Skip to content

Şafak 13: Royce White, Bir Acayip Adam

Artık takımım Atlanta Hawks'ın kazanıp kazanmaması umrumda bile değil. Ben Royce White'ın başarılı olmasını istiyorum!

Eksantrik sporcular çoğunlukla sporseverlerin daha çok desteğini almışlardır. Tüm yeteneklerine ihanet etmesine rağmen George Best’in yaşam tarzının sempatik görünmesi, Mario Balotelli’nin saha içi ve dışındaki tüm davranışlarının sevimli olarak addedilmesi, NBA tarihinin en büyük kavgasını başlatan adam olmasına karşın Ron Artest’in (ya da yeni adıyla Metta World Peace’in) bu kadar çok sevilmesi, Darryl Dawkins’ten Dennis Rodman’a, Shaquille O’Neal’dan Joakim Noah’a kadar aykırı tüm oyuncuların her zaman en çok konuşulan/desteklenen isimler olmaları sürpriz değil.

Bu tip oyuncular bir zaafları, bir davranışları ya da tepkileriyle insani yönlerini gösteriyorlar. Yüz milyon dolar kazanan birisiyle aranda benzerlik bulduğun an, onunla gönül bağını kuruyorsun. White da birçok kişinin yaşadığı anksiyete bozukluğu sahibi. Uçmaktan korkuyor, idmanlarda hızlı koştuğu zaman öleceğini düşünüyor1 ve durup dururken ağlama krizleri geçiriyor. Sıradan bir insanın yaşayabileceği şeyler, değil mi?

Geçen sene lige katılan en eksantrik oyuncularından birisi Ivan Johnson’dı.2 Bu sene o unvan açık ara Royce White’ın olacak.

Royce White’ın NBA yolu biraz uzun sürdü. Liseden mezun olduğu 2009 yılında Minnesota’nın en iyi oyuncusu olarak gösteriliyordu. Minnesota Üniversitesi’nden burs kazanmıştı ve her şey yolunda gidiyordu. Ancak basketbol sezonu başlamadan önce yaşadığı bir olay, tüm hayatını değiştirecekti. 2009 Ekim ayında Macy’s alışverişi esnasında beğendiği bir kot pantolonu, eşofmanının altına giyerek çalmak istedi. Güvenlik görevlisi Royce’tan şüphelenince üzerine yürüdü, o sırada panik atak krizi geçiren White, güvenlik görevlisini iki kez iterek yere serdi. Sonrasında polis tarafından yakalandığında yaklaşık 100 dolar tutarındaki pantolon ve gömleği iade etti. Çıktığı mahkemece “bir yıl boyunca aynı suçu tekrarlamamak” şartıyla salıverildi.

Adı çıkınca dokuza, bir daha inmedi sekize.

Pantolon hırsızlığı olayından birkaç ay sonra okul yatakhanesinde birisinin dizüstü bilgisayarı çalındı. Masum olmasına rağmen ilk suçlanan isim olunca, Royce White okuldan ayrılmaya karar verdi. Kararını bir YouTube videosuyla paylaşması onun bir yıl daha kaybetmesine sebep oldu, çünkü resmi olarak okulu bıraktığını kimseye söylememişti. 2009-10 sezonunda Minnesota’dan resmen ayrılmadığı için, NCAA kuralları gereği3 2010-11 sezonunda “Iowa State’in yeni transferi” sıfatıyla forma giyemedi. Önemli bir NBA oyuncusu olması beklenen birisi için iki yıl basketboldan uzak kalmak zor. White bu iki seneyi yeni bir şans olarak gördü ve psikolojik destek alarak hayatını değiştirmeye karar verdi…

“İnsanlar ikinci şansı nadiren bulur. Benim gibi birisinin ikinci şansı elde etmesi büyük bir lütuf. Sahip olduğum her şeyle buna tutunmak istiyorum…”

Tutundu da. İki sene onun için çok farklı geçti. Iowa State’teki koçu Fred Hoiberg ile özel bir bağ kurdu ve derslerine ağırlık verdi. Dört üzerinden üç not ortalaması yakaladı. Saha dışında kendini müziğe adadı, çok iyi piyano çalmaya başladı. 19 yaşındayken baba oldu…

Neticede Iowa State’te harika bir sezon geçirdi. 2.03 boyuna rağmen muhteşem saha görüşü sayesinde sezon sonunda saygı duyulacak bir istatistik satırına sahip oldu: 13.4 sayı-9.3 ribaund-5 asist-1.2 top çalma ve 0.9 blok! NBA takımları yeteneğine hayrandı, ancak White beraberinde o kadar çok soru işareti getiriyordu ki, takımlar ondan uzak durdu. İlk sorun panik ataklardı tabii ki.

“Panik atakların birini geçirince diğeri hemen başlıyor. Kafanızdan öyle düşünceler geçiyor ki, adrenalin pompalamaya başlıyorsunuz. Adrenalin kalbinizin hızlı atmasına sebep oluyor. Sonra olay yeniden kafanızın içine dönüyor ve ‘Kalbim çok hızlı çarpıyor’ diye endişeleniyorsunuz. Ölüyormuş gibi hissediyorsunuz…”

Artık biliyorsunuz, Royce White uçmaktan korkuyor. Ancak bilmeniz gereken bir şey daha var: Royce White uçmaktan gerçekten korkuyor! Mesela 2012 NCAA Turnuvası’na gidebilmek için Iowa’dan Kentucky’ye 10 saatlik kara yolculuğunu tercih etti. Bir saatte uçmak varken, 10 saat!

Bu yüzdendir ki, ilk 10 sıradan seçilecek bir yetenek olmasına karşın 16’ya kadar düştü. Houston Rockets dışında kimse onunla uğraşmak istemedi.4 Rockets tarafından draft edilir edilmez, White’ın ilk işi özel bir anlaşma için masaya oturmak oldu. Uçak korkusu yüzünden otobüsle seyahat etmek istedi. Hatta masraf olmasın diye otobüsü kendi parasıyla satın almayı bile teklif etti. Takvimdeki yoğunluk nedeniyle tüm maçlara otobüsle gitmesine imkân yok, fakat Rockets yönetimi bu isteği kabul etti.

Royce White geçmişinde hatalar yapmış birisi. Artık milyoner bir NBA oyuncusu da olsa yardıma ihtiyacı var. Bu satırların yazarı parkeye adımını attığı ilk saniyeden itibaren onu takip edecek ve destekleyecek. Siz de onu daha da yakından tanımak istiyorsanız Grantland’deki draft günü belgeselini mutlaka izleyin.5 Artık takımım Atlanta Hawks’ın kazanıp kazanmaması umrumda bile değil. Ben Royce White’ın başarılı olmasını istiyorum!

  1. Henüz 10 yaşındayken bir idman sırasında wind sprint adı verilen çalışmada takım arkadaşının ölümden dönmesine tanıklık etmiş. “Wind sprint de ne ki?” diyenlere özel: http://www.youtube.com/watch?v=bINT1zlsQws []
  2. Hikâyesini Kaan Kural’ın kaleminden okumak için: http://www.yazihaneden.com/2012/02/korkunc-ivan/ []
  3. NCAA’de okul değiştiren basketbolcular, iki dönem yeni okulları için oynayamazlar. []
  4. Gerçi onların da ilk turda üç hakları olmasaydı seçerler miydi, emin değilim. []
  5. Harikulade belgesel için: http://www.youtube.com/watch?v=BRUS6QBiViQ []