“İlk günü böyle geçecektir. Sonrakiler de böyle geçecektir. Başta, anlamayacaktır. Biraz daha eski acemiler ona anlatmaya çalışacak, ne olduğunu, nasıl olduğunu, ne yapılması gerektiğini ve ne yapılmaması gerektiğini bazen ona açıklamaya çabalayacaklardır. Ama çoğu zaman, bunu başaramayacaklardır. Keşfettiği şeyin korkutucu bir şey olmadığı, bir kabus olmadığı, birden uyanacağı bir şey olmadığı, zihninden kovacağı bir şey olmadığı nasıl açıklanır, hayatın, gerçek hayatın bu olduğu nasıl açıklanır, her gün bunun olacağı, varolan şeyin bu olduğu ve başka bir şey olmadığı, başka bir şeyin varolduğuna inanmanın, başka bir şeye inanır gibi yapmanın lüzumsuz olduğu, bunu gizlemeye çalışmaya, örtmeye çalışmaya bile değmediği, bunun arkasında, ya da altında, ya da üstünde olacağı varsayılan başka bir şeye inanır gibi yapmaya değmediği nasıl açıklanır. Bu vardır, hepsi o kadar. Her gün yarışmalar, Zaferler ya da hezimetler vardır. Yaşamak için dövüşmek gerekmektedir. Başka tercih yoktur. Başka hiçbir seçenek yoktur. Gözlerini kapamak mümkün değildir, reddetmek mümkün değildir. Kimseden beklenecek ne çare vardır, ne merhamet, ne de kurtuluş. Zamanın bunu düzelteceğini ummak bile gereksizdir. Bu vardır, gördüğü şey vardır, bazen gördüğü şeyden daha az korkunç olacaktır, bazen de gördüğü şeyden çok daha korkunç. Ama bakışlarını nereye çevirirse çevirsin, göreceği budur, başka hiçbir şey değil ve yalnızca bu hakiki olacaktır.
Ama en eski Atletler bile, iki müsabaka arasında pistlerde soytarılık yapmaya gelen ve neşeli kalabalığın çürük meyve çöpleriyle beslediği bunak emekliler bile, onlar bile başka bir şey olduğuna hala inanırlar, gökyüzünün daha mavi olabileceğine, çorbanın daha iyi olabileceğine, Yasanın daha az katı olabileceğine; yeteneğin ödüllendirileceğine inanırlar, zaferin onlara gülümseyeceğine ve güzel olacağına inanırlar.
Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü. Yavaş yavaş. Karantinada geçen aylar boyunca, ünlü Olimpiyat sloganı acemilerin beyinlerine kazınır. Çok azı intihar etmeye kalkışır, çok azı gerçekten delirir. Birkaçı haykırmayı sürdürür, ama çoğu susar, inatla.”1
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane