Clippers – Spurs serisi dışında vasat geçen bir ilk turun ardından moralleri hiç bozmuyoruz. Artık önümüzde daha net bir playoff tablosu var. İkinci tur eşleşmeleri arasında en dikkat çekenlerden biri de sezonun önemli bir kısmını Batı Konferansı’nın ilk iki sırasında geçiren Golden State ve Memphis arasında. Memphis sezonun sonlarına doğru düşüşe geçerek sıralamada gerilemişti ama bu iki farklı stile sahip takımın eşleşmesi, barındırdığı soru işaretleriyle hayli ilgi çekici. Memphis’in pota altını kömür madeni gibi işleyen yarı saha hücumu ile belki de tarihin en iyi şutör guard ikilisine sahip olan Golden State’in yeni nesil dinamik hücumu birbirleriyle güzel bir kontrast oluşturuyor. Öyle ki, ilk turda Memphis takım olarak 5 maçta 23 üçlük sokarken, Golden State’te ise Steph Curry tek başına sadece 4 maçta 20 üçlükte isabet bulmayı başarmıştı.
İki takım da ev sahibi avantajına sahip oldukları ilk tur serilerini kısa keserek geçti, dolayısıyla dinlenecek bir hayli vakitleri vardı. Memphis için iş biraz pahalıya patladı çünkü 3. maçta dirsek yiyen Mike Conley’nin serinin hangi aşamasında döneceğine dair bir bilgi yok. Conley’nin durumu serideki ilk soru işareti. Conley çok yakın geçmişte Chris Paul’a karşı bile geri adım atmadan kafa kafaya bir playoff serisi oynayabileceğini göstermişti. İşin kötü tarafı, rakipte aynı pozisyonu oynayan oyuncunun muhtemelen sezonun en değerli oyuncusu seçilecek olan Steph Curry olması. Conley’nin olmaması, normal şartlarda rakibin diğer skoreri Klay Thompson’ı1 savunması beklenen Tony Allen için mesai ve maçlardan sonra dizlerine saracağı ekstra bir buz torbası demek. Avrupalı yedek guardlar Udrih ve Calathes, Conley’nin yokluğunda iyi oynadılar, x-factor olarak ortaya çıkacakları maçlar da olabilir ama seri boyunca istikrarlı olarak faydalı olmaları sürpriz olur. Memphis’in, arka alandaki en iyi savunmacıları Allen ve Lee’yi rakibin en iyi iki skoreri Curry ve Thompson’la eşleştirdiği takdirde, Calathes/Udrih savunmada Harrison Barnes veya Andre Iguodala gibi daha fizikli oyuncularla eşleşmek zorunda kalacaklar. Kısacası Memphis’in bu seride bir şansının olması için Conley’ye ihtiyacı var.
Golden State ise ilk turda beklendiği gibi New Orleans’ı süpürdü. İlk üç maçta rakipleri hiç de fena oynamadı ama Warriors üçüncü maçta son çeyreğe 20 sayı geride girmelerine rağmen maçı uzatmada kazanarak serinin hiçbir şartta uzamasına izin vermeyeceklerini gösterdiler. Curry’nin maçı uzatmaya götüren o spektaküler son üçlüğü playoffların şu ana kadar en fazla akıllarda kalan anı olabilir.
İkinci soru işareti yapısal olarak takımların zıtlığını en güzel gösteren Draymond Green – Zach Randolph eşleşmesinde kimin kime üstünlük kuracağı. İkisi de teması seven, kafaları farklı frekanslarda çalışan ve sahada konuşmayı seven adamlar. Serinin bir noktasında ikisini kolları birbirlerine kilitlenmiş şekilde parkede yuvarlanırken göreceğimizden de eminim. Green bütün all-around oyununun yanında sezon boyunca ligin en iyi savunmacılarından biri oldu ve Golden State’in ligin en iyi savunma rakamlarına sahip olmasının en büyük sebeplerinden biri. Savunmada Randolph’un sırtı dönük oyununa karşı fiziksel olarak dezavantajı var ama hücumda çok daha hızlı ayakları ve üç sayı menziliyle avantaja sahip. Curry’nin topu getirirken zaman zaman Green’le tepede yaptığı hızlı ikili oyunlarda Randolph’un uyanık olması gerek. Randolph’un pota altındaki partneri Marc Gasol’den istikrarlı, iyi bir seri beklediğim için kendisinin adını pek anmadım. Pas yeteneği ve orta mesafe şutunun olması Gasol’ün hücumları yüksek posttan rahatlıkla yönlendirebilmesini sağlıyor. Rakibin en önemli çember koruyucusu olan Bogut’u da bu şekilde sıklıkla çemberden uzaklaştırıp, Randolph’a alçak postta Green’le daha rahat sevişebilmesi için çalışma alanı açmayı deneyeceklerdir. Gasol ve Randolph ikilisinin, rahat geçilen Portland serisinde bir uzun için vasat altı olan %40 civarı yüzdelerle çok da rahat oynamadıklarını unutmamak gerek. Bu kez Green & Bogut gibi daha sert ve daha kurnaz bir pota altı savunmasına karşı oynayacak olmalarına rağmen bu yüzdelerini arttırmaları şart. Golden State elinden geldiğince gömülüp, rakibinin kullanmayı çok sevmediği dış atışları riske etmek ve böylece Memphis’i karakteri dışında bir oyun oynamaya zorlamak isteyecektir. Ancak akıcı, adam değiştirmeli savunmalarıyla rakiplerini top kaybına zorlayarak hızlı hücum başlatan, ligin en iyi rakamlarına sahip olan Golden State savunmasının bu tur daha dikkatli bir rakibi var. Memphis şu anda playoffların açık ara en az top kaybı yapan takımı.
Serinin favorisi doğal olarak Golden State. Evlerinde gürültülü seyircilerinin önünde yenilmeleri oldukça zor gözüküyor. Farkı açtıklarında rakiplerinin maçı çevirmelerine izin vermiyorlar. Zaten bu sezon 15+ sayı farkla öne geçtikleri maçlardaki dereceleri 47-0. Conley’nin ne zaman ve nasıl döneceği serinin uzunluğunu belirleyecektir. Yürekli adamdır, beklenenden erken dönerse şaşırmam. Eğer Conley döner, Memphis tempoyu yavaşlatıp kontrol altında tutar, yetenekli savunmacıları takım savunması istikrarını seriye yayabilir ve bu sezon 43 maçta sadece 2 takımın çıkabildiği ligin en gürültülü deplasmanında maç çalabilirlerse seriyi uzatabilirler. Ancak çok fazla soru işaretine sahipler ve çok zor bir rakipleri var. Tahminim, 4-2 Golden State.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane