I. Geleneksel League Pass Power Rankings’e hoş geldiniz. NBA takımları bu kez güçlerine, kadrolarına, sezonu bitirecekleri noktaya göre sıralanmıyor. Uykunuz kaçmışken hangi takımı izlersiniz? Hangi oyuncu kahveyle iyi gider? Kimin hücümu sınavlar nedeniyle stresli olduğunuz bir sabah sizi paklar? İstatistik sanatını sarsan bilimsel ölçütler sonrası ortaya bu liste çıktı.
Listeye dair şikayetlerinizi [email protected] adresine yollayabilirsiniz, arkadaşlar hemen yardımcı olacak.
Unutmayın, bu bir “Kim daha iyi takım?” listesi değil. Kim daha komik, kim daha depresif, kim daha saçma, kim daha eğlenceli…
Yakın bir arkadaşım birkaç ay içinde Polonya’ya Erasmus’la gidebilir. Kendisi basketçi, alemlerden kalan vakitlerde basket oynayabilir miyim diye sağı solu araştırdığında Polonya’daki liglerde herkesin uzun, beyaz ve kazma olduğunu fark etmiş. Steve Nash sonrası dönemde ne yapacağını şaşıran Suns taraftarı da bugünlerde kadroya baktığında aynı hissi ediniyor. Ve arkadaşım Krakow’a gece hayatı için gidiyor. Arizona’da ne yapabilirsiniz?
Greg Monroe çok iyi bir oyuncu ve onu izlemek için Detroit Pistons maçlarını izlemek gerekiyor. Andre Drummond herkesin merak ettiği gençlerden ve onu izlemek için Detroit Pistons maçlarını izlemek gerekiyor. Jonas Jerebko fantastik bir isim ve… Burada kesiyorum. Bazen her şey büyük bir haksızlıkmış gibi geliyor.
Sezon öncesi takımınız üzerine yazılan yazılarda yüzlerce kez Arron Afflalo’dan bahsediliyorsa doğru yolda değilsiniz demektir. Orlando, Howard’ı gönderirken Bynum’ı almayı başaramayarak bir dönemin bittiğini müjdelemişti kendi adına. Tek sorun o dönemin iskelet isimlerinin kadrodaki yerlerini koruması. Ve hayat hepsini yormuş durumda.
Derrick Rose yok ve döndüğünde bile nerede olacakları tartışılır. Joakim Noah’ın hücumda büyük sorumluluk alması gereken bir sezona giriyorlar. Hâlâ Tom Thibodeau tarafından yönetiliyorlar. Ve yazın Nate Robinson’la Marco Belinelli’yi kadrolarına kattılar. Yaşlanmış bir usta Avrupalı yönetmen gibiler, son filmlerini izlemek için saygıdan başka bir neden göremiyorum.
Şimdi elinize bir kalem kağıt alın (almadığınızı biliyorum) ve yan yana yazın: Samuel Dalembert, Ersan İlyasova, Drew Gooden, John Henson, Ekpe Udoh, Larry Sanders, Joel Pryzbilla, Luc Richard Mbah a Moute. Mükemmel saçma dizayn edilmiş, karışık, dağınık görünüyor değil mi? Yani tam bir League Pass takımının olması gerektiği. Tek sorun topu elinde tutan adamların Brandon Jennings ve Monta Ellis olması da değil, koçları hâlâ Scott Skiles. Kaçan bir fırsat dünya çapındaki seyirciler için.
4 Şubat 2012. Puslu bir geceydi, Super Bowl’a 24 saat vardı ve Super Bowl Indianapolis’teydi. Kafalar “Patriots mı Giants mı?” sorusuna yönelmişken şehire basketbol da gelmişti. Pacers, Magic’i konuk ederken tribünler bir gece sonraki dev spor şölenine onları hazırlayacak bir seyirlik bekliyorlardı. Öyle de oldu. Pacers ve Magic toplam 41 top kaybı yaptılar. 8 teknik faul oldu. Indiana son 20 şutundan 18’ini kaçırdı. Hido altı üçlükten yararlanamadı. Pacers ise 22’de 4 üçlük attı. Ve kameralar sürekli tribünde olan 50 Cent’i Nicki Minaj’ı, Adam Sandler’ı ve hala ne olduklarını tam çözemediğim O.A.R. grubu üyelerini gösteriyordu. Zor bir geceydi. Ron Artest’in yumrukları ve Reggie Miller’ın Tayshaun Prince’den yediği blok kadar o gece de hafızamda şakıyor bu formayı gördüğüm an. 4 Şubat 2012.
Başkanlık seçimi kapıda, Amerikan sporlarının Allen Iverson’dan beri gördüğü en kendine has atlet Robert Griffin III bu kentte Redskins formasıyla boy gösteriyor ve bunların hiçbirinin Wizards’la bir ilgisi yok. Bazen gözünüzü kapatıp gerçekten uzaklaşmak en iyisidir. Bazen gözünüzü kapatıp Radiohead de dinlemek en iyisidir. Belki daha önceki yıllara göre daha iyi bir noktada bitirebilirler. Fakat geçen yıllara göre daha iyi bir League Pass olacaklarını sanmıyorum. Daha çok Youtube’a yakışıyorlar. Ve Jordan Crawford, hâlâ Michael Jordan’dan daha iyi olduğunu düşünüyor.1
Yazdığı odaların penceresinden bakmayı sıklıkla sevdiğini söyler Orhan Pamuk. Manzaradan parçalar tutkunudur. Sokakta koşuşturan çocuklar, işten aceleyle dönen insanlar, arabalarla ürünlerini pazarlayan satıcılar. Böyle bir dünya ben de istiyorum ve kalkıp dışarıya bakıyorum. Bir çocuk bisiklete biniyor. 6-7 yaşlarında. Arkadaşları da onu düşürmek için lastiklerini tekmeliyor. Türkiye’de bisiklet bu yüzden gelişmiyor, hüzünleniyorum. İstediğim romantik dünya bu değil. Yine de bunlar 2012-13 Cleveland Cavaliers takımına dair yazılar okumaktan daha çok ilgimi çekiyor. Kyrie Irving, iyi oyuncu. Kubilay, özür dilerim kardeşim.
Geçen sezon, 2000’lerin en büyük organizasyonunun sırtına yapışan “Sıkıcı takım” etiketini hafifletti belki de. Fakat, ne olursa olsun, Spurs yine de tam bir League Pass potansiyeli vaat etmiyor. Manu Ginobili’nin sakatlanmamasını ve Stephen Jackson’la Matt Bonner’ın arkadaşlığının daha ileriye gitmesini ummaktan başka çare yok. Bonner kariyerindeki en büyük değişimi geçen hafta yaşadı ve büyük bir destekçisi olduğu New Balance’ı bir kenara bırakıp kendine bir Adidas ayakkabı satın oldu. Değişim sancıları şiddetli olacak mı? Bonner’ın kaç New Balance ayakkabısı var? Bu sorular kaderlerini çizecek.
Hayatta çok kötü seçimler yaptınız, biliyorum. Onu (he/she) terk etmemeliydiniz. Hayal ettiğiniz iş bu değil. Akşam yemeğini fazla kaçırdınız. Ve dün gece Mike Dunlap’in yönettiği bir takımın maçını izlediniz. Seni fazla tanımıyorum Mike. Harika bir insan olabilirsin, belki de harika bir koç. Tek bildiğim Wikipedia sayfan ve orada yazan geçmişin. Çok da yardımcı oldukları söylenemez.
Abartıyorum. Michael Kidd-Gilchrist’ı çok merak ediyorum.
Kadro mühendisliğinin kurbanı bir takım daha. Heyecan vericisi parçalara sahipler (Gordon Hayward-Alec Burks-Derrick Favors-Enes Kentırrr) ama top genellikle heyecan verici olmayan parçaların (Al Jefferson-Mo Williams-Marvin Williams) elinde olacak.
Harika bir takımlar, harika oyunculara, harika insanlara, harika yöneticilere sahipler ve bütün bunları izlemek çok sıkıcı. Belki Mitt Romney’nin açık ara favori olduğu bir eyaletin takımı olduğu için, belki Scott Brooks yüzünden, bilmiyorum. Thunder’ı Nisan’dan önce çok fazla görmek istemiyorum.
Jonas Valanciunas’ın Amerika deneyimlerini ben de dört gözle bekliyorum. Kanada basınını seviyorum. Onları daha yukarıya koyamam ama daha aşağıya da düşüremem, DeMar DeRozan kızıyor.2
Adam Morrison geçen hafta Rage Against the Machine sevgisini anlatan harika bir röportaj verdi3 ve Blazers sezon öncesi son anda Morrison’ı serbest bıraktı. Bu iki gelişmenin birbiriyle alakası yok ama yine de insan üzülüyor. Hipster bir kentin sahip olabileceği en hipster oyuncu belki de bu vedadan sonra basketbol kariyerine nokta koyacak. Blazers’ı izlemek her zaman eğlenceli olmuştur ama Morrison’ın gidişi onları listede geriye itti.
Yeni ve heyecan vericiler. Anthony Davis’i merak etmeyen yok ve şimdiden bile herkese yetecek kadar kaş esprisi yapıldı. Greivis Vasquez, ESPN reklamlarına çıkan ve 2 dakikada babasının 70’lerden beri hayran olduğu X takımında oynamanın kendisi açısından gurur verici olduğunu anlatan göçmen beyzbolcuları hatırlatıyor ve bu durum hoşuma gidiyor. Onlara dair sayılabilecek ve sevilebilecek şeylerden sadece birkaçı bunlar…
Dirk Nowitzki’nin sakatlığı ve Chris Kaman’la Elton Brand’in 06 Clippers ruhunu buraya getirecek olması keyif peşinde koşanlar için üzücü haberler. Mutlaka basketbol olarak da bazı karşılıkları olacaktır. Peki neden buradalar? O.J. Mayo buraya geldi ve ilk beş çıkabilir. Tek başına kocaman bir League Pass devi.
İnternette küçük bir arama yapıp kulüp tarihlerindeki hatalı hamleleri okumak çok zevkli.4 Ana fikir, basketbol anlamında Warriors’tan bir şeyler beklemek hayatınızı daha iyi hâle getirmiyor. Bu yıl da getireceğine dair tereddütlerim var. Andrew Bogut ve Stephen Curry’nin iki ayakları üzerinde ne kadar sağlıklı kalabilecekleri her şeyi belirleyecek. Ne olursa olsun, sabah okula gitmeden kahvaltıda kötü tostla çay keyfi yaparken son 5 dakikası izlenebilecek en güzel Batı Konferansı maçlarından bazılarını yine onlar yapacaklar.
Joe Johnson’u herkes sever. İyi bir basketçi, iyi bir insan, iyi bir takım oyuncusu. Ve takımdan ayrıldığından beri çoğu Hawks taraftarı zevkten dört köşe. Bunun nedeni sadece ekonomi mi? Johnson’ın aldığı para mı? Sanmıyorum. En son Atlanta’yı ne zaman akıcı bir top oynarken gördünüz? Merak etmeyin, bu sene de oynamayacaklar. Fakat kontrat senesindeki Josh Smith ve lider olma senesindeki Al Horford, Devin Harris, Kyle Korver, Jeff Teague gibi yan parçalarla birlikte izlemeye değer. Evet, Joe Johnson çok para kazanıyordu.
Jamal Crawford, Lamar Odom, Chauncey Billups, Grant Hill, Matt Barnes, Eric Bledsoe, Willie Green, Ryan Hollins. Clippers’ın yedeklerini bu isimler oluşturuyor. Tecrübe ve derin kadro, bazı özel durumlar dışında çok güzel bir şeydir. Vinny Del Negro’nun takımınızın başında olması o özel durumlardan biri. Lob City, Chris Paul’un gözlerinden çıkan ateşler nedeniyle bile seyredilir. Ve unutmayın, Paul kafasına dokunulmasından nefret ediyor.5
Çok fazla -se, çok fazla -sa. Andrew Bynum sağlıklı kalırsa, Jrue Holiday beklenen sıçramayı yaparsa, Evan Turner sonunda potansiyelini istikrarla değerlendirirse, Kwame Brown basketbol topunu elinde tutabilirse, Nick Young-Jason Richardson ikilisi şutör guard pozisyonundan akıl ve mantık çerçevesinden çıkmadan şut seçimleri yaparsa… Çok fazla -se, çok fazla -sa.
Erik Spoelstra’ın Oregon Ducks ve Chip Kelly kaynaklı yeni hücumu, geçen sene aniden League Pass hisselerinin tavan yapmasını sağlamıştı. Eddy Curry ve Ronny Turiaf’la yolları ayırırken Ray Allen ve Rashard Lewis’i buyur ettiler. Daha fazla üçlük, daha fazla LeBron James, daha fazla Pat Riley jölesi, sürekli gidip gelen yaşlı birtakım oyuncular. Florida’da güneşli günler bizi bekliyor.
Doc Rivers’ı her geçen gün daha fazla seviyorum. Boston Celtics gibi. Geçen sezonun sonunda “Bir dönemin bitişi” onlar adına en çok tüketilen klişeydi. Hâlâ buradalar, hâlâ çok iyiler ve yazın Jason Terry ile Courtney Lee’nin yanı sıra Darko Milicic’i de kadrolarına kattılar. Jeff Green’den çok umutlular. Fazla umutlular. Çok fazla umutlular. Hardwood Paroxsym’in NBA dergisinde yazıldığı gibi “Folks speak of Jeff Green like they do of socialism…”
Zach Randolph’dan bugüne kadar hiçbir şey beklemedim. Sadece izledim. Ve bu Zach Randolph ile kurabileceğiniz en sağlıklı ilişki biçimi. O yüzden “Yazın çok çalıştı, kariyerinin en iyi sezonunu geçirecek” yazılarına göz ucuyla bakıp geçiyoruz. Bıraktığımız yerdeler ve bıraktığımız sorunları aşıp aşamayacakları en büyük soru işareti olacak. Kimse onlardan şampiyonluk beklemiyor ama parkelere çıktıkları an kan, ter, gözyaşı bırakacakları kesin.
Yaşlanmaya bakışınızla, 2012-2013 New York Knicks’e bakışınız kol kola yürüyecek yıl boyu. Jeremy Lin’i bırakma kararları League Pass potansiyellerini düşürdü. Onlar da buna çare olarak Rasheed Wallace’ı getirdiler. Heyecan verici gelişme, son hamlelerden sonra kadroda sorumluluğu büyüyen J.R. Smith daha fazla şut kullanabilir. Çok daha fazla şut kullanabilir.
Geçen hafta NBA yazarları Brooklyn Nets’i incelemek adına bölgeye ziyaretlerde bulundular ve herkes uzun zamandan beri bir spor takımına ev sahipliği yapmayan yerlilerin heyecanını ve salondaki wireless kalitesinin ne kadar üst düzey olduğunu yazdı. Barclays Center, bu seneki en iyi Twitter esprilerini konuk etmek için hazır. İlk aylar gözler orada olacak.
Daryl Morey ile muhtemelen konuşacak pek bir ortak noktam yok. Masa tenisi, tiyatro ve matematik sevmiyorum. Ustası Bill James’e saygım var ama 750 sayfalık beyzbol istatistik kitabı okumayı emeklilik planlarım arasına almadım. Gözlüklü NBA yazarlarının kendilerini yalnız hissetmemesi adına düzenlenen MIT Sloan Sports Conference’a da davet edilmedim. Bunları kabul edip yola devam etmeliyim. Fakat Jeremy Lin, Ömer Aşık ve takasla James Harden’ı aldıktan sonra ona önce Facebook’tan arkadaşlık teklifi, sonra bu şarkıyı yollayabilirim.
Hayattaki en büyük amacı top eline geldiği an potaya sallamak olan bazı insanlar var ve onların neredeyse tamamı burada toplanmış. Isaiah Thomas, Marcus Thornton, Tyreke Evans, DeMarcus Cousins ilk beşte sıklıkla yer alacak ve yedekten Aaron Brooks’la Jimmer Fredette gelecek. Rüya gibi.
Lakers’tan nefret ediyorum ve daha önce hiç Steve Nash’in içinde bulunduğu bir takımdan nefret etmemiştim. Bu ikilemi çözmek için önümde kocaman bir sene var. Lakers maçı izlemek her zaman güzeldir. Kapansın ışıklar.
Ricky Rubio’nun gülümsemesi bile onları ligin en keyifli takımları arasına sokmaya yeter. Çok romantik bir giriş oldu, ben bile rahatsız oldum. Neyse. Yanında Brandon Roy’un dönüşü, Kevin Love’ın sempatikliği, Chase Budinger’ın saçları, Aleksey Shved’in saçları, Aleksey Shved’in bıyıkları, Andrei Kirilenko’nun tecrübesi ve League Pass tarihinin en özel koçlarından Rick Adelman’ın sistemi var. Minnesota’ya dair her şey güllük gülistanlık… değil. Rubio’nun dönüşü şüpheli, Kevin Love sakat ve sezon başını kaçıracak. Roy’un 82 maçlık takvimi çıkarıp çıkarmayacağı tartışmalı. Shved’in Amerikan Dili ve Edebiyatı ile imtihanı beklendiği gibi gitmeyebilir. İşler çok iyi ve çok kötü gidebilir. Harika bir yorum olmadı ama gerçekten de öyle.
Tartışmasız. Kendi takımınızın maçı yoksa, sarhoş olup eski kız arkadaşınıza mesaj atmayacaksanız, Haneke sinemasından hoşlanmıyorsanız fırsat bulduğunuzda Denver maçı izlemelisiniz. 12 oyuncusu da izlemeye değer tek takım olabilirler. Andre Iguodala eklemesiyle League Pass Dream Team haline geldiler. Genel menajerlerinin adı Masai Ujiri ve her seferinde Unai Emery’i akıllara getirmesi sadece sizin sorununuz değil. John Hollinger’ın iddia ettiği gibi 60 galibiyeti zorlarlar mı? Bilmiyorum. Bildiğim tek şey var:
League Pass, 2012-2013 Denver Nuggets’ı izlemek için yaratılmış bir icattır. Ve Kosta Koufos’u…
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane