İlk tur öncesi yazmak için Spurs-Mavericks serisini seçmiş ve Spurs’ün hemen her alanda üstün olduğunu söylemeye getirerek 4-1 tahmininde bulunmuştum.1 Pek de beklediğim gibi bir seri olmadığı açık ama dönüp bakınca hala adil bir değerlendirme yaptığımı düşünüyorum. Tahmin edemediğim, Rick Carlisle’ın cinlikleriyle Mavericks’in Spurs’ü ilk iki maçta serseme çevirmesiydi ve gördüğüm kadarıyla bunu öngörememe konusunda hiç de yalnız değildim. Ancak ilk turu son maçta geçmeleri bana onlar için söylediklerimi pek de düşündürtmedi. Bu kadar terlemelerinden ötürü San Antonio’da eksik aramak yerine Dallas’ı alkışlamalıyız. Hatta 4-3’e rağmen geçen seneden daha iyi olduklarını düşünüyorum.2
Bu kez San Antonio’nun karşısında, iki yıl öncesine kadar Rick Carlisle’ın yardımcılığını yapan Terry Stotts’un Portland’ı var. Spurs-Mavs ilk turun en iyi koç kapışması olduysa, Blazers’ın Rockets’la geçirdiği seri de ilk turun kesinlikle en eğlenceli ve aksiyon dolu olanıydı. Portland ve Dallas arasında bağlantı kuran tek şey de Stotts değil; oynadıkları basketbol, 2011’in şampiyonu Mavericks’i sıkça andırıyor. En büyük benzerlikleri her ikisinin de şut temelli takımlar olması ve bununla paralel olarak Nowitzki’nin Mavericks ’11’i gibi bu Blazers takımının da yüzü de şutör bir uzun olan LaMarcus Aldridge. Aslında Aldridge tam anlamıyla bir Nowitzki denemez. Zaman zaman üçlük atabilse de, oraya Nowitzki kadar sık çıkmıyor; buna karşılık pota civarında çok daha tehlikeli bir adam. Ancak oyununun ağırlığı orta mesafe şutlar ve o noktadaki kabiliyeti Nowitzki seviyesinde. Bununla birlikte zorlayarak Damian Lillard/Mo Williams-Jason Terry, Nicolas Batum-Shawn Marion, Robin Lopez-Tyson Chandler köprüleri kurulabilir. Fakat tıpatıp aynı değiller elbet.
Şimdinin Mavericks’i 2011’dekine bu Portland takımından belki daha uzak ama Terry Stotts bu gece başlayacak seride rakibine karşı eski şefinin ilk turda yaptıklarından kopya çekebilir, ki Portland’ın sezon boyu uyguladıklarını düşünürsek bu pek kopya çekmek de olmaz. Ligin yeni model istatistiklere en fazla dikkat gösteren koçlarından olan Stotts, moda olduğu üzere öncelikle çember altı sayılarını ve köşe üçlüklerini engellemek istiyor ve takımını da buna göre kurguluyor. Bu nedenle Blazers mümkün olduğunca köşelerde bekleyen şutörler üstünden yardım getirmeyen ve orta mesafe şut tehdidine karşılık vermek için uzununu pota altından uzaklaştırmayı tercih etmeyen bir takım. Şutörleri bırakmamak, ilk turda Rick Carlisle’ın Spurs’e karşı yaptığından farklı değil. Ön alanda Tony Parker ya da Manu Ginobili tarafından delindikçe yardım getirirse Spurs’ün bulacağı boş şutlarla cümbür cemaat coşacağını ve bununla mücadele edemeyeceklerini düşünen Carlisle, stratejisini perdelerde adam değişimi üzerine kurup, rakibi kendilerini birebir ve/veya bununla doğan mismatch’ler üstünden yenmeye davet etmişti. Blazers’ın genel savunma stratejisi tam olarak bu değil ama alışık oldukları şekilde orta mesafe şutları bırakıp “Onu sok, gel bi de bana…” meydan okumasında bulunmak Spurs’e karşı iyi sonuçlar vermeyebilir. Çünkü her ne kadar istatistikler orta mesafenin basketboldaki en verimsiz atış bölgesi olduğuna işaret etse de, orası Tony Parker’ın uzmanlık alanlarından. Carlisle’ın hücumdan sorumlu yardımcısı olan Stotts’un bunu gözden kaçıracağını sanmıyorum. Çünkü 2011’de benzer bir stratejiyle savunma yapan Lakers’ı boş bırakılan orta mesafelerdeki şutlarla nasıl delik deşik ettiklerini çok iyi hatırlıyor olmalı.
İyi güzel de, Spurs Carlisle’ın hamlesine bir noktadan sonra karşılık vermeyi başarmış ve rahat rahat hücum etmişti. Stotts aynı şeyle başarılı olabilir mi? Ya da farklı ne yapabilir? Tahmin edebileceğiniz gibi sihirli bir formüle sahip değilim. Sadece, Parker’ı Batum’la savunmanın iyi bir başlangıç olabileceğini düşünüyorum. Geçen yıl final serisinde LeBron James onu savunurken de gördüğümüz gibi, hem atlet hem de kendisinden çok daha uzun savunmacılar Parker’ı -haliyle- sıkıntıya sokuyor. Her ne kadar Mavericks serisinde takımın yıldızı Ginobili olsa da, Spurs en yüksek seviyesine Parker vızır vızır oynarken çıkabiliyor3 ve onun penetresini kesmek her şeyden önemli. Üstelik Batum uzun kolları sayesinde, perde falan derken biraz uzak kalsa bile Parker’ın şutuna yetişip rahatsız edebilir. Batum’un kağıt üstündeki eşleşmesi olan Kawhi Leonard’la Wesley Matthews da mücadele edebilir çünkü nasılsa Leonard çok tehlikeli bir hücum silahı değil. Lillard’ı şutör Danny Green’in savunmasında “saklamak” ise herhalde Stotts’un çoktan kesinleşmiş planıdır zaten.
Spurs açısından bakarsak, rakibin önlem alınması gereken bir numaralı silahının kim olduğu belli. Aldridge Houston serisinde ilk iki maçı 46 ve 43 atarak aldı ve o performanslarının rakip üstündeki etkisi serinin kalanında da Portland’ın en büyük yardımcısı oldu. Onun gökyüzünden çıkardığı şutları engellemek için karşısına Ömer Aşık’ı diken Kevin McHale kendi hücumuna bir tıkaç oluşturmuştu ve James Harden’ın seri boyunca bocalaması biraz da Ömer-Howard’ın birlikte sahada olduğu dakikalarla ilişkilendirilebilir. Blazers açısından sorun şu ki, Spurs zaten 2.10 üstü iki uzunla oynamaya alışık ve onları birlikte kullanırken yine tıkır tıkır hücum edebilen bir takım. Üstelik ilk turda Nowitzki’ye karşı harika bir sınav verdiler. Aldridge stil olarak aynı oyunu oynamaya devam ederse takımının şansı olacağını sanmıyorum. Blazers bu turu geçecekse en başta onun Spurs’ü şaşırtması gerekiyor. Bugüne kadar kullanmakta hep biraz çekingen davrandığı sırtı dönük oyununu pota civarında daha fazla gösterme zamanı…
Benzer şeyler, başta Lillard olmak üzere Batum ve Matthews için de geçerli. Bu üç adam Rockets’a karşı maç başına ortalama 20 üçlük denediler. Evet, Blazers şut temelli bir takım ve evet, artık basketbolda üçlüklerin önemi çok daha fazla ama Spurs’ün ilk turdaki rakiplerine göre savunmada çok daha uyanık olduğunu ve muhtemelen rahat dış atış bulmakta çok daha fazla zorlanacaklarını bilmeleri gerekiyor. Dallas serisinde de zaman zaman görüldüğü gibi Spurs’ü en çok zorlayan şey hızlı oyuncular ve penetreler. Blazers açısından sevindirici olan, Lillard’ın sezon başına göre potaya gitme ve bitirme konusunda çok daha cesur gözükmesi. Lillard’ın penetreyle, Batum’un topsuz katlarla, Parker tarafından savunulurken Matthews’un ve herkese karşı Aldridge’in sırtı dönük potaya gitme ısrarı göstermeleri Blazers’a bir şans yaratabilir.
Farkındayım, Portland ağırlıklı bir ön bakış oldu çünkü San Antonio için söyleyeceklerimi zaten yaklaşık iki hafta önce söylemiştim. Dahası, onları artık gayet iyi biliyoruz. Tıpkı Dallas’ın bir ölçüde yapmayı başardığı gibi, bilineni bozmak ve dengeleri değiştirmek Portland’ın elinde. Yapabilirler mi? İhtimal var elbette, ama Spurs’e karşı bunu deneyen kimbilir kaçıncı takım olacaklar. Ve bir kez daha söylemek gerekirse, Spurs gerçekten geçen seneden bile daha iyi.
Tahmin: 4-2 Spurs.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane