Spor tarihi milyonlarca iyi, binlerce çok iyi, onlarca mükemmel ve bir tane “Federer as Religious Experience”1 gibi yazıya sahip. David Foster Wallace ismi zikredildiğinde akla çoğu zaman bunun gelmesi, normal. Fakat Wallace çok daha fazlası.
Bir büyük edebiyatçıyı, bir başka büyük edebiyatçının sözleriyle anmak pek de yanlış olmayacak. Mikrofonlarımız Latife Tekin’de:
Başka türlü konuşan, farklı bir cümle kuran kişi, bir güç ve iktidar elde edecekmiş gibi görünür ama ötekiler onu dışarıya itip daha da yalnızlaştırırlar, çünkü onların gözünde o hep cehenneme gitmek için seçilmiş kurbandır. Çoğunluğun, onlarla ilgili sinsice yaptığı bir mizah vardır. Onlarla içten içe dalga geçerler. Birilerini kendi içimizden kurban gibi öne itmek. Sürüden ayrılan kişiyi alkışlarla sepetleyivermek… Hayranların vahşeti…
David Foster Wallace hep farklıydı. Lisede tenis oynarken, matematik derslerinden akıl almaz notlarla dönerken, yazarlığa başlarken, yazarlıkta yükselirken, yazarlıkta zirveyi görürken, farklı mecralar için gazetecilik yaparken, başka türlü bir gazetecilik yaparken, yazmaya devam ederken…
Yaşasaydı dün 50 yaşını kutlayacaktı. Lafın gelişi, kutlayacaktı. Yaşasaydı Facebook duvarında yeni yaşını kutlamayanlarla selamı sabahı kesmeyi düşünmeyecekti. İki cümlede, üç kutlama…
Tarihin en büyük dipnot yazarı için söylenecek çok şey var, her gün, her an. Meşhur ifadeyle “Hayatımızın neresinde açarsak açalım bize bir şeyler söylemeye devam eden eserlerin yazarı.”
Ve fakat bugünü, aslında hiç gereği yokken, kendisinin bundan hiç hoşlanmayacağını bile bile “Dünya David Foster Wallace günü” ilan edebiliriz. Ve şunları yapabiliriz, sıralı ya da sırasız:
DFW’nin 50. doğum gününde yapılacak ve okunacak 46 şey: Tık!
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane