Abuk sabuk draft hatalarına NBA draftlarından aşinayız; ancak daha da önemlisi bu oyuncuları draft öncesinde değerlendiren gözlemcilerin, bu konuyla meşhur olmuş draft sitelerinin ne gibi hatalar yapabildiğine de defalarca şahit olduk. Az sonra anlatacağım hikayeye değer katacağını düşündüğüm için böyle bir giriş üzerine birtakım bilgiler vermek istiyorum.
2012 NFL draftının çoktan fenomen haline gelen 2 numarası RG3, lise son sınıftayken Rivals.com’un sıralamasına göre Texas eyaletinin 42 numaralı “prospect”iydi, kendisinden bir üst sırada seçilen ve Payton Manning’in mirasını yaşatmakla yükümlü olacak Andrew Luck ise yine lise son sınıftayken aynı site tarafından dördüncü en iyi QB “prospect” olarak gösteriliyordu.
Rivals.com’un 2009 yılındaki değerlendirmelerinde tüm ülkenin en umut vaat eden 11. prospect’i Dre Kirkpatrick bu seneki draftta 17. sıradan Bengals tarafından seçildi ve 4 yıllık bonuslu monuslu cillop gibi bir kontrat imzaladı. 2008’in 11 numarası Matt Kalil ise yine bu seneki draftta 4. sıradan Vikings tarafından seçildi ve tatsız birkaç sakatlık yaşamadığı sürece hayatını kurtardı. 11. sıraya neden bu kadar takıldığımı anlatmak için birkaç gün geriye sarıyorum.
Gün ışığını görmeden uyuyamadığım günlerdeyiz, çoğu zaman saat 5’ten sonrası, televizyon ya da dinlediğim müzikler sayesinde arafta geçse de Brian Banks ile bu anlardan birinde tanıştım. Jay Leno’nun şovunu pek sevmem, hoş ve/veya cüretkâr bir hanımefendi, çok ünlü ve/veya çok sevdiğim bir aktör ya da müzisyen konuk olmadığı sürece de birkaç dakikadan fazlasına tahammül edemem. Ancak araf durumunun da etkisiyle ve Seinfeld’e saygısızlık olmasından da korktuğumdan, sevgili Julia Louis-Dreyfus’un yeni projelerini, Los Angeles1 ve civarında gönüllü olarak yaptığı çevreyle ilgili çalışmaları ilgiyle dinledim.
Bir çabayla kumandaya uzanayazarken, Jay Leno amerikan futbolu, “ex-high school star” gibi lafları yan yana getirerek bir anons yaptı ve beni kazandı. İnsan azmanı bir abi geldi stüdyoya, The Wire izleyenler için, Cutty’i andıran bir abiydi ki az önce resimlerine baktım, araf durumuna yorun lütfen, ismi ise Brian Banks idi.
2002’nin ortalarında Brian Banks 16 yaşındayken ve Rivals.com’un sıralamalarına göre tüm ülkenin 11. prospect’i iken, ülkenin önemli futbol programlarından birine sahip USC tam burs önermiş, diğer önemli programlardan Colorado State, California, Oklahoma, Arizona, Michigan State, Utah State ve Kansas üniversiteleri Banks ile ilgilendiklerini açıklamışken, bundan 10 sene sonra böyle bir yazıya konu olabileceğini tabii ki hayal bile edemezdi.
Çocukluk arkadaşı Wanetta Gibson tarafından tecavüzle suçlanan ve hiçbir fiziksel kanıt ya da görgü tanığı olmamasına rağmen tutuklanan Banks, bir profesyonel sporcunun, belki de en önemli 5 sene 2 ayını demir parmaklıkların arkasında geçirdi.2 Kendisi en başından beri suçsuz olduğunu iddia etse de Amerikan hukukuyla ilgilenen insanların bileceği gibi, savcıyla anlaşması nedeniyle 5 sene 2 aydan sonra, iyi halden de yararlanarak hapishaneden çıktı. Yukarıda bahsettiğim programda, az yukarıda bahsettiğim anlaşmayı yapmadan önce kendisine sadece 10 dakika süre tanındığını ve bir telefon hakkı dahi verilmediğini söylüyor Banks. Şartlı salıverilen Banks’i, tahmin edebileceğiniz gibi, hapisten çıktıktan sonra çıktığına pişman ettirecek bir hayat bekliyor dışarıda.3
“Ben bir çocuk tacizcisiyim” dercesine bağıran GPS özellikli bir bileklik takmak zorunda kalıyor Banks, Los Angeles şehri sınırlarını şartlı tahliye memurunun onayı olmadan terk edemiyor ve hatta California eyaletinin sınırlarını terk etmesi, şartlar ne olursa olsun, yasak. İş bulması mümkün olmayan, orta halli ya da fakir bir aileden gelen ve belki de seneler içinde pozisyonunun en iyi, en çok kazanan futbolcularından biri olacak, mallık yapmadığı sürece yedi sülalesini geçindirecek bir gençken dibi gören birinden bahsediyoruz. İnsanın, bundan daha fazla “niye yaşıyorum lan” diye düşüneceği bir an olabilir mi bilemiyorum, ya da bir noktadan sonra “galiba tecavüz ettim ya ben o kıza” kafasına da gelinebilir herhalde.
27 Şubat 2011’i hayatının en iyi günü olarak tanımlıyor Brian, kendisinin tabiriyle “when I was doing my regular Facebook check” (böyle bir durumda benim bir Facebook profilim olur muydu, hiç zannetmiyorum) yeni bir arkadaş ekleme isteğiyle karşılaşıyor Brian. Kendisini eklemek isteyen kişinin Wanetta Gibson olduğunu görünce önce bilgisayarı fırlatıp atmak istiyor; ancak biraz sakinleştikten sonra hayata dönüş fırsatını yakaladığını fark ediyor ve Wanetta’yla görüşme ayarlıyor. (Bu arada Wanetta sadece “add friend”’e tıklamakla kalmayıp, bir de “let bygones be bygones” temalı bir özel mesaj gönderiyor. Bu cümle bundan sonrasını okurken lütfen aklınızda bulunsun.)
İlk buluşmada sempatik tavırlar sergileyen Brian, ikinci buluşmasını gizlice kaydedip, Wanetta’dan aslında kendisine tecavüz etmediğini, sadece o zamanlar 16 ve 15 yaşında iki çocuk olduklarını ve “heavily making out”’tan öteye geçmedikleri itiraflarını alıyor ve Brian Banks’in hayata dönüş operasyonu başlıyor. Bu kayıt ortaya çıkınca Wanetta çark ediyor ve resmi bir makamda da aynı itirafları yapmak zorunda kalıyor. The California Innocence Project isminde, California Western üniversitesinin hukuk fakültesine bağlı, yanlış mahkumiyet vakalarıyla ilgilenen bir birime ulaşıyor Brian. Kim Hernandez isimli bir avukat bu mevzuyu ele alıyor ve 24 Mayıs 2012 tarihinde, bundan 10 sene önce Banks’i suçlu bulan aynı hakim bu kez Banks’in suçsuz olduğunu ilan ediyor.
Ancak Wanetta Gibson’un oyunları hâlâ bitmemiş gibi gözüküyor, Banks tutuklandıktan sonra annesinin Long Beach teknik lisesine açtığı “lack of security” sebepli tazminat davasından 1.5 milyon doları cebe indiren Gibson ailesinin biricik kızı Wanetta, bu kez de Banks’in kendisine tecavüz ettiğini; ancak yalan bir ifade vermesi için kendisine 10 bin dolar rüşvet verdiğini iddia ediyor. Hemen iki üstteki paragrafın sonundaki cümleyi düşününce, Wanetta’nın en son dediğine gülüp geçmek ya da okkalı bir küfür savurmak geçse de içimden,4 Brian Banks’i de Jay Leno’da gaz-goygoy-pohpoh konseptli bir programda görmek ve Brian’ın programdaki son cümlesinin “Annem avukat tutmak için zamanında evimizi, her şeyimizi satmıştı; ama artık bana brianbanks.org sitesinden bağışta bulunabilirsiniz” olması da midemi bulandırmıyor değil.
Bundan sonrası;
Banks USC tarafından tam burs aldığı sırada, USC’nin koçu olan Pete Carroll, şu anda da Seattle Seahawks’ın koçu ve Banks Seahawks ile deneme idmanlarına çıktı; ancak henüz bir kontrat kapatamadı ki 10 senedir doğru düzgün bir maça çıkmamış, ve NCAA tedrisatını pas geçmiş bir sporcunun kaydadeğer bir kontrat alabileceğini zannetmiyorum, herhangi bir NFL takımından. Öte yandan Redskins koçu Mike Shanahan da Banks ile telefonda konuştuğunu ve kendisine kesinlikle bir şansı hakettiğine inandığını söylediğini, Banks’in suçsuzluğu ilan edildikten 7 gün sonra belirtti.
NFL kısmı olur mu bilemiyorum, ne kahinim, ne de bu spordan öyle çok da anlıyorum.5 Ancak Amerika’nın bayılacağı bir hikaye ve yaş grubunun en iyi bir-iki middle linebacker’ından biri muhakkak en azından CFL’de,6 Avrupa’da falan hayatını devam ettirecek ayarda para kazanacaktır, bu hikayeden de yürüyemezse. Ancak, Jay Leno mevzuu, Brian Banks’in belgeselinin yüzde binbeşyüz çekilecek olması (hatta tam olarak çözemedim; ancak ya çekimleri başlamış ya da kendisi zaten çekmiş bir tane The Story of Brian Banks diye bir şey) gibi durumlar göz önüne alınınca da Amerikan derin devleti diyetini ödeyecektir Banks’e, umarım NFL’de kendisine düzgün bir yer bulabilir ve kalbimi fetheden bu koca adamı sahada da izleyebilirim.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane