2 Mart Cumartesi Omloop Het Nieuwsblad ile birlikte Klasikler sezonu da açılmış oldu.
Deceuninck-QuickStep’in Çek bisikletçisi Zdeněk Štybar, kaçış grubunun uyuduğu bir anda atağa kalkarak yarışı kazandı. 1 dakika 28 saniyelik atağı esnasında saatte ortalama 56 km hızla ortalama 507 watt güç uyguladığını belirteyim. 2018’de 73 galibiyet elde eden QuickStep’in bu başarısına doğrudan bir müdahalesi olmayan Stybar’ın, QuickStep’in yıllardır kazanmakta güçlük çektiği Omloop Het Nieuwsblad’ı kazanması takımda geleceği için yapabileceği en doğru hareketti belki de.
QuickStep’in Flaman yarışlarındaki dominasyonu herkesçe bilinen bir gerçekken, bir de yıllardır kazanmakta zorlandıkları açılış klasiklerini de kolayca zaferle noktalamaları takımın geçen seneden de iyi durumda olduğunu gösterir mi, henüz konuşmak için çok erken. Ama şurası bir gerçek ki Philippe Gilbert, Bob Jungels ve Yves Lampaert gibi bisikletçileriyle istediği zaman pelotonu ele geçirebilen Flaman mafyasına kafa tutabilmek kolay olmayacak.
Pelotonu kırmızı ve siyaha boyayan BMC’nin dağılmasıyla birlikte World Tour klasmanına yeni yükselen Polonya takımı CCC’ye giden Greg Van Avermaet yarışı ikinci bitirse de öncesinde yarış için hazır olduğunu söylemesi ve yarış sonrası mimikleri yine de bir şeylerin tam hazır olmadığını gösterir gibiydi. 2017’de Paris-Roubaix’yi kazanırken “Olimpiyat şampiyonluğu daha özel” açıklamasıyla kendisine karşı duyduğum tüm sempatiyi yerle bir etse de, Belçikalının yeni takımında neler yapabileceği bu yılın en önemli bisiklet olaylarından bir tanesini oluşturacak.
BMC’nin ayrılma söylentileri ile birlikte -belki de öncesinde- Bora-Hansgrohe’ye transfer olan Daniel Oss, Peter Sagan’ın geçen seneki Paris-Roubaix galibiyetinde büyük rol oynamıştı. Bir anda takımın vitrin yüzlerinden birisi haline gelen İtalyan bisikletçinin Sam Bennett, Pascal Ackermann gibi Alman takımına transfer olduktan sonra açılan bisikletçiler jenerasyonunun son halkası olmasını bekliyorum. 32 yaşına gelmiş olsa da bu kariyer Sagan’ı ileri taşımaktan daha fazlasını yapmayı hak ediyor.
Yarışı üçüncü bitiren Tim Wellens ise Giro d’Italia etap galibiyeti de içeren müthiş bir 2018 geçirmişti. Yeni sezonun hazırlık bölümünde İspanya’daki yarışlarda elde ettiği üç galibiyet ve sezonun açılış klasiğinde gelen üçüncülük bu sene de Wellens’i kollarını havaya kaldırmış bitiş çizgilerinden geçerken göreceğimizin bir işareti. Bu sezon başı İspanya’da aldığı üç galibiyetten bir tanesinin bireysel zaman karşı etabı olması da Wellens için müthiş bir haber.
Bu yazı ileriki kısımlarda da Deceuninck-QuickStep övecek olsa da, sezonun ilk döneminde yaptıklarıyla adından söz ettiren bir başka takım daha var: Astana. Şimdiye kadar katıldıkları neredeyse tüm turları domine etseler de, World Tour seviyesindeki yarışlarda bu başarıyı sürdürüp sürdüremeyecekleri merak konusu. Izagirre Kardeşler’i kadrolarına katmalarının yanı sıra sezona müthiş bir giriş yapan Alexey Lutsenko’nun Omlopp Het Nieuwsblad’daki performansı Astana’nın bu sene yapacakları konusunda bizleri heyecanlandırıyor.
Büyük turlarda aldığı etaplarla kendisinden söz ettirmeyi başarsa da klasiklerle yıldızı hiçbir zaman barışamayan eski QuickStep bisikletçisi Matteo Trentin, Omloop’ta da dördüncü olarak kazanmaya çok yaklaştığı klasiklere bir yenisini daha ekledi. Pazar günkü Kuurne-Brussels-Kuurne’de ise yarışı bırakmak zorunda kaldı. Trentin için klasikler sezonunu kapatıyor ve büyük turlarda kendisine başarılar diliyorum.
Fransız takımı AG2R La Mondiale’in Eski Belçika yol şampiyonu bisikletçisi Oliver Naesen ise klasikleri Omloop Het Nieuwsblad’da aldığı onunculukla açtı. Oss için söylediklerim Naesen için de geçerli. Gelecek bir galibiyet 28 yaşındaki bisikletçinin geleceği ve özgüveni açısından oldukça kıymetli olacaktır. Bu arada AG2R La Mondiale’i anmışken pazar günü Drome Classic’i kazanan bisikletçileri Alexis Vuillermoz’u tebrik etmek gerek.
Pazar günü koşulan Kuurne-Brussels-Kuurne’yi kazanan ilk Lüksemburglu bisikletçi olan Jungels’i övmeyi en sona bırakıyorum, zira yarışın ikincisi -alışık olmadığımız şekilde- bir Sky bisikletçisi: Owain Doull. Geçen sene Giro d’Italia’yı ve Tour de France’ı domine eden Sky en sonunda bahar klasiklerine de el attı ve kadrosundaki genç bisikletçilerle yarışa heyecan kattı. Kulislerdeki yeni sponsor dedikoduları ile birlikte Sky’ın akıbeti ne olacak tartışılır. Büyük turlara kadar Sky’ı tekrar anar mıyım, orası da bir başka tartışma konusu.
İki yarışı da ilk 10’da bitiren (sırasıyla yedinci ve beşinci) Belçikalı Yves Lampaert’i 7 Nisan’da koşulacak olan Ronde van Vlaanderen’e kadar izleyemeyeceğiz. Anlaşılan hem takımı QuickStep’in hem de kendisinin klasiklere dair beklentileri yüksek.
Artık 34 yaşına gelmiş olan Niki Terpstra geçen sene hem Dwars door Vlaanderen hem de E3 Harelbeke yarışlarından galibiyetle ayrılmıştı. QuickStep formasıyla Paris-Roubaix galibiyeti de bulunan Hollandalı artık yeni takımı Direct Energie için pedal çevirecek. Bu sene Kuurne-Brussells-Kuurne’den aldığı üçüncülükle önümüzdeki klasiklere dair mesajı verdi. Sıradaysa birisi geçen sene olmak üzere iki kere kazandığı Le Samyn var. Terpstra’nın salı günü takımına yılın ilk klasik galibiyetini kazandırması yadsınamayacak ihtimallerden bir tanesi.
2016’da Orica GreenEDGE formasıyla aldığı etap galibiyetiyle kendisine dair beklentilerimizi yükselten ve 2018’de Lotto Soudal’e transfer olan Belçikalı Jens Keukeleire, Yves Lampaert’in başardığını yapmaya çok yaklaşmış olsa da, Kuurne’de aldığı yedinciliğe karşın Omloop Het Nieuwsblad’ı on birinci sırada bitirmişti. Lakin önümüzdeki yarışlara dair kendisi adına umut dolu bir cümle kuramıyorum.
Kuurne-Brussels-Kuurne’yi geçen sene kazanan isim Dylan Groenewegen, her an her şeyi kazanabilen ve her an her şeyi kaybedebilen takım Jumbo-Visma’nın (eski LottoNL-Jumbo) şahsına münhasır bisikletçilerinden bir tanesi. Kendisini bundan sonra Paris-Nice’te izleyeceğiz. Geçen sene Paris-Roubaix, Gent-Wevelgem gibi klasikleri de koşmuş bisikletçinin bu seneki radikal hamlesinin tek açıklaması ise Tour de France’tan alacağı bir etap galibiyeti.
“Umarım patron mutludur.” Kuurne-Brussels-Kuurne’yi kazanan Bob Jungels’in yarış sonu röportajından akıllara kazınan cümle bu oldu. Mutlu olması gereken patron Patrick Lefevere bir takım patronu olarak açılış haftasındaki ilk galibiyetini 1980’de Omloop’ta elde etmişti. Aradan 39 yıl geçti ve Lefevere kazanmaya devam ediyor. Bu sene cesur bir kararla taşlı klasiklerde yarışma kararı alan son Liège-Bastogne-Liège şampiyonu Bob Jungels’i tebrik etmemek de elde değil. Pazar günü tam 16.4 kilometre boyunca tek başına bir kaçış gerçekleştirdi. Bir bahar klasiğinde kilometreler boyunca yüksek tempoda pedal çevirdikten sonra kendinizi bir anda bireysel zamana karşıdaymışçasına rüzgarla karşı karşıya alıp bu savaşı kazanabilecek çok az bisikletçi vardır.
Hastalığı sebebiyle hafta sonunu pas geçmek zorunda kalan FDJ’nün Fransız sprinteri Arnaud Démare’a ve Omloop Het Nieuwsblad esnasında kaza yapan Michael Matthews’a geçmiş olsun diyerek anmakta fayda var. Sep Vanmarcke, Wout van Aert gibi isimleri de bu yazıda anmayı çok isterdim ama bu hafta sonu bunun için yeterli değildi. Strade Bianche ve Milano-Sanremo’da neler yapacağını çok merak ettiğim Van Aert, bu iki İtalya yarışı sonrası adından her halükarda bahsettirecektir.