
bildiğimiz şımarık cazgır halinin sevimli kırışıkları arasına saklı melodramatik velet ortaya çıkmış ve o veda mesajıyla kendisine düşleyebildiği gibi bir cenaze töreni dillendirmiş. şu güne dair hesaba katmadığı; halen canlı, hattâ peksklemediği yaşına göre çakı gibi olduğu… sonraki günlere dair de, kendiyle meşgul akılcığına gelmemiş olan bir gerçek var: basketbol oynamadan duramayacağı. bu kadar senede gösterdiği, yapabildiği en iyi işin basketbol oynamak olduğu. tavşan gibi üremeyi ve pleysteyşın oynamayı işten saymazsak, tek de denebilir. meziyetleri arasında kelimeleri özenle birleştirmek yok; (konuşa)bildiği dilde hazırlanmamış, üstelik her cümlesi ayrı çeşit palavra ve klişeden ibaret veda metnini müsâmere provasındaki bir haylazın şiir okuması gibi mırıldanırken, ayvi sanki revaçtaki pembediziye konuk oyuncu gitmiş de tevede rol kesiyormuş gibi seyrettim. gözler doldu filan… aman ne trajedi. vircinya lisesi tiyatro kolu: ayvırsın eez hemlıt!
“– teşekkürler azizler, börd, cordın, kerim ve adını aklımda tutabilemediklerim -evet ya ben de onlardan biriyim. yaptım elimden geleni, ilâhlar daha durayım istemedi. haydi ben ölüyorum, hakkınızı helâl edin. ha bir de ribak’a teşekkürler. bi de ıııı, neydi lan, hah soni’yle kentakifraytçikın. ve hemptın’daki barnimarket’ten ceysın dayı; üstümde çok emeği vardır. neyse uzatmayayım, artık basket bana haram. sesleriniz ebediyen böğrümde yankılanacak, kokunuzu hatırladıkça tadınız genzime gelecek. hastalavista.” (ve org ‘greytıstlavofol’ çalmaya başlar, rihanna şarkıya girer, perde iner – üstünde starbaks reklamı vardır. şekspir in şok! dağılın.)
belki gelecekte bir gün basketbola gerçek vedasını kendi kelimeleriyle eder. o zamana kadar da biyerlerde -belki avrupa’da- basketbol oynar herhalde. okyanusun bu tarafında kaprisleri birkaç sene hoşgörülecek kadar efsanevî bir şöhrete sahip. yiyip bitirecek tek o kaldı zaten. hem karıya çoluğa çocuğa çeteye yeni teveye para lâzım. yunanistan? italya, ispanya? rusya? fener?!. ihehe. ne, siksırs mı ilgileniyormuş? al sana! aklıma takıldı; şimdi bu herif diyelim üç gün sonra bir takımla anlaşıp oynamaya başladığında, bu bir kambek olarak mı değerlendirilecek?
olen ayvırsın, bizamannar ceymıs-diin gibiydin, ölmedin.
(not 2013: eleman beni tanımaz ama ben onu çok severim. insan sevdiğini ısırırmış.)
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane