Amerika’da bir cezaevinde bir karı-koca dakikaları sayıyor. Kapıdan görünen yetkililer önce adamı alıyor, ardından kadını. Çok değil birkaç dakika içinde şalter iniyor…
Rosenbergler Davası, sadece Amerikan tarihinin en çok tartışılan davalarından biri olmasa gerek. Sovyetler Birliği casusları olduğu iddia edilen Ethel ve Julius Rosenberg’in idamına karar verilen mahkeme sürecinde tüm dünyada sesler yükselmişti. Jean-Paul Sartre, davayı hukuki linç olarak tanımlarken, Albert Einstein, Jean Cocteau, Frida Kahlo, Diego Rivera, Bertolt Brecht gibi insanlık tarihinin kilometretaşları Amerikan hükümetini protesto ediyordu. Bir süreliğine paletini bırakan Pablo Picasso, sarıldığı kalemiyle dakikaların bile önemli olduğunun altını çiziyordu. Uluslararası kamuoyunun sesine tepkisiz kalmayan Papa’nın Eisenhower’a yazdığı mektuba, Amerikan Başkanı tepkisiz kalıyordu.
Sovyetler’e atom bombasının sırrını bahşettikleri iddia edilen çiftin idamı için öngörülen tarih de ilginçti. Bir 18 Haziran’da evlenen Rosenberglerin, 14. evlilik yıldönümlerinde elektrikli sandalyeye oturtulmalarına karar verilmişti. Sonradan son rızaları dinlendi de tarih bir gün ötelendi. Şabat’ta şalter inmesi Yahudilere hakaret olarak algılandığından, infaz saati akşam sekize çekildi.
Devletin pazarlıklarına yanaşmayan çift, suçu kabullenmiyordu. Son gün Rosenberglere, itiraf etmeleri halinde idamın durdurulacağı ve kendilerini bekleyen çocukları Robert ile Michael’a kavuşacakları söyleniyordu. Karı-kocanın cevabı netti: “Peki ya suçsuzluğumuza inanan milyonlarca insan ne olacak?”
İnfaz 19 Haziran 1953’te gerçekleşmiş, oğlanlar Strange Fruit gibi kültür tarihinin en önemli başyapıtlarından birinin söz yazarı Abel Meeropol tarafından evlat edinmişti.
Rosenbergler, komünist avına çıkan Senatör McCarthy’nin Amerika’ya verdiği gözdağıydı adeta. Ölümünden yıllar sonra Julius’un Sovyetler Birliği ajanı olduğu ortaya çıkmıştı. Gerçi pek önemli belgeler vermemişti de ne önemi vardı. Ethel deseniz, onun tek suçu Julius Rosenberg’le evlenmekti…
Melih Cevdet Anday’a asist yapmalı…
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma
Neredeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma
Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma
Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken bu dalgınlık bundan
Tel örgünün deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma
Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil unutulur şey değil
Çaresiz geliyor aklıma.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane