Skip to content

Kahkahayla!

michel-petrucciani-7

“Kahkahaları alkışlara tercih ederim!”

Ölümden korkuyordu. Sürekli acı çekerken, müziğiyle yaşama tutunuyordu. Acıyla doğdu, kahkahayla öldü. Zira gülmek en iyi ilaçtı…

Tam 14 yıl önce Amerika’da son nefesini verdiğinde, 36. doğumgününü kutlayalı sekiz gün geçmişti. Osteogenesis imperfecta adlı bir kemik hastalığıyla dünyaya merhaba demişti Michel Petrucciani. Cüceydi, cam gibi kırılgandı, fakat piyanosunun başına geçtiğinde elmastandı.

Dört yaşında Duke Ellington’ı televizyonda izlediğinde Azrail’e karşı nasıl savaş vereceğini keşfediyordu harika çocuk. O kadar iyiydi ki kısa sürede tüm dünyada tanınıyordu. O belki normal bir insan boyutlarına getirilemeyebilirdi fakat piyanolar onun için özel olarak tasarlanabilirdi.

Dur durak bilmiyordu. Sürekli çalıyor, hastalığını paramparça ediyordu. Yaşama o kadar bağlıydı ki… Yarın ölebileceğini hiç kabul etmiyor, tuşların üzerinde devleşiyordu. “Bana devamlı ödül veriyorlar, sanki gelecek yıl öleceğimi düşünüyorlar” diyerek de kendisini taçlandıranlara takılmayı ihmal etmiyordu.

Başarısının sırrını da şöyle fısıldamıştı bir keresinde; “Piyanolar benimle konuşuyor!” Hemen devam etmiş, bu dediğinin psikiyatristler tarafından duyulmamasında fayda olduğunu eklemişti.

Şaka bir tarafa onu mahkum etmek isteyen hayata gülmüş, savaşını notalarına taşımıştı; 36 yıllık kısacık ömründe de şöyle haykırmıştı: “Gülmek en iyi ilaçtır!