NBA haritası, son yıllarda palazlanan yeni fikirler ve yeni rakamlarla tekrardan çiziliyor. Takımların yönetim kadrolarından internet sitelerinde analiz karalayanlara dek tüm NBA camiasını fetheden istatistik devriminin medar-ı iftiharıysa şu sıralar Houston’da: Daryl Morey.
Rockets’ın sahibi Leslie Alexander, baseball’u tamamen değiştiren istatistik devriminden etkilenmiş ve 2007’de GM pozisyonu için basketboldan gelmeyen genç bir isimle, Daryl Morey ile anlaşmıştı. Houston, T-Mac ve Yao liderliğinde ligin en iddialı kadrolarından birine sahip olduğu için Morey’nin ilk vazifesi belliydi: İdeal yan parçaları bulmak. Fakat sakatlıklar sonu gelmeyen bir lanetmişçesine Rockets’ın üstüne çökecek, T-Mac ve Yao’nun sakatlıklarıyla beraber Houston’da bir devir sona erecekti. Herkes Rockets’ın draft’ten genç yetenekler bulmak için dip noktaya vurması gerektiğinden bahsediyordu; televizyonlar, gazeteler, internet siteleri… Morey ise playoff potasında kalmayı tercih etti. Üstelik seneler boyunca yarım yamalak kadrolarla konferansın ilk 10 sırasında kalmayı da başardı. Fakat yakaladığı asgari başarı seviyesinin kurbanı olmuştu. Hem seviye atlatacak yıldızlara sahip değillerdi, hem de draft lotaryasına girecek kadar başarısız olmamışlardı. Morey, şampiyonluk formülünü (asgari 1,5 yıldız) bildiği için 2012’nin yaz aylarında kadroyu boşaltma kararı aldı. Chandler Parsons (ve sezon ortasında gönderilecek Patterson&Morris) hariç tüm kadroyu değiştirdi. Yaptığı hamleler 31 oyuncuyu, 5 draft hakkını ve 10 takımı kapsıyordu. (Oha!)
Tabii Morey bunca gürültüye rağmen Dwight Howard’dan Pau Gasol’e dek gözüne kestirdiği hiçbir yıldızla anlaşamamıştı. Yeni oyuncu sözleşmesinin gediklerini tespit ederek, belli sistemlerde parlayabilecek birkaç oyuncuyu kadroya katmakla yetinmişti; Lin, Ömer…1
Lin belli defolarına rağmen ilk adımı hızlı olan, topla potaya gidebilen ve dripling sonrası yay etrafındaki oyunculara dengeli paslar atabilen bir oyuncu. Rockets hücumunda parlayabilecek olmasının yanı sıra, iki sene sonra bitecek olan kontratı takaslarda da kullanılabilir.
Ömer korkunç hücumuna rağmen sahayı koşabilen ve savunmada mükemmel oynayabilen bir uzun.
Parsons yalnızca şut atan bir oyuncu değil. Top sürebiliyor, bazen ball-handler olarak pick&roll oynayabiliyor, tutarlı cut’larla hücumun şekillenmesine katkıda bulunuyor…
Fakat Morey, yaptığı tüm hamlelere rağmen vasat seviyeyi aşmalarını sağlayacak bir yıldız bulamamıştı. Yine 10. sıraya mahkum olacakları bir sezona giriyormuş gibiydiler. Tam bu esnada OKC ve Rockets arasında 2013 sezonunun kaderini tayin edecek çapta bir takas gerçekleşti ve James Harden Houston yolunu tuttu.2 Şut atabilen, potaya gidip sürekli faul alabilen, hem pick&roll esnasında hem de penetreyi takiben yay etrafındaki şutörleri bulabilen Harden, Houston’ın hücum prensipleriyle birleşince süper yıldız performansı göstererek yeni takımını playoff tablosuna soktu.
Rockets’ın temel hücum prensipleri (yüksek tempo, oyuncuların yay etrafına dağılarak alanı açması, sonsuz sayıda PnR, driplingle içeri giren kısaların dışarıda bekleyen boş 3’lükçüleri bulması…) onları hücum verimliliği istatistiğinde 6. sıraya taşıdı. İstatistiklere göz gezdirince, bahsettiğim prensiplerin günümüz basketbolunu şekillendiren verimlilik istatistikleri üstüne inşa edildiği hemen ortaya çıkıyor.
Basketboldaki en verimsiz şutlar, orta mesafeli olanlar. Rockets bu alanda açık ara [AÇIK ARA!] son sırada (toplam sayılarının yalnızca %8,5’u orta mesafeli şutlardan geliyor). 2 sayılık atışlarının büyük çoğunluğunu boyalı alandan kullanıyorlar. Hatta 100 pozisyon başına en fazla boyalı alan sayısı bulan takımlar listesinde 6. sıradalar. (Üstelik bu sayıların 3/4’ünden fazlası tahditli bölgeden geliyor.)3 Rockets’ın 100 pozisyon başına en çok fastbreak sayısı atan ikinci takım olduğunu, serbest atış kullanma oranında 6. sıraya yerleştiğini, 100 hücum başına en çok 3’lük deneyen ikinci takım olduğunu da hatırlayınca genel menajer Daryl Morey’nin fikirlerinin, kadronun her köşesine sirayet ettiği hemen fark ediliyor.
Tabii Morey’nin işi hâlâ bitmemişti. Harden hariç hiçbir oyuncusu all-star seviyesinde değildi, üstelik takım halinde çok kötü savunma yapıyorlardı. Takas döneminde de mesai yapmalıydı. Asla all-star olamayacak oyunculardan kurulu 4 numara rotasyonunu (Patterson ve Morris) gönderip 2012 draft’ının önemli isimlerinden Thomas Robinson’ı getirdi. Orta vadede büyük başarı hedefleyen Morey, playoff ihtimalini zedeleyecek bir hamle yapmıştı. Artık Rockets hücumu için en önemli kriterlerden biri olan şutör 4 numaralara sahip değillerdi.4
Patterson&Morris gönderildikten sonra koç McHale için yeni 4 numara arayışları başladı. Delfino ve Parsons ile başlayıp tamamen kısalmak istemiyordu. İlk haftalarda Motiejunas ile oynamasına rağmen D-Mo’nun savunma performansından memnun değildi. McHale Greg Smith’te karar kıldı. Smith normal sezonun son ayında ilk 5’e yerleşti ve Rockets bu süre boyunca 100 pozisyon başına 100 sayıdan bile daha az skor yemeyi başardı. Fakat Orkun’un şuralarda bir yerlerde anlattığı gibi Smith, Rockets hücumu için anti-Christ gibi bir figür.
Yazın yapacakları hamlelerle savunmayı düzlüğe çıkarmak ve bunu ortodoks 4 numara olmaksızın yapmak zorundalar. Patrick Beverley, kadroda üst düzey savunma yapabilecek yegane kısa oyuncu. Önümüzdeki sezon hem iyi savunma yapabilen, hem de istikrarlı 3’lük atabilen bir kanat oyuncusuna muhtaçlar. Normal sezon boyunca 100 pozisyon başına 103,5 sayı yediler. Bu alanda 17. sıradalar.
Tabii kadroyu da daha tutarlı savunma alışkanlıklarıyla ayakta tutmak şart. Ellerindeki pek çok oyuncu kariyeri boyunca elit savunmacı olmayacak. Fakat çaba harcamadıklarında çekilemez hale geliyorlar.
Harden ilk pozisyonda topu kaptırmasına rağmen geri koşmuyor. İkinci pozisyonda Wilson Chandler’a yaptığı savunmaysa korku tüneline benziyor zaten. Tabii Harden’ın mazereti var. Takımın hücumunu tek başına sırtladığı için müdafaaya harcayacak enerjisi kalmıyor. Fakat hem Harden’ın biraz daha çaba harcaması (Genç Kobe/Wade seviyesine gelmesine gerek yok, biraz daha ciddi olması yeterli), hem de Lin, Parsons ve diğer kısaların mutlak konsantrasyonla oynaması lazım.
Kısaların yardım savunmasına gidip geri dönmedikleri için kendi adamlarını tamamen boş bırakmaları veya imece usulü birbirlerinin açıklarını kapmamaları da büyük problem. Binlerce örnek gösterilebilir ama sembolik olarak “Iguodala’yı kaybettik, hükümsüzdür” ismini verdiğim şu pozisyona bakabilirsiniz.
Herhangi bir maçta kendi adamlarının önünde duramamaları yetmezmiş gibi, birbirlerinin boşluklarını da dolduramadıklarına şahit olmak mümkün (bazen ne zaman switch yapacaklarına karar vermekte bile zorlanır gibiler).
Rockets henüz tamamlanmamış bir proje. Üst seviyeye çıkabilmek için bir yıldızı daha kadrolarına katmaya mecburlar. İlk hedef Dwight Howard.5 Tabii kadroya katacakları yıldızdan bağımsız olarak birkaç takasla hem 4 numara problemine son vermeli, hem de iyi savunma yapan (ve mümkünse iyi 3’lük atan) bir kanat oyuncusunu daha kadroya katmalılar. Önümüzdeki sene oyuncularına 40 milyondan daha az para ödeyecekler. Ellerinde devasa bir bütçe ve dahiyane hamleler yapabilecek bir GM var. NBA’de şampiyonluk kazanmak yetenek, sağlık, match-up, şans ve milyonlarca faktörün içiçe geçmesiyle oluşmuş amansız bir dağa tırmanmaktan farksız. Daryl Morey’nin bir gün şampiyon olacağına dair garanti verebilmek imkansız ama yalnızca birkaç hamleyle takımını favorilerden biri haline getirmesi mümkün.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane