Skip to content

Seçim

Sepp Blatter FIFA’da 40 yıldır aktif olarak görevde ve bunun son 17 yılını en tepede, başkan olarak geçirdi. 29 Mayıs’ta yapılacak başkanlık seçimine de katılıyor ve beşinci defa seçilmeyi istiyor.

Dört bir yandan  anneler ve babalar, toplanın
ve anlayamadığınızı eleştirmeyin.
Kızlarınız ve oğullarınız artık kontrolünüzden çıktılar,
Eski yolunuz hızla yıpranıyor,
Eğer bir el uzatamayacaksanız yeni yolu kapamayın, çekilin
Çünkü zaman değişiyor.1


Sepp Blatter FIFA’da 40 yıldır aktif olarak görevde ve bunun son 17 yılını en tepede, başkan olarak geçirdi. 29 Mayıs’ta yapılacak başkanlık seçimine de katılıyor ve beşinci defa seçilmeyi istiyor. Özellikle son beş yılda, başta İngiliz medyasının araştırmalarıyla gündeme gelen rüşvet, yolsuzluk skandallarına rağmen Blatter dimdik ayakta ve bu seçimlerin de favorisi. Blatter, 2011’de yapılan başkanlık seçimlerinde veya Rusya ve Katar’a giden 2018 – 2022 Dünya Kupası oylamalarında dönen yolsuzluklara kayıtsız kalmadığını ve FIFA’da bir reform başlattığını söylüyor.

79 yaşındaki Blatter’in, kendi tabiriyle YENİ FIFA ve reformlarla ilgili soruları da cevaplayacağı, Afrika Futbol Federasyonu (CAF) yıllık olağan genel kurulu (6-9 Nisan 2015 Kahire) sırasında düzenlenen basın toplantısı büyük bir beklentiyle başlıyor. Sepp Blatter basın toplantısında yerini aldığında hemen yanında CAF Başkanı Issa Hayatou oturuyor. Al gülüm ver gülüm şeklinde paslaşmalarla geçen toplantının ilerleyen dakikalarında beklenmeyen bir olay oluyor. Bu yazıda geçen birçok olayın kaynağı, konuyla ilgili daha sonra bir belgesel2 de hazırlayan, Almanya birinci kanalı Das Erste muhabiri CAF Başkanı ve aynı zamanda FIFA Başkan Yardımcısı Issa Hayatou’yu işaret ederek; “FIFA’daki reformları, Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından rüşvet aldığı tespit edilmiş ve kınama almış bu kişiyi yanınıza alarak mı yapacaksınız?” şeklinde bir soru soruyor. Blatter durmuyor, cevabı yapıştırıyor:

“Bu söyledikleriniz çok iğrenç iddialar. Ben burada YENİ FIFA’dan, fair-play’den, dayanışmadan, birlikten bahsediyorum, siz böyle iğrenç şeyler söylüyorsunuz. ”

Muhabir “Bunlar iddia değil, hepsi yaşanmış, sabit görülmüş gerçekler lütfen Sayın Hayatou’nun bu reformlara nasıl katkısı olacağını açıklayın” diye ısrar edince Blatter kulaklığını çıkarıyor. Cevaplamak istemiyorum bile demiyor. Sessizlik. Hemen yanında oturan CAF Başkanı Hayatou ise sadece gülüyor. Toplantı bitiyor, salona korumalar geliyor. Soruyu soran gazeteciyi hırpalayarak dışarı çıkarıyorlar. Fakat o sırada gazetecinin mikrofonu açık ve korumaların ettiği küfürler3 rahatlıkla duyulabiliyor. Sepp Blatter ise bu olaydan sonra, Issa Hayatou ve CAF genel kuruluna misafir olarak davet edilen eski FIFA Yürütme Kurulu Üyesi Amos Adamu ile önceden planlanan, medyaya kapalı bir toplantı yapıyor. Amos Adamu 2010 yılında Luanda’da yapılan CAF kongresinde, 11 ay sonra yapılacak Dünya Kupası oylamasında Katar lehine oy vermek için rüşvet aldığı tespit edilen ve 3 yıl futbol dünyasından men edilen bir isim. Fakat Adamu ceza almasına rağmen bu olayı hala reddediyor. Almanya’dan gelen gazeteciler Adamu’yu, Blatter’in basın toplantısından önce yakalıyor ve bu rüşvet olayına rağmen neden orada olduğunu soruyor.

“Futbolda kırmızı kart görür, 2-3 maç ceza alır dönersin. Benimki de bunun gibi. Üstelik bana haksızlık edildi. Ben Luanda’ya hiç gitmedim.”

Kendi kırmızı kart benzetmesine kendisi çok gülüyor. Fakat Almanyalı gazetecilerin elinde Adamu’nun hiç gitmedim dediği Luanda’daki CAF kongresinden görüntüleri var. Yalandan kimse ölmediği için Adamu da ölmüyor.

Kahire’de yapılan bu CAF toplantısına daha birçok şaibeli isim katılıyor. Afrika çok da denetlenebilen bir yapıya sahip olmadığından rüşvet ve yolsuzluk hikayeleri de en çok oralardan çıkıyor. CAF’ın bunun dışında bir özelliği daha var: FIFA konfederasyonları arasında en çok üye federasyona (56 üye) ve dolayısıyla başkanlık seçiminde en çok oya sahip olanı. FIFA ailesinin bu en kalabalık parçasının, geçtiğimiz ay Kahire’de bütün bu tuhaf olayların gerçekleştiği genel kurulunda aldığı kararlardan resmi olarak söylenmeyeni ama en önemlisi CAF’ın Blatter’e vereceği destek oluyor.

Blatter’e destek veren tek konfederasyon CAF değil. Kendi bölgelerinden, Ürdün Prensi Ali bin Al-Hussein aday olmasına rağmen Asya da (47 üye) Blatter’i destekliyor. 41 üyeli Kuzey ve Orta Amerika (CONCACAF) ise bu sefer blok olarak bir karar almayacağını açıkladı. Eski başkanları Chuck Blazer’ın, ABD’deki vergi borçları yüzünden FBI’la anlaşma yapıp FIFA içinde yıllardır köstebeklik yaptığı ortaya çıkınca bu futbol sezonuna yeni bir başkanla girdiler. Ortak kararla blok oy verme olayını da kaldırdılar. Başkanları, “Kimseye baskı yapmıyoruz, demokratik bir seçim olsun ve isteyen istediğine oy versin, fakat herkes kendi federasyonunun çıkarlarını düşünerek hareket etmeli” diyor. 16 Nisan 2015’te yapılan, tüm FIFA başkan adaylarının da davetli olduğu, CONCACAF kongresine katılan Trinidad & Tobago başkanı konuşmasında kendi federasyonunun çıkarının nereden geçtiğini görmüş olacak ki Sepp Blatter’i “Futbolun Babası” ilan ediyor. Dominik Cumhuriyeti federasyon başkanı ise bayrağı bir ileri noktaya taşıyor ve Blatter’in Musa, Abraham Lincoln, Winston Churchill, Martin Luther King, İsa veya Mandela (Hani benim Recebim?) gibi biri olduğunu söylüyor.4 Tüm bunların üstüne, demokrasi aşığı, CONCACAF Federasyon Başkanı Jeffrey Webb, “CONCACAF bize Sepp Blatter’in başkanlığa devam etmesi gerektiği yönünde açık bir mesaj gönderdi” diyor. Kongrede, orada olmalarına rağmen, Blatter’den başka bir adayın adı bile anılmıyor. O gün bir köşede durumu izleyen Luis Figo da durumdan rahatsızlığını şöyle dile getiriyor:

“Sadece birileri konuşup diğerleri dinlerse demokrasi ve futbol kaybeder. Seçimler, tanımı gereği demokratik bir süreçtir. Aksi takdirde seçim olmazlar.”

Luis Figo. Başarılarla dolu futbol kariyerinde kişisel çıkarlarını ön planda tutup hep en iyilerin yanında kendine yer edinmiş bir oyuncu. Zidane, Ronaldo, Beckham, Roberto Carlos, Raul, Guti ve daha fazlasıyla bir olup rakipsiz olmak istemiş emekli bir yıldız. Bu sözleri ondan duymak tuhaf ama çok haklı.

Figo’nun atladığı ama sırf futbolculuk kariyerine bakarak anlaması gereken bir şey var. Çürümüş bir sistemde, parası ve gücü olanların karşısında küçük takımların şansının neredeyse hiç olmadığı ve küçüklerin ancak büyük yeniliklerle, fedakarlıkla kazanabilecekleri. Atladığı diğer bir nokta da FIFA gibi baştan aşağı kokan, kendi çıkarlarını toplum refahının üstünde tutan, anlık kazançlara gönlünü kaptırmış insanların olduğu bir sistemde demokrasinin zaten hiç olmadığı ve kartların çok önceden zaten sahiplerine dağıtıldığı. Figo eğer iyi bir şeyler yapmak istiyorsa kendine bir de sormalı: FIFA gibi bir kuruma futbolun ihtiyacı var mı?5

Mayıs ayı sonunda yapılacak seçimi, büyük bir sürpriz olmazsa Blatter kazanacak. Bu da sonucunu önceden bildiğimiz, başka bir demokrasi kandırmacası olarak tarihteki yerini alacak. Figo ve benzeri diğer adaylar ise “en güzel kaybeden” ne demek bilmedikleri için kötülerin kurdukları barajları yıkamayacak ve bu pis döngünün içinde belki de yok olup gidecekler. Ama bu yılın tek seçimi bu değil ve her seçimde sadece kazanmak isteyen insanlar olmayacak. Belki de başka bir yerde, başka bir amaç için, güzel şeyler söyleyen, kaybetse de umut kazandıran insanlar gerçekten bir seçim şansının da olabileceğini gösterecekler.


Sınırlar çizildi, lanetler okundu.
Şimdi yavaş olan sonra hızlanacak,
Şimdi var olan yakında geçmişte kalacak,
Düzeniniz hızlıca yok olmakta,
Şimdi en önde giden yakında sonuncu olacak
Çünkü zaman değişiyor.

  1. Bob Dylan – The Times They Are A Changin’, 1964 []
  2. Almanca bilenler kaçırmasın: http://www.ardmediathek.de/tv/Reportage-Dokumentation/Die-Story-im-Ersten-Der-verkaufte-Fu%C3%9Fba/Das-Erste/Video?documentId=28084930&bcastId=799280 []
  3. S.ktir git, g.t şeklinde giden… []
  4. http://www.theguardian.com/football/2015/apr/17/sepp-blatter-hailed-jesus-christ-nelson-mandela-fifa-concacaf []
  5. Cevabı başka bir yazı konusu olsun. []