Her seferinde Liverpool’dan başka bir takımla ilgili yazmalıyım diyorum ama proje beni bırakmıyor. Fenway Sports Group (FSG) Mayıs ortasında dramatik bir kararla King Kenny ile yolları ayırdı. Bir önceki yazımda bu tip dönemlerde personel ile ilgili kararların alındığına dikkat çekmiştim. Maalesef bir kez daha futbol dünyası kendini tekrarladı.
FSG’nin yaklaşımı
Yine de olayların gelişimini tekrar inceleyelim.
FSG göreve geldiğinde Hodgson ile devam etmenin doğru olmayacağına kanaat getirmişti. O anda aslında “caretaker” bir menajer arıyorlardı. Sadece sezon sonuna kadar… Ancak başa gelen Kenny birkaç ay için görevini layıkıyla yerine getirdi. Transferde çok keskin kararlar almak zorunda kaldı. Takımı yenilemeye ister istemez başladı. Böyle bir dönemde 1 sezon daha görevde kalması doğru karar olacaktı.
Ancak şunu biliyoruz. FSG aslında genç ve başarıya aç bir teknik direktör arıyordu. Vizyonları buydu. O günün şartlarında böyle bir isim bulamayınca alternatif bir çıkış aradılar. Bugün Brendan Rodgers ile anlaşmış olmaları o vizyon ile ters düşmüyor.
Yepyeni bir isim
Brendan Rodgers’a gelelim. Jose Mourinho ile 4.5 yıl Chelsea’de görev yapmış olması CV’sinde önemli bir artı. Chelsea’nin yıldızları onun hakkında olumlu görüşler bildirmişler. Jose Mourinho da onun hakkında çok pozitif açıklamalar yaptı. Bir fikri olmaktan çekinmemesini, öğrenmek için çabasını övdü.
Kuzey İrlandalı teknik direktör yaşadığı sakatlık sonrasında 20 yaşında futbolu bırakmak zorunda kalmış. Zaten 39 yaşında Liverpool teknik direktörü olduğunda 19 yıldır bu görevi yapıyorum diyebilmesi ancak böyle açıklanabilir. İspanyolca biliyor. Futbol düşüncesinde İspanyolların öne çıkardıkları esaslardan etkilenmiş bir teknik direktör. Liverpool ile çalışacağının açıklanmasından sonra düzenlenen ilk basın toplantısında Pepe Reina’nın kalitesinden bahsetmiş olması futbol mentalitesi hakkında bilgi verdi diyebiliriz. Reina’nın sezon boyunca gösterdiği istikrarsız performans sonrasında aslında bu pek de beklenmiyordu.
Rodgers futbolcularla sıcak bir ilişki kurmayı seviyormuş. Frank Lampard ve John Terry ile yakın yaşlarda olduğu için o dönemde bu üslubu geliştirmiş olmalı. Geçen yıl Swansea FC ile çok iyi bir yıl geçirdi. Göze hoş gelen, topa sahip olma esasını ön planda tutan bir oyun oynadılar. Lige çıktıkları yılda yakaladıkları 11. sıra hiç de küçümsenecek bir derece değil.
Kısacası Rodgers aslında genç jenerasyon içinde iyi bir teknik direktör adayı. Ancak henüz uluslararası düzeyde bir başarısı yok. Bu yüzden FSG’nin bu kararının riskli bir karar olduğu düşünülebilir. Bu kadar büyük bir kulüp hatırladığım kadarıyla ilk kez kaderini test edilmemiş bir isme emanet ediyor. Mülakat sürecinde nasıl kendini kabul ettirdiğini gerçekten merak ediyorum! Çok doğru söylemleri olmuş olmalı.
Rodgers ile ilgili ipuçları
Görevi devraldığı günden beri yaptığı açıklamalar ilk ipuçlarını veriyor. İlk basın toplantısında kendinden emin tarzı ile insanları etkilemeyi başarmış olduğunu söyleyebilirim. İnsanlara içine girdiği projenin neresinde olduğunu bildiğini hissettirdi. Dalglish’e gerekli saygıyı gösterdi. Bu mütevazı yaklaşımı ile King Kenny döneminde atılan temelleri doğru değerlendireceğini ve bir adım ileri götürmek adına elinden geleni yapacağını tahmin ediyorum. Bence zaten doğrusu, olması gereken de budur. Aksi takdirde mehter marşı nizamı, 2 ileri 1 geri durumu yaşanabilir.
Rodgers ile ilgili bir başka ipucunu da Kuyt transferinden yakalayabiliriz diye düşünüyorum. Dalglish sezon boyunca Kuyt ile ilgili seçimlerinde bugünlerin Fenerbahçeli oyuncusunun aleyhinde karar verdi. Hollandalı “ağır işçinin” yeni heyecanlara yelken açması gerektiğini düşünen Dalglish’ti. Rodgers bu düşünceyi devam ettirdi. Onayladığı ilk transfer artık Liverpool ile özdeşleşmiş Kuyt’in Türkiye’ye gelmesi oldu.
Bundan sonraki transferler de Rodgers’ın projeyi nasıl devam ettireceği ile ilgili ipuçları verebilir. Liverpool’un transfer sezonunda 30 milyon pound bütçesinin olacağı söyleniyor. Daha önce Jackson Martinez ve Rasmus Elm gibi isimler bitti gibi yansıtılmıştı. Tahmin ediyorum ki Dalglish-Comolli ikilisi bu iki oyuncunun doğru olacağını düşünmüştü. Bakalım Rodgers bu oyuncuları kadrosuna katacak mı? Burada devamlılık hususu önemli olacaktır. Örneğin Jackson Martinez, Liverpool’un vazgeçmesi durumunda Porto ile anlaşabilir. Benzer bir transfer süreci birkaç yıl önce Falcao’da yaşanmıştı. Torres’in yanına partner aranırken Robbie Keane’in alternatifi olan Falcao, Porto’da pişman ettirmişti. Martinez’in Kolombiyalı olması tabii ki ikinci Falcao vakasının yaşanacağı anlamına gelmez ama geçmişten de dersler almak gerekiyor. Rasmus Elm’e gelince… Bugünlerde Euro 2012’de İsveç formasıyla izliyoruz. İlk maçta silik bir görüntü verdiği bir gerçek. Ancak AZ ile çok iyi bir sezon geçirmişti. Bakalım karar ne yönde olacak! (Bu iki oyuncu ile ilgili videoları aşağıdaki linklerde bulabilirsiniz.)
Rodgers ile ilgili ipuçlarının sonuncusu transfere yapacağı bireysel katkı olacaktır. Dalglish’in başlattığı devrimi devam ettirirken kendi rötuşlarının da güçlü ve zarif olmasına özen göstermek zorunda. İngiltere’nin ciddi gazetelerine göre şu anda Rodgers’ın en önemli hedefi Ocak 2012’de içine dahil olduğu Premier League’de çok ilgi çeken Gylfi Sigurdsson. Rodgers yönetimindeki Swansea’de attığı gollerle dikkat çekmişti. Aşağıdaki 2 video sanırım bilgilendirici olacaktır.
Gylfi Sigurdsson Alex Ferguson’un da yakından takip ettiği bir isimdi. (Shinji Kagawa transferinden sonra sanırım vazgeçmiştir.) Fizikli, disiplinli, ve özellikle topa vuruş tekniği ile etkili bir oyuncu. Henüz çok genç ve Liverpool’un eksiklik yaşadığı bölgelerde görev yapıyor. Rodgers iyi tanıdığı bir oyuncu ile çalışmak istiyor. İlginç bir transfer olacaktır diye düşünüyorum.
İngiltere futbolunda gücün United’dan City’e kaydığı şu dönemlerde FSG’nin cesur bir karar aldığını söyleyebiliriz. Genç bir teknik adama fırsat vermek kendine güven ve cesaret ya da iş bilmezlik ve delilik ile açıklanabilir. Acımasızlığı ile tanınan İngiliz medyası bu sezon Şampiyonlar Ligi kapılarını zorlamayı gerçekçi bir hedef kabul edecek ve Rodgers’ı baskı altına alacaktır. Rodgers’ın elinde iyi organize olamayan, daha da önemlisi maçları kontrol etmeyi beceremeyen bir oyuncu grubu var. İngiltere milli takımı Euro 2012 kadrosuna gönderdikleri oyuncu sayısı düşünülünce güçlü gibi görünse de sonuç almaya odaklanamayan oyuncular. Brendan Rodgers bu oyuncu grubuna Swansea’de oynattığı oyun formatını aşılamayı başarabilirse, İngiliz futbolununun geçmişindeki bir devi uyandırabilir. FSG teknik direktör transferinden sonra yaptığı açıklamalarda bu oyun tarzının Avrupa’yı domine ettiği yıllarda Liverpool’un oynadığı oyunla büyük benzerlikler gösterdiğini dile getirmişti. Ancak bunu başarmak için Rodgers’a pozitif bir oyun felsefesi ve iyi niyet yanında Liverpool’un büyük beklentilerini karşılayacak liderlik özellikleri de gerekecek.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane