21 Mayıs 1927 gününün akşam sularında Charles Lindbergh, Paris’e indiğinde tarih yazılıyordu. Okyanuslar aşılmış, bir adam tek başına mola vermeden uçarak bir kıtadan diğerini gitmeyi başarmıştı. Sadece 25 yaşındaki bu genç, tüm dünyayı derinden etkiliyordu.
Time tarafından yılın insanı seçilen pilot, yeryüzünün her santimetrekaresinde tanınıyordu. Brecht kâğıt kaleme sarılıyor, dizeleri Kurt Weill ile Paul Hindemith’in müziğiyle hayat buluyordu. Lindbergh’in Uçuşu adlı yapıtta kısa süre sonra değişiklik yapan Weill, Hindemith’in bestelediği yerleri kendi notalarıyla değiştiriyordu.
Fakat o şaşalı günler 1932’de bitiyor, artık bir kültür ikonuna dönüşmüş pilotun kaçırılan çocuğu ölü bulunuyordu. Dünyada iklim sertleşirken, Lindbergh’in Nazilere yakınlık derecesi tartışlıyordu. Brecht, yıllar sonra hayranlık duyduğu o genç adamın kalemini kırmış, 1950’de onun adını metninden çıkarmıştı. Lindbergh Uçuşu gitmiş, Okyanus Uçuşu gelmişti…
“Dinleyeceksiniz şimdi
Okyanusu aşan ilk pilotun öyküsünü.
Tarih: Mayıs bin dokuz yüz yirmi yedi.
Gencecik biriydi okyanusu geçen.
Azgın denizlere, fırtınalara. buzlara karşı
Büyük başarılar kazandı.
Ama yine de akıllardan silmek gerek adını.
Gerçi uçsuz bucaksız denizlerin üzerinde
Yönünü buldu
Ama şaşırdı yolunu kentin kenar mahallelerinde ….
Fırtınalara buzlara yenilmedi
Ama yenildi insanoğluna.
Tam on yıl sürdü şan şeref ve para
Ve bu aşağılık yaratık sonunda
Hitler’in katillerine
Binlerce ölümü taşıyan
Uçakları kullanmayı öğretti.
İşte bunun için
Silmek gerek adını akıllardan.
Ve hiç unutmamak gerek:
Ne cesaret. Ne de motor bilgisi
Yaratamaz bir toplum düşmanından
Bir destan kahramanı.”1
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane