Marc-Andre Ter-Stegen
Ben üçüncü kaleci olarak kendisini bekliyordum. Özellikle hatalı goller yediği Fenerbahçe maçlarından sonra “Barcelona bunu mu istiyormuş” diye küçümsense de bu sezon bayağı iyiydi. Löw tercih etmedi. Neyse, kupada oynamayacağı için inanılmaz performans çıkarıp İspanyolca konuşamıyor diye altyapıdan gelen birine kaptırmaz kaleyi. *Telmih*
Dani Carvajal
Real Madrid tam FM transferi yapmıştı. Yollayıp geri aldılar, Arbeloa’nın yerine cuk sesiyle oturdu falan. Harika da sezon geçirmişti oğlan. Ama Juanfran’ın formuna ve Azpilicueta’nın iki taraflı oynayabilmesine mağlup oldu. Yazık oldu.
Filipe Luis
Ben buraya yazacak bir şey bulamıyorum. Marcelo’yu kesecek hali yoktu, zaten Marcelo 2010’dan sonra bu sefer de kadroya giremeseydi tüfekle kampa dalardı bence. Ama Maxwell’in yerine geçebilirdi Luis. Bana göre çok daha formda, daha sağlam, daha şey… Şey işte, bilemedim. Kadroda olmalıydı.
Miranda
Sen La Liga’yı al, Şampiyonlar Ligi’nde final oyna, fiyatın 30 milyon euro’lara çıksın, devler istesin, kendi evindeki dünya kupasına gideme. Sonraki kupada 33 olacak. Yazık oldu.
Şkodran Mustafi
FM’de tanıdım, alt yaş gruplarında anlattım, 30 kişilik kadroya seçilince sevindim ama eleneceğini biliyordum. Seçilmedi denmez, daha zamanı gelmedi denir. Löw tutucu adam falan ama sezonun yarısında oynamayan Hummels’in Bundesliga’da yılın 11’ine seçildiği bir memlekette kimseyi kesme ihtimali yoktu. Kısfmet.
Fernando Reges
Porto’nun bu sezon 20+’ya okutacağı adam kimsenin umrunda olmadı. “Bir gün kesinlikle ülkemin, Brezilya’nın formasını giyeceğim, asla Portekiz’i düşünmüyorum” dedi sallamadılar. Üç ay sonra gidip Portekiz pasaportu aldı, yine sallamadılar. Şöyle diyeyim, Porto’nun bu sezonki haline rağmen şu liste için aklıma gelebiliyorsa, bu adama çok yazık olmuştur.
Ander İturraspe
Sen İspanyol basınının yarısının sezonun 11’i dizilişinde merkeze yerleş, kupaya gideme. Bask’ın çilesi ne zaman bitecek? Goygoy bir yana, İspanya’da şu orta saha niye dışarıda kaldı lan diyemeyiz. Yazık deriz.
İsco
Tamam, Real Madrid deyince aklımıza ilk seferde gelmiyor. Yine tamam, ilk 11’de düzenli başlamıyor ve yer için kapıştığı adamlar inanılmaz. Ama hak etmedi diyemezsiniz. Çok açık ve net, bütün sezonu “saçma 9” olarak oynayan Cesc’in yerine alırdım fırça bıyıklı olsam. Biraz da Cesc’i sevmediğimden.
Samir Nasri
Kız arkadaşının “Deschamps’ı enişteme dövdüreceğim” minvalli tiviti sonrası kadrodan çıkacak denen Ribery’nin yerine de giremez artık. Yani ben olsam sevgilime dava açan adamın takımına gitmem, yine ben olsam bana “bok gibi teknik direktör, sikeyim Fransa’yı” diyen adamı sevgilisi yüzünden bir daha sınırdan içeri almam. Neyse, benimki züğürt çenesi. Yazık oldu.
Carlos Vela
Millet “meme” yapıp dalga geçiyor Herrera’yla. Vela’nın bir aşireti falan varsa takım Meksika’ya döndüğünde vurmaları lazım. Kadrolar açıklanırken dikkatimi çekmedi, sonradan gördüm ki Meksika Vela’yı almamış. Hala kadrolara bakarken Meksika’ya geldiğimde ctrl+f “vela” yazıyorum, çıkmıyor. Lan nasıl çıkmaz. Sezonu 21 gol 14 asistle bitirmiş adamın nesini almıyorsun anlamış değilim Miguel. (Miguel değil, kendisiymiş, yazdıktan sonra öğrendim. Gerizekalı.)
Fernando Llorente
Takımda iki Bask oldu. İki de Juve’den adam aldık, FUT’ta chemistry sıkıntısı çekmeyiz. Neyse, ben Fernando olsam kahvaltımı ederim, çıkarım evden, Pasaport Şube Müdürlüğü’ne gider, Diego Costa’nın işlemini onaylayan adamı siesta yaparken öldürürüm. Bu kadar.
Willy Caballero
Halbusi bayağı top oynadı. Niye almadılar anlamadım. Boca’nın kalecisini almışlar. Romero’yla Andujar’a pek itirazım yok da, Caballero’ya ayıp olmadı mı şimdi?
Cedric
Sporting’in bu sezon yıllar sonra şampiyonlar ligi bileti almasında büyük katkı sahibi. En büyük katkı sahibi Porto’yla sezona başlayan Fonseca tabii de, Cedric de çok iyi iş çıkarmıştı. Manchester United William Carvalho’yu izlemeye geldiğinde onu da takibe aldı deniyordu hatta. En azından yedek bek olarak çağrılabilirdi.
John Heitinga
Bu sezon kamyon kamyon gol yiyen Fulham savunmasının oynak bel kemiği çok büyük ihtimalle kariyerinin son büyük turnuvasını daha önce milli takım yüzü görmemiş bir tıfıl olan Terence Kongolo’ya kaptırdı. 4 sene önce finalde ilk 11, şimdi kadroda yok.
Davy Klaasen
“De Boer ne yapıyor lan” denirken, Ajax’ın serbest düşüş zamanı çıktı, üç maç sonra Hollanda basını onun için “yeni Bergkamp’ımızı bulduk!” diye bağırıyordu. Aslında sezonu tek parlamayla geçirmedi, ilk tam profesyonel sezonu için muhteşem performans çıkardı ama yetmedi. Biraz çift yönlü olsa yetebilirdi aslında.
Felipe Melo
Gözümüzün önünde hayvanlar gibi oynadı. Terlediğinde forması dünya kupası motivasyonu kokuyordu ama Scolari’nin hiç umrunda olamadı. Ramires, Fernandinho, Paulinho ve Luiz Gustavo varken kabul edelim şansı zaten pek yoktu.
Max Kruse
O kim lan dediğinizi duyar gibiyim. Raffael ve Kruse A.Ş. olarak sezona başlayan Gladbach’ın her şeyi olarak sezona devam etti Kruse. Tamam belki 23 kişilik kadroda olmaması anlaşılabilirdi, ancak Löw onu inanılmaz basın toplantısı ve çok kötü sunumla açıklanan 30 kişilik kadroya bile almadı.
Carlos Tevez
2011’den beri milli takıma alınmıyor. Arıza, eyvallah ama oynatan nasıl oynatıyor? Serie A şampiyonunun 35 golünü dünya kupasında göremeyeceğiz. Bu takımın huzuru şeysi benim hiç hoşuma gitmiyor. Carlos geceleri otelde odaları mı arıyor? Neyin huzuru?
Bonus Track: Landon Donovan
ABD’li futbolseverler, gerçi onlara böyle denir mi tam emin değilim, “Landon’dan iyi 23 oyuncumuz varsa zaten kupayı almamız lazım” diye pankart yapmışlardı. Bizim dili bilselerdi keşke, o pankartın sonuna “AMK” çok iyi gidermiş. Landon o kadar iyi durumda değil de, dört senede bir izlemeye alışmıştık.
Yerine Koyamadım: Alexandre Lacazette
Razı Olamadım: Federico Fazio
Sensizliğe: Marc Bartra
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane