Skip to content

Earlybird’ün Gagasından Roland Garros 2012

Son birkaç yıldır Roland Garros başlamadan bir 10 gün kadar önce hava bozmaya başlar, perdenin açılacağı güne kadar aralıksız yağmur yağar ve turnuva başlarkenki manzara bol alkollü bir gecenin Alka Seltzer'li sabahı gibidir.

10 gün önce… İş seyahati için iki günlüğüne Paris’teyim ve artık dönüş zamanı. Uçağım saat 18.15’te kalkacak. Planım, Işığın Şehri’nden ayrılmadan önce Stade Roland Garros’u ziyaret edip hacı olmak.  Bereket, otelim ve Roland Garros tesislerinin bulunduğu Porte d’Auteuil arası da fazla uzak değil. Hoş iki nokta arasındaki mesafenin kısa olması ulaşım kolaylığının teminatı değil her zaman. Örnek mi? Beşiktaş – Mecidiyeköy işte. 30M denen bir hat var güya ama bence onun adı da 30U olsun. Unicorn’un U’su.

Porte d’Auteuil’e gidebilmem için birkaç aktarma yapmam gerek ama o hiç sorun değil çünkü Paris metro şebekesi çok pratik. Şöyle söyleyeyim,  tren değiştirmek ya da tramvaydan trene geçmek için yürümek zorunda kaldığım en uzun mesafe 50 metreydi. Biliyorsunuz bizim Taksim istasyonunda metrodan inip açık havaya çıkabilmek için kat ettiğimiz mesafe yaklaşık 5 km.

Nihayet Porte d’Auteuil’e geldiğim zaman gerçekten heyecanlandığımı fark ettim. Zaten istasyonun içinde Roland Garros’un kim olduğunu anlatan yazılar, sizi Stade Roland Garros’a yönlendiren levhalar mevcut. Bunlarla beraber iyicene bir galeyana gelmemek mümkün değil. Betülce’si şu, direkt kafada Instagram fotoğrafları belirmeye başlıyor. “Merkez kort Philippe Chatrier’ye bir X-Pro II gider.” “Suzanne Lenglen’e Brannan olur.”

Hani başta kavak yelleri bu olsa gerek. Hayır tam anlamıyla öyle çünkü metrodan çıkar çıkmaz aşağıya doğru, Boulogne ormanları istikametinde yürümeye başlıyorsunuz. Burası Paris’in en büyük parkı aynı zamanda. Tam 865 hektarlık alan üzerine kurulu. Hava karardığında bu park çok tekin olmuyormuş. Mesire yerinde park etmiş Tofaş Kartal’ın içinde biraya abanıp sonra oraya buraya silah sıkan insanlardan Paris’te de olabilir, bilemedim.

Şansıma, hava da fecaat. İlginçtir, son birkaç yıldır Roland Garros başlamadan bir 10 gün kadar önce hava bozmaya başlar, perdenin açılacağı güne kadar aralıksız yağmur yağar ve turnuva başlarkenki manzara bol alkollü bir gecenin Alka Seltzerli sabahı gibidir.

Yaklaşık 1 kilometrelik yürüyüşün ardından en sonunda tesise varıyorum. Roland Garros’un 4 adet seyirci girişi var. Ben Gordon Bennett Caddesi’ndeki “Mousquetaires” kapısından içeri girmek niyetindeyim çünkü Fransa Tenis Federasyonu Müzesi de bu kapıya yakın. Dışarıda bekleyen tek tük insan var, neden içeriye girmediklerini merak ediyorum tabii. Merakım, kapının kapalı olduğunu görmemle endişeye dönüşüyor. Görevliye gidip içeri girmek istediğimi, müzeyi ziyaret edeceğimi söylüyorum. “Üzgünüm ama şu anda ziyaretçilerin girmesi yasak. Turnuva öncesinde bakım ve hazırlıklar var” diye cevap veriyor. Hadi buyur. “Yahu Türkiye’den geldim. İki dakika bir arkadaşa bakıp çıkıcam” diyorum ama nafile. Silahşörler Meydanı’nda bir Inkwell bir Sutro’luk malzeme almadan dönecek miyim yani şimdi bu kadar yolu. Belki diğer kapılarda “Geç hadi geç” diyecek bir Paul Edgecomb bulurum diye tavafa başlamaktan başka bir çare yok. Hem eğer maksat hacı olmaksa tavaf şart. Suzanne Lenglen adıyla anılan I Kapısı, Auteuil Bulvarı’ndaki K ve L Kapıları derken Porte d’Auteuil Caddesi’ndeki W Kapısı yani Marcel Bernard Kapısı’na kadar geliyorum ama sonuç yok. En son merkez korta dönüp “Ulan Philippe Chatrier, sen mi büyüksün ben mi!” diye bağırmaya başladığımı hatırlıyorum. Kendime geldiğimde Charles de Gaulle havaalanına giden bir trenin içindeydim.

Neyse, burada toplanmamızın amacı Roland Garros 2012 kurasını yorumlamaktı değil mi? Tamam goygoyu kesip erkeklerle başlayalım öyleyse;

Erkekler Kurası 1. Dilim

Dünya 1 numarası Djokovic’in olduğu bu çeyrekte Tsonga, Wawrinka, Verdasco, Simon diğer önemli oyuncular. Her ne kadar 4.turda bir Djokovic – Tsonga eşleşmesi ihtimali olsa da Tsonga bu sene toprak sezonunda şu ana kadar dişe dokunur bir iş yapmış değil. Monte Carlo’da çeyrek finalde Simon’a, Roma’da da Djokovic’e kaybetmişti. Son olarak bir fransızın erkeklerde Roland Garros şampiyonu olmasının imkansız olduğunu söyleyerek de inanç olarak ne durumda olduğunu göstermiş oldu. Burada Novak ile bu çeyreğin finalini oynayacak adam olarak Gilles Simon’u görüyorum. Bükreş’te ufak profilli bir toprak turnuvası kazandı, Monte Carlo’da Nadal ile yarı final oynadı ve son olarak Roma’da Ferrer’e karşı oynadığı 2.set çok iyiydi Gillou’nun.  Ama tabii Novak Simon’u en fazla 4 sette devirir ve yarı finale gider rahatça.

Tahmin: Novak Djokovic

Erkekler Kurası 2. Dilim

Roger Federer’in dilimi.  Her şey plana uygun gelişirse Federer ve Berdych çeyrek finalde karşılaşacaklar ve bence her şey plana uygun gelişecek. Burada dikkat edilmesi gereken oyuncu Del Potro. Berdych ile 4.turda oynama ihtimalleri var ama şu an Berdych, Del Potro’dan çok daha iyi durumda. Gerçi Madrid’in mavi toprağında yarı finalde oynadıklarında maç iki tie-break ile bitmişti ama Del Potro’nun en formda halini gelecek seneden önce göremeyeceğimizi düşünüyorum. Federer’in yarı finale giderkenki yolu Kamke, Nalbandian, Roddick, Stepanek ve Berdych olarak görünüyor ve bu yol, en azından kağıt üzerinde zorlu ama yine de sonunda Federer, Berdych’i 4 sette yenerek yarı finale gider diye düşünüyorum

Tahmin: Roger Federer

Erkekler Kurası 3. Dilim

Bu dilime Andy Murray’nin mi yoksa David Ferrer’in mi çöplüğü desem acaba. Galiba Ferrer daha uygun. Andy geçen sene Monte Carlo’da yarı finalde Nadal’dan set almış, Roma yarı finalinde Djokovic’i yenmeye 2 puan kadar yaklaşmıştı. Roland Garros’ta bileğinden bir sakatlık geçirmiş olmasına rağmen yarı finale kadar yürümesi ve Nadal’a karşı o şartlar alında dahi iyi mücadele etmesi artık toprağa iyice ısındığı yorumlarını beraberinde getirmişti fakat bu sene bir anda amneziye tutuldu İskoç ve toprakla ilgili geçen sene öğrendiği her şeyi unuttu. Sonuçlara bakıyorsunuz facia; Monte Carlo çeyrek final, Barcelona çeyrek finalde Raonic’e mağlubiyet, Roma’da Gasquet’e 3. turda elenmek… Andy kafaca berbat durumda, özgüven olarak bitik halde Roland Garros’a giriyor. Hatta son basın toplantısında, yaklaşan Wimbledon ve Olimpiyat öncesinde Roland Garros’u pas geçmeyi aklından geçirip geçirmediği bile soruldu. Andy 4.tura kadar sorunsuz gelir, 4. turda da Gasquet’ten Roma’nın rövanşını alır diye düşünüyorum ama daha ilerisi çok zor çünkü çeyrek finalde Ferrer ile oynayacak. Bu sezon Barcelona’da finalde, Roma’da yarı finalde Nadal’a kaybeden küçük şeytan Ferrer, 4. turda Isner ile oynayacak gibi ve bu maç turnuvanın en ilginç maçlarından biri olabilir. Isner geçen sene Nadal’ı ilk turda 5 sete götürmüştü ve bu yıl yaptıkları şahane. Burada da yine bir 5 setlik maç olur ve Ferrer bitmek bilmez enerjisiyle bir şekilde kazanır diyorum.

Tahmin:  David Ferrer

Erkekler Kurası 4.Dilim

Toprağın ve Roland Garros’un tartışmasız kralı Rafael Nadal’ın dilimine hoş geldiniz. Şimdi kendinize bir içki alın ve Rafa’nın bu segmentteki oyuncuları çıtır çıtır yiyişini izleyin. Gerçi Rafa’nın kuradan pek de memnun olmadığını düşünüyorum zira büyük servisçilerle, ister toprakta ister uzayda oynayın, keyif almanız ya da rahat etmeniz mümkün değildir. Ve eğer büyük servisten bahsediyorsak şu an en başta sayacağımız üç oyuncudan ikisi Nadal’ın arka arkaya rakibi olacak gibi 3. ve 4. turlarda. İlk olarak Ivo Karlovic, sonrasında da Milos Raonic. Raonic Madrid’de Murray’i yendi, Nadal geçen sene bu üç büyük servisçinin diğer ismi Isner tarafından ilk turda 5.set kabusuna sürüklendi.  Bu turları zor da olsa atlatacağını düşündüğüm Rafa, çeyrek finalde vatandaşı Almagro ile oynayacak. Almagro son olarak Nice’i kazandı ve çok formda. Ama Rafa’yı hırpalaması zor.

Tahmin: Rafael Nadal

Buna göre yarı finaller Djokovic – Federer ve Nadal – Ferrer şeklinde olacak. Djokovic Roma’da Federer’e karşı ne yaptığını bilir şekilde oynadı ve kolay kazandı. Grand Slam hülyası ve geçen sene kaybettiği maçın rövanşını alma motivasyonunu da eklediğimizde ibre Djokovic’ten yana. Ama Federer her zaman her şeyi yapmaya muktedir bir özel adam. O şerhi de düşelim.

Ferrer – Nadal maçını da çok analiz etmeye gerek yok. Nadal son 12 maçta Ferrer’e sadece 1 kez kaybetti, o da geçen yıl Avustralya Açık’ta sakatlık sebebiyle hiç oynamadığı o karşılaşmada. Nadal ilk sette belki biraz zorlanır ama sonra giderek daha da rahatlayıp 3 sette kazanır.

Finalde Nadal – Djokovic maçında dengeler Nadal’dan yana ama henüz o maçın oynanmasına teorik olarak 15 gün var ve neyin ne olacağını bilemiyoruz. Evet Rafa favori ama dünya 1 numarası Djokovic, rakibin bu kadar öne çıkmasının avantajını kullanabilir. Tahminim Nadal ama %80 – %20 değil, %60 – %40.

Ve kadınlara geçelim;

Kadınlar Kurası 1. Dilim

Azarenka acaba ne yapacak, bu büyük merak konusu. Toprağa kadar sezonu domine eden Vika’nın büyüsü hafiften kaçmış gibi görünüyor. Evet bu kızcağız önce Stuttgart’ta sonra Madrid’de final oynadı ama o finallerde Sharapova ve Serena’ya karşı varlık gösterememesi soru işaretlerini çoğalttı. 4.turda Cibulkova ile oynayacaktır ve hafif zorlanabilir. Asıl problem ise çeyrek finalde,Sam Stosur. Avustralyalı’nın toprak yetkinliğinden söz etmeye gerek yok. Güneşli bir günde Sam, Vika’yı çok zorlar hatta yenebilir. Ben burada Stosur’un bir ufak sürpriz gerçekleştireceğine inanıyorum.

Tahmin: Sam Stosur

Kadınlar Kurası 2. Dilim

Bu bölüm Agnieszka Radwanska’nın ve Radwanska’nın kötü bir kura çektiğini söylemem lazım. Genç yeteneklerden Bojana Jovanovski ilk rakip. Aga için bir sonraki rakip ise büyük ihtimalle Venus Williams olacak. Venus, yaşına ve hastalığına rağmen, hâlâ her zeminde her oyuncuyu yenebilecek kapasiteye sahip. Hatta ben daha da ileri giderek bu eşleşmede Venus’un kazanacağını iddia ediyorum şimdiden.

Yalnız Venus’un de ilk tur maçına dikkat çekmek lazım. Gelecek vaat eden, üstelik Arjantin gibi bir toprak ülkesinden gelen Paula Ormaechea’yı dikkatlice izleyin derim. İleride iyi şeyler yapabilecek bir oyuncu ve belki de WTA’nın yeni Gabriela Sabatini’si olacak.

Venus 3.turda büyük ihtimalle eski şampiyonlardan Kuznetsova ile karşılacak. Kuznetsova uzun süredir tanınmaz halde ama ne zaman ne yapacağını asla kestiremezsiniz. Hele de favori olmadığı zaman. Venus’un de hastalık sebebiyle eskiye oranla kötü günleri daha fazla artık ve Kuznetsova Venus’u elerse şaşırmamak gerek. Ama yine de Venus’un geçeceğini düşünüyorum. Bu dilimin finalini bu senenin müthiş çıkış yapan ismi, artık bir ilk 10 oyuncusu olan Kerber ile oynarlar ve orada Kerber’in kazanması muhtemel sonuç.

Tahmin: Angelique Kerber

Kadınlar Kurası 3. Dilim

Son şampiyon Li Na’nın bölümü erkekler ve kadınlar kuralarının en ilginç segmenti. Barthel, Zvonareva, Jankovic, Vinci, Schiavone, Wickmayer hatta McHale gibi enteresan oyuncular var ama bu bölümün boss’u elbette Kvitova. Li Na ve Kvitova’nın ne yapacakları belli değil, bu saydığım diğer isimlerin de ne yapacakları belli değil, dolayısıyla sürprizler çok olası. Li Na, son oynadığı Roma finaliyle biraz kendine gelir gibi oldu ama yetecek mi? Kvitova enkaz halde. Li şanslı ama ikinci bir isim isterseniz Barthel derim.

Tahmin: Li Na

Kadınlar Kurası 4. Dilim

Sezonun son 1.5 ayında, toprak sezonundaki en formda iki isim, Roland Garros’un bu sezonki en büyük iki favorisi Serena Williams ve Maria Sharapova bu bölümde yer alıyor. Bu, hem turnuva için, hem iki oyuncu için, hem de tenissever için hiç de iyi olmadı elbette. Artık iyice gözden kaybolan Wozniacki de burada ama lafı hiç eveleyip gevelemeye lüzum yok, Sharapova ve Serena çeyrek finali oynar. Kazanan da Serena Williams olur gibi. Sharapova 2004 Sezon Sonu Şampiyonası’ndan beridir Serena’yı mağlup edemedi ve son olarak Madrid çeyrek finalinde oynadıkları maçta Masha toplamda sadece 4 oyun alabildi. Ayrı bölümlere düşseler finalde karşılaşmaları neredeyse garanti olabilecekken iki testiden birinin erken kırılacak olması gerçekten yazık ama o çeyrek final maçında da bir final havası olacaktır, dolayısıyla bir değil birkaç final izleyeceğiz diye de bakılabilir.

Tahmin: Serena Williams

Buna göre yarı finallerde Stosur – Kerber, Li Na – Serena Williams maçları gözüküyor. Stosur – Kerber Amerika Açık’ta geçen sene yine yarı finalde karşılaşmışlardı ve organizatörlerin skandal kararıyla o maçı 3. Numaralı stadyum olan Grandstand’de oynamışlardı. Bu kez Roland Garros’un 3 numaralı şov kortu 1. Numaralı kortta oynamazlar herhalde. Kazanan yine Stosur olur gibi geliyor.

Diğer yarı finalde ise Serena Williams’ın kaybetmesi büyük sürpriz olur.

Finalde ise, hem geçen seneki Amerika Açık finalinin rövanşını almak, hem de 10 yıl sonra 2. Kez Suzanne Lenglen Kupası’nı havaya kaldırmak motivasyonuyla ve elbette müthiş formuyla Serena çok ağır basar. Ama geçen sene Amerika Açık’ta da durum tam olarak buydu maç öncesinde, enfes oynayıp kazanan Stosur olmuştu. Ama tahminim Serena’nın bırakmayacağı yönünde.

Haa bu arada unutmadan, Instagram fotoğrafı çekmeden Roland Garros’tan döneceğimi düşünmediniz herhalde…