Skip to content

Snooker Zamanı!

Snooker Dünya Şampiyonası cumartesi günü başlıyor. 17 gün ile süre olarak olimpiyattan bile uzun süren turnuva, bu yıl da bol drama ve heyecan vaat ediyor. Hafta sonu oynanan son tur ön eleme maçlarıyla, dünya klasmanında ilk 16 dışında bulunan oyunculardan hangilerinin Crucible’a geleceği netleşti, pazartesi itibarıyla kura çekimi yapıldı ve ana tablo şekillendi. İlk olarak ön elemeleri inceleyelim, daha sonra da ana tabloyu yorumlayalım diyorum. Vira bismillah.

Gayya Kuyusu Ön Elemeler

Snookerdaki sıralama sistemine göre, klasmanda ilk 16’da yer alan oyuncular, turnuvalara ön eleme oynamadan gelir. 17-32 arası tek, 33-48 arası iki, 49-64 arası üç eleme diye devam eder sistem. Buna bağlı olarak, çoğunlukla 3-4 eleme geçip ana tabloya adını yazdıran oyuncuları çok görmeyiz. Profesyonel tura yeni katılan genç bir oyuncuysanız, ne kadar yetenekli olursanız olun, takip edilecek güzergah, her sene, sezon içi turnuvalarda kazandığınız puanları arttırıp klasmanda, Dünya Şampiyonası’na mümkün olan en az ön eleme oynayarak katılacak bir yere tırmanmaktır. Nihai hedef de elbette, size Dünya Şampiyonası da dahil olmak üzere her sıralama turnuvasına direk katılma hakkı ve Masters’a davet sunan elit gruba, yani ilk 16’ya kapağı atmaktır. Bu temel hatırlatmaları yaptıktan sonra bu seneki elemeleri incelemeye başlayabiliriz.

Sheffield’daki İngiliz Spor Enstitüsü’nde oynanan bu seneki ön elemelerde en flaş isimler, tam dört tur geçip ana tabloya adlarını yazdıran iki genç oyuncu, Belçikalı Luca Brecel ve Çinli Cao Yupeng oldu.

Bu işin ne kadar zor olduğunu yukarıda da izah etmeye çalıştım. Dünya Şampiyonası her yıl yapılmasına rağmen, ister 16 yaşında ilk kez ön elemeye girecek yeni yetme oyuncu olsun, ister Steve Davis gibi kariyerinin 2345345. sezonunu yaşayan bir Joe Crawford olsun, nisan ayı geldiğinde, İngilizce’den bir direkt bodoslama çeviri ile ifade edeyim, snookercının midede o kelebekleri hissetmemesi mümkün değil. Herkes öyle bir motivasyonla oynuyor ki izleyen bir daha Dünya Şampiyonası yapılmayacak zanneder.

Seyircisiz, yan yana birçok masada oynanan bu ön elemelerin gediklisi adamlar vardır. Onlar ki, bir oyuncunun en üst performansını göstermesi için hiç de ideal olmayan bu ortama adapte olmuş inceden batakçı adamlardır ve ben onları havasız, ışıksız o ortamda adeta kemosentez yaparak yaşayan aşırı saldırgan mantar türlerine benzetirim. İşte bu organizmalarla onların habitatlarında mücadele etmek, toy çocuklar için hakikaten zor. 95’li Brecel ve 90’lı Yupeng’i ayakta alkışlamak lazım.

Luca Brecel’e ayrı bir paragraf açmış bulunuyorum, kendisi hakkında ufak birkaç not vermem lazım çünkü. Öncelikle şunu söyleyeyim, 17 yaşını Mart’ın 8’inde doldurdu ve Crucible’da oynayan en genç oyuncu olacak. Daha önceki, rekor, 17 yaş 3 ay ile tanıdık bir isme, Stephen Hendry’ye aitti. Bir de, Luca iki sene önce ilk kez adını duyurmaya başladığında, kendisinde hafif bir Yağmur Adam’lık olduğunu okumuştum bir yerlerde. Şampiyona devam ederken, özellikle de Luca turlar geçerse eğer bu hikayeleri bol bol okuyacağımız şüphe götürmez. Elemede geçtiği isimler de sırasıyla Ian McCulloch, Barry Pinches, Michael Holt ve Mark King. Aferin be çocuk!

Steve Davis usta Crucible’a gelebilmek için bu yıl iki ön eleme geçmeliydi ama henüz ilk engelde Ben Woollaston’a takıldı. Bundan sonra bir kere daha Dünya Şampiyonası oynar mı, bence zor ama bu hiç önemli değil. Steve Davis snooker var oldukça yaşayacak bir mit olma statüsünü çok ama çok önceden kazandı zaten.

Bir başka usta Jimmy White’ın da, altı final kaybettiği Sheffield’a altı yıllık aranın ardından geri dönebilmek için iki ön eleme aşması gerekliydi ancak o da Steve Davis gibi ikinci maçı göremeden Liu Chuang’a karşı gümledi. Bilenler bilir, taraftarı olduğum bir oyuncu yoktur ama eğer olsaydı sanırım Jimmy White’tan başkası olmazdı. Sporun en yürek dağlayan kazanamayanlarından biridir Jimmy White. Kendisinin fanatik bir hayranı olan Aubrey Malone’un yazdığı biyografinin giriş cümlesi zaten her şeyi anlatıyor bana kalırsa; “ Snookerın asla sahip olmadığı en iyi Dünya Şampiyonu Jimmy’ye…”

Ön elemelerde bir de 147 geldi. Robert “The Milkman” Milkins, Xiao Guodong’a karşı kariyerinin ikinci maksimumunu gerçekleştirdi. İlginçtir, Milkins’in diğer 147’si de 2006 Dünya Şampiyonası elemelerinde gelmişti, Mark Selby’ye karşı.

Snooker giderek daha küresel bir spor haline geliyor diyoruz ya, bir Brezilyalı neredeyse ana tablo görecekti, es geçmeyelim. Igor Figueiredo tam üç ön eleme geçti ama daha fazlasını yapamadı. Latin Amerika’dan bir oyuncu daha önce Dünya Şampiyonası’nda ana tablo oynamadı ama bu da yakın zamanda değişecek gibi görünüyor.

Tek ön eleme oynayıp da ana tabloya çıkamayan isimler şöyle; Ricky Walden, Tom Ford, Mark King, Marcus Campbell, Fergal O’Brien ve Jamie Cope.

Stephen Hendry 1986 yılından beri katıldığı Dünya Şampiyonası’na, bu sezon itibariyle ilk 16’dan düştüğü için ancak ön eleme geçerek katılabilecekti ve başardı da. Yu Delu’yu 10-6 yendi yalnız bunu metrobüsle Zincirlikuyu’dan Söğütlüçeşme’ye gitmek için İstanbulKart’a üç liralık yükleme yapmak şeklinde değerlendirmek mümkün. Karşıda bir şeyler yapıp aylık, daha doğrusu sezonluk akbili cebe koymak zorunda artık Hendry, öteki türlü gelecek sezonlar daha da zor olacak onun adına.

1997 Dünya Şampiyonu Ken Doherty de Anthony Hamilton’u mağlup ederek ana tabloya çıkmayı başardı. Doğrusu bunu pek beklemiyordum zira Doherty artık BBC yorum ekibinin bir üyesi ve son zamanlarda da çok da fazla bir parıltı göstermemişti.

Ve Eşleşmeler

Kura çekimi Talksport radyo istasyonunun canlı yayınında gerçekleştirildi ve bu da snooker için bir ilk. Radyoyla başlar sonra televizyon ile devam eder diye umuyorum ki zaten radyo yayınını kamera ile web üzerinden yayınladılar, bu da kurumsal mail adresi olarak hotmail hesabı yahut resmi web sitesi olarak geocities kullanan şirketleri aklıma getirdi benim o da ayrı mesele tabii. Her neyse.

İlk akla gelen soru kitlelerin afyonu Ronnie O’Sullivan’ın kimle eşleşeceğiydi ki zaten seribaşları daha önceden tabloya yerleştirilmiş olduğu için Ronnie’nin muhtemel kupa yolunun zorlu olacağı aşikardı. O yüzden Ronnie hayranları, en azından ilk tura bir çıtır çerez umut ediyorlardı ki Roket başkan 2. turdan itibaren başlayacak olan “final haftasına” mümkün olan en dinç şekilde çıkabilsin. Olamadı. Çotank diye Peter Ebdon’ı koydular karşısına. Ebdon’ın ne menem bir oyuncu olduğunu snookerla biraz alakası olan herkes bilir. Benim kendisine çok büyük saygım vardır çünkü kafası çalışan, ne konuştuğunu bilen biridir Ebdon. En nihayetinde Forks Over Knives’ı izledikten sonra vegan olan ve yeleğine bu filmin ismini nakşettiren, Phil Jackson gibi Zen ilminden beslenen bir figürden bahsediyoruz. Snooker oyuncuları dışarıdan çok karizmatik duruyorlar farkındayım. Zaten ülkede bu oyunun bu kadar kısa sürede böylesi sevilmesinde de o ağır aristokrat havanın insanımıza çekici gelmesinin büyük payı olduğuna inanıyorum. Ama inanın oyuncular aslında hiç de öyle karakterler değil. Neredeyse tamamı çok az okul eğitimi almış, anadillerinde çoğu kelimenin nasıl yazıldığını dahi bilmeyen, mensubu oldukları ülkelerin ekonomik ve sosyal olarak en dip katmanlarından gelen adamlar. İşte böyle bir ortamda Ebdon önemli bir yerde duruyor.

Ama Ebdon yavaş. Ciddi anlamda yavaş. Böyle de bir gerçek var. Ebdon bir öğütücü ve seyredene zevk vermek gibi bir gayesi yok. Çok sert bir maç oyuncusu ve son sıralama turnuvası olan Çin Açık’ı kazanarak büyük bir özgüven depoladı. Ön eleme maçında Alfie Burden’ı 10-0 yendi ve çok formda. Kısacası, O’Sullivan, belki de ön elemeden gelenlerin içindeki en zor ismi çekti. Böylelikle O’Sullivan’ın muhtemel şampiyonluk yolu şöyle oldu; Ebdon, Mark Williams, Neil Robertson, Selby/Ding/Allen, Trump/Higgins/Maguire.

Böyle bir güzergahla Ronnie şampiyon olursa tarihin en büyük performanslarından biri olarak kayıtlara geçer sanırım.

Çeyrek finalden itibaren tahminlerim şöyle olur;  Higgins – Maguire, Trump – Lee, O’Sullivan – Robertson, Ding – Selby.

Yarı finaller: Maguire – Trump, Robertson – Ding

Final: Maguire – Ding

Şampiyonluk tahmini yapmayayım, zaten çok da zor, beni affedin.

Çok kısa notlar vererek bitireyim;

Stephen Hendry bu haftayı iş bağlantıları sebebiyle Çin’de geçiriyor ve ancak bugün (Cuma) itibariyle Ada’ya dönecek, cumartesi öğlen seansına da maçı denk geldi, jet lagden ne kadar arınabilecek merak konusu. Fikstür çekimi önceden belli değildi ve Hendry en azından pazartesi oynamayı umuyordu ama olmadı.

Mark Selby’nin Çin Açık’ta bir maç oynadıktan sonra çekilmesine sebebiyet veren boyun rahatsızlığı devam ediyor ve dünya 1 numarası konuyla ilgili olarak bir süredir tıbbi yardım alıyor. Hatta son olarak Mike Tyson tarafından yere serilmiş gibi hissetmekte olduğunu söyledi ama Dünya Şampiyonası’na hazır olacağını da ekledi. Mark’ın derisi kalındır, zaten az önce de buna işaret eden tahminlerde bulundum.

Bence hiçbir maçı kaçırmayın tabii ama 17 günlük maratonda çalışanlar, öğrenciler illa ki bazı maçları kaçıracaksınız.

Yalnız şu ilk tur maçlarına dikkat edin, izleyebilmek için azami gayreti sarf edin zira lezzetli olmaları yüksek ihtimal;

Matthew Stevens – Marco Fu, Mark Allen – Cao Yupeng, Stephen Maguire – Luca Brecel, Stephen Hendry – Stuart Bingham, John Higgins – Liang Wenbo

Keyifli seyirler!