Potemkin Zırhlısı, sinema tarihinin mihenk taşı olsa gerek. 21 Aralık 1925’te ilk gösterimi Moskova’daki dünyaca ünlü Bolşoy Tiyatrosu’nda yapılan film, adeta yedinci sanatın büyülü alfabesini ortaya çıkarmıştı.
Aslında başarısız olan 1905 İhtilali’nin yirminci sene-i devriyesinde, o zamanlar 27 yaşında olan Sergey Ayzenştayn’a seferberlik emri çıkmıştı; Potemkin gemisinde çıkan isyana dair bir film yapacaktı, önünde sadece üç ay vardı.
Her sahnesi ince eleyip sık dokuyarak çekilen eser o kadar etkileyiciydi ki… Odessa merdivenlerinde Çarlık askerlerinin gerçekleştirdiği katliamı birçokları gerçek sanmıştı. Kim bilir belki bugün bile hâlâ sananlar var… Hattâ filmdeki başka bir sahneyi bizzat yaşamış olan bir asker, yönetmene yazdığı mektupta, idamı brandanın altında bekleyenlerden biri olduğunu anlatmıştı. Oysa bu da dahinin buluşuydu. Perdenin öyle bir gücü vardı ki görgü tanığına şahit olduğu olayı unutturuyordu.
Kendisinden basit bir propaganda filmi bekleyenler bir başyapıtla karşılaşmıştı. Yepyeni montaj tekniklerinden beslenen estetik anlatım, beyazperdenin bir klasiğini doğurmuştu.
Söylemeye gerek yok, Potemkin Zırhlısı dünyanın dört bir köşesinde değişik dönemlerde yasaklanmışsa da onu sansürlemeye çalışanlar toprak oldu, film başyapıt. Ne de olsa hayat kısa, sanat uzun!
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane