Daha iyi yaşam şartları ve daha fazla para için atletlerin, özellikle de Afrikalı atletlerin tercih ettiği yerdi Arap Yarımadası. Petrolden bozdurulan para, Afrikalı atletin ülkesindeki kişi başına düşen milli gelirinin bilmem kaç katı yıllık kazanç ve ömür boyu huzur vaadiyle birlikte çeliyordu aklını… Sonra futbola bulaşıldı. Katar, B.A.E. ve Suudi Arabistan liglerini tercih etti birçok “içi geçmiş” futbolcu, sırf biraz daha para kazanabilmek için. Tabii biraz diyorum da, o birazın içinde en az altı tane sıfır var. Arap sermayesinin Arap Yarımadası’nda kalmasının kimseye zararı yoktu açıkçası. Yaşlı futbolcular memnun, Afrikalı atletler memnun, Avrupa ilgisiz…
Sonra Avrupa’ya bulaştılar. Krizde olan kulüpleri alıp, yavaş yavaş yatırımlar yapmaya başladılar. Suni, nereden çıktığı, ne zaman kurulduğu anlaşılamayan takımlar yaratmaya, çölleri vahaya çevirmeye başladılar. Ucu açık bütçelerle kurulan futbol takımları geldi önce, şimdi de hentbola sardırmışlar.
Portekiz, Yunanistan, İspanya… Hepsi mali krizde, malum. Futbol ve basketbol büyük ekonomiler, sponsorlar bulurlar, olmadı başkanlarının paraları da var, onlar kurtarır. Hentbol öyle değil. İspanya Hentbol Ligi ASOBAL, Almanya Ligi Toyota-Bundesliga sonrasında Avrupa’nın en güzel ikinci ligi olarak kabul edilir. Özellikle geçmişte Portland San Antonio takımı, son yıllarda Ademar Leon-Barcelona-Ciudad Real çekişmesi ve geçen sene tekrardan dirilen 80’lerin müthiş hentbol kulübü Atletico Madrid’in katılmasıyla, ASOBAL bayağı keyifli bir hale gelmişti erkeklerde. Yine kadınlarda da Kastilya-Baskonya ve özellikle Valencia-Madrid çekişmelerinin keyfi, son dönemde sponsorluklarla ve doğru yönetimle önce şampiyonluk bulan, sonra Avrupa’nın 2. kupasını alan ve sonunda geçen sene EHF Şampiyonlar Ligi finali oynayan İtxako’nun varlığı, ASOBAL Femenino’yu başka bir yere koyuyordu hentbolseverlerin gözünde.
İspanya’daki bu görüntü dağılıyor. Küçük ve başaltı takımların, ki başaltı takımlar dediklerim her sene Avrupa’nın 2. ve 3. kupalarında şampiyonluğa oynuyor, sponsor bulamaması ve mali kriz sebebiyle oyuncularına maaş ödemelerini yapamamaları, ASOBAL’deki dengeleri bozduğu gibi, İspanya’daki hentbol kulüplerinin kuruyup kalmasına sebebiyet verecek. Önce yabancılar dağıldı, şimdi de İspanyol yıldızlar gidiyor… Nereye mi?
Paris Handball. Fransa Hentbol Ligi’nin vasat altı takımlarından biriydi. Geçen sene son anda ligde kalmayı başardılar. Yazın başındaysa kulübün çehresini tamamen değiştiren bir şey oldu; Qatar Sports İnvestments, kulübü satın aldı. Yetkililer hedef olarak önce Montpellier’yi geçmeyi, sonra lig şampiyonluğunu ve son olarak da Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu hedeflediklerini açıkladılar. Bunun için de gerekli transferlere gerekli kaynağın ayrılacağını söylediler tabii ki.
Hentbol için futbola kıyasla öyle çok inanılmaz bütçelere gerek yok. Örneğin bir başka Arap sermayeli kulüp olan PSG’nin herhangi bir oyuncusunun bir yıllık maaşıyla çok rahatlıkla Avrupa şampiyonu olacak bir hentbol takımı kurulabilir. Kuruluyor da zaten. Önce hedeflerinde Luc Abalo, Didier Dinart ve Niko Karabatiç olduğu söylendi, ki bu efsane Fransa jenerasyonunun tek takımda toplanması anlamına geliyordu, sonrasında o hedefler olmayınca Bojinoviç, Halgrimsson, Gunnarsson, Honrubia gibi oyunculara yöneldiler.
Takımı sıfırdan yaratıyorlar, bunu yaparken de önce tecrübelileri hedefliyorlar. Ancak o hedef ASOBAL takımlarının mali krize girmesiyle birlikte değişip, batan geminin mallarını toplamaya dönebilir her an, ki döndü gibi. Ademar Leon’un yıldızı Antonio Garcia’yla anlaştı Paris Handball. Devamı da gelecek gibi görünüyor. Yani mali kriz, yine Arapların iştahını kabarttı, son birkaç yıldır olduğu gibi.
Önce Avrupa futbolu, şimdi de galiba Avrupa hentbolu… Araplar sermayelerini kullanarak sporun üstüne binip, kırbacı vurmaya başladı iyiden iyiye… Diğer yatırımcılar “ben de koyujam ha” deyip başka bir hentbol kulübü satın alır mı? Göreceğiz.
Sırada ne var? Çim hokeyi mi?
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane