Olimpiyatın temel direklerinden olan yüzmenin, her detay hesaba katıldığında dünyanın en zor sporlarından olan yüzmenin, spor evreninde hak ettiği yerde olduğunu söylemek güç. Bunun hem bu sporun doğasından kaynaklanan hem de idarecilerin vizyon ve basiretleriyle alakalı birden çok sebebi mevcut. Şu anda uzun uzadıya bunlardan bahsetmeyeceğim. Varmak istediğim nokta, önümüzdeki Londra Oyunları’nın yüzme perspektifinden ne anlama geldiğini anlatmak.
Yüzme hak ettiği yerde değil, ama dört sene önceki Pekin Olimpiyatı’nda, hatta oyunlardan önceki ve sonraki dönemi de işin içine kattığımızda, yüzme sporu, önce iddia, sonra bu iddianın Pekin havuzunda ispata dökülmesi ve ardından da tarihin en büyük olimpiyatçısına saygı duruşuyla bir senelik zaman zarfında, belki de olması gereken yeri de aşıp gerek zihinlerde gerek oturma odalarımızda müstesna bir yere kuruluvermişti.
“Phelps ve 8 altın” tatavasının yarattığı global etki öyle büyüktü ki, dört sene önce oyunlar başlarken Nijerya’dan Arjantin’e, Japonya’dan Yeni Zelanda’ya konuşulan tek konu neredeyse buydu.
Dört yıl sonra bugün, artık Londra Oyunları perdelerini açıyorken, açıkça söylemek gerekirse, havada buna benzer bir koku yok. Lochte – Phelps rekabeti, hiç şüphesiz bu olimpiyatın önemli renklerinden biri olacak. Gel gelelim, Phelps’in programını hafifletmek için 200 serbestten çekilme kararı almasıyla ikilinin düello edeceği yarış adedi sadece iki; 200 ve 400 ferdi karışık.
Amerikan seçmeleri öncesi Lochte, 11 bireysel yarışta seçmelere gireceğini duyurmuştu, Phelps ise 7. Bunlar elbette gerçekçi sayılar değildi ve herkes Baltimore Kurşunu ile Loch Ness Canavarı’nın birkaç branştan çekileceğini tahmin ediyordu. Ama bu kadar fazla branştan değil. Özellikle geçen sene Shanghai’daki Dünya Şampiyonası’nda, biri dünya rekoruyla olmak üzere kazandığı beş altın madalya sonrası Lochte’nin Londra’da, Phelps’in 8 altınlık rekorunu 9’a taşıma teşebbüsünde bulunabileceği ciddi ciddi konuşulmaya başlamıştı. Beklenen olmadı ve Lochte Londra’ya 7 altın için geldi. 7 altın az değil muhakkak, ama 9 altın gibi bir iddia yüzme için bir olimpiyatı daha kurtarırdı.
Ayrıca, tarihin en büyük yüzücüsü Phelps’in Londra sonrası emekli olacak olması da Londra havuzunu soğutan bir başka husus.
Sözün özü, yüzme için Pekin ayarında bir olimpiyat beklememek gerekli ve Phelps ya da Lochte gibi bir başka süper yetenek çıkıp da 8 altınlık rekoru kırmaya teşebbüs etmedikçe 2008 karatına ulaşmak zor. Yalnız, bardağın dolu tarafından bakacak olursak, bu kez tek bir figüre odaklanmış bir yüzme olmayacak. Evet, Phelps – Lochte rekabeti sudaki en büyük bahis ama tamamlayıcı birçok başka noktanın da altını çizmek gerekli. Başlayalım;
Missy Franklin: Âdet olduğu üzere ABD, bu olimpiyata da bir süper yetenekli teenager yolluyor. Tek olimpiyatta 7 yarış yüzecek ilk Amerikan kadın yüzücü olan 16’lık Franklin 100-200 serbest ve sırtta, ayrıca 3 takım yarışında. Amerikan medyasının neredeyse Phelps ve Lochte kadar üzerinde durduğu “Missile” lakaplı Franklin’i ilk olimpiyatında ayrı bir gözle izleyin.
James Magnussen: “Missile” lakaplı bir başka isim. Erkekler 100 serbest, yüzmenin kraliçe yarışıdır ve bu yarışı kazanmak için en favori aday Magnussen. Yüksek teknolojili olmayan tekstil mayolarla tarihin en iyi derecesini martta 47.10 ile yaptı ve Londra’da 47’nin altına inmesi bekleniyor. Dünya rekoru teknolojik mayoyla yapılan 46.91, hatırlatayım. Ayrıca, 1968’de Mark Wenden’ın kazandığı 100 serbestten bu yana hiçbir Ozi, olimpiyatta erkekler 100 serbesti kazanamadı. Bu da Magnussen için ekstra bir motivasyon.
Federica Pellegrini: İtalyanların asi kızı Fede, 200 ve 400’de büyük favori ama iki yarışta değişik rollerde mücadele edecek. 100 sprint kökenli Schmitt, Heemskerk, Sjöström ile kapışacağı 200’de av, 800 kökenli uzun mesafeye yatkın Adlington ile kapışacağı 400’de avcı. Bu kontrastın keyif vereceği garanti.
Camille Muffat & Yannick Agnel: Son 1 yılın en istikrarlı serbestçileri, Fransızlardan bir erkek-bir kadın. Muffat 200’de senenin en iyi 2., 400’de en iyi ve 800’de en iyi 6. derecesine sahip. Agnel ise bu sene 100’de en iyi 3., 200’de en iyi, 400’de en iyi 5. zamanların sahibi. Bu iki çalışkan ve yetenekli Fransıza çok dikkat, Londra’da havuzun Nefise Karatayları onlar olacak.
Sun Yang: Teknolojik mayolar yasaklandığından beridir, yani 1 Ocak 2010’dan itibaren erkeklerde kırılan yalnızca 2 dünya rekoru var; biri Lochte’nin 200 ferdi karışığı, diğeri de Sun Yang’ın 1500’ü. Çinli, 1500’de kendi rekorunu kırmak için savaşacak.
Ranomi Kromowidjojo: Bu isme dikkat diyeceğim ama zaten ismin kendisi anında dikkat çekiyor otomatikman. Endonezya kökenli, Surinam asıllı Hollandalı Kromowidjojo, 2010’da menenjit geçirdikten sonra geri döndü ve kadınlar sprintte, yani 50 ve 100 serbestte bu sene herkese tepeden bakan dereceler yapıyor. Takım yarışlarıyla birlikte 4 altın uzak ihtimal değil.
Avustralya 4×100 Bayrak Takımı: Magnussen – Roberts – Sullivan ve Targett’ten oluşan takım, Pekin’de efsane olan ve Amerika’nın Lezak ile son anda Fransa’yı ekarte ettiği yarışta Londra’nın favorisi.
Son söz, Phelps, hangi madenden olduğundan bağımsız, 3 madalya kazandığı takdirde, 18 toplam madalyalı efsane Rus jimnast Latynina’yı geçecek ve olimpiyat tarihinin en fazla madalya kazanan sporcusu olacak. Büyük bir mucize yaşanmazsa Phelps ayak çırpmadan bile 3 madalyayı alacaktır. Tarihin en büyük yüzücüsü ve hatta olimpiyatçısını son kez rekabetçi yüzmede göreceğimiz Londra 2012 bu anlamda çok özel. Phelps’in vedasını karmaşık duygularla izleyeceğimiz kesin. Bütün yarışlar 2000 Sydney’deki Eric Moussambani’nin 100 metre seçmelerinde tek yüzdüğü yarış temposunda geçse bile sırf Phelps’i uğurlamak için bu olimpiyatta yüzmeler izlenir.
Benden hatırlatması…
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane