14 Temmuz, her yıl Fransa’da büyük bir coşkuyla kutlanıyor. 1790’dan bu yana süren bu geleneğin arkasında Bastille Zindanları’nın düşmesi yatıyor. Zaman makinesine atlamalı, Şanzelize’nin gelin gibi süslendiği günün kaynağına bir bakmalı…
1789’da Fransa adım adım ihtilale sürükleniyordu. 11 Temmuz’da 16. Louis, halkın sevgilisi mali işlerden sorumlu devlet bakanı Jacques Necker’yi koltuğundan edince ortam gerilmişti. Ertesi gün Paris bu haberle çalkalanıyordu. Etkili hatip Camille Desmoulins yaptığı konuşmada vatandaşların silahlara sarılması çağrısında bulunarak devrimin fitilini ateşlemişti. Devrim çocuklarını bir bir yemeye başlayınca, bugünkü gazeteciliğin babalarından da biri olan Desmoulins’in sonu giyotin olacaktı tıpkı birçokları gibi. Robespierre, çocukluk arkadaşının Danton’la bir olmasını affetmemişti. Gerçi 114 gün sonra da Robespierre’in kafası uçacaktı…
13’ünde ilk çatışmalar başlamış, ertesi gün halk Bastille Hapishanesi’nin kapısına dayanmıştı. Binlerce insan ellerindeki tırpan, tüfek, kılıç ve küreklerle içerideki düşünce suçlularını kurtarmaya çalışıyordu. Despotizme karşı patlıyordu silahlar; akıyordu kanlar. Saatler süren kuşatma sonunda meyvesini veriyordu…
Hapishanenin kapılarının açılmasıyla birlikte mahkumlar dışarı çıkıyordu: Dört sahtekâr, iki deli, bir soylu. Bakmayın kimi filmlerde onlarca insanın zindanları koşarak terk ettiğine, sadece yedi kişinin kurtarıldığı gün Fransız İhtilali’nin doğumu olarak kabul ediliyor. İçinde bir tane düşünce suçlusunun olmamasının önemi ne…
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane