şu harfler ordan burdan çalındı
da karanlıkta gizlice dizildi
diye inandıracaklar
tapulu mülk sanki her bir sözcük
dil uzatmayacak
çizmeyecek yazmayacak
gülmeyecek kızmayacak
tencere-tava çalmayacak
-peki ne o zaman?-
korkudan inanana kadar korkacak
ezilmekten hoşlanmaya başlayacak
… mışızlarsınız
öyle ya, âşık oldum, dîvâneyim
iki tek keçi tersinden görünen akılların
îmâlı bıyıkların
çatal dillerin
hastasıyım
herşeyimi teslim edesim var
boynuma halatı geçirip ucunu eline
başımla beraber yukarıdan aşağı
sessiz ve uysal
böylece susuyormuşum
kolumu kavrayıp indirdikçe kutsal pençe
emiyormuşum
basıyormuşum
hâlbuki susuyormuşum’da eşsesli
bir yanlışlık bağırıyor ümitkıran
içtikçe açılıyor nefes
fese karşı ses
istemezük ne ilâh ne de silâh
kâfiyeye kuş konduğundan değil
birarada bir heplik sağlıyor
yok yok kızamam, garibi azdıramam
hor göremem babacığım üzülür
alay edemem sonra haklıyken haksız
arkam uçurum önüm köprü
basacak yer belli
en kısa net olumsuz yalın ret
sözcüklerin en güzeli değildir elbet
durum var, durum var, göre var
meselâ bu hâlde ve şu hâlde ve o-hâlde
asâya boyalı sopasının ucunda
zokası kırık kabuller sallayan
oynak gözlü haraççı muhataptan
daha aslına sâdık ve güleryüzlüdür
ağzı kulaklarında bir hâyır
resim: ibrahim balaban
(şubat 2017, redaktif.net)
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane