Yazıhane ekibine katıldığımdan beri sinsi gibi saklanıp kenardan olan biteni izliyordum. Şöyle gürültülü bir merhaba için ne zamandır kafamda döndürüp yazıya aktarmadığım Pontiak’ı seçtim. Yukarıda efendilikle poz kesen sakallı arkadaşlar Virginialı üç kardeş: Van, Lain ve Jennings Carney. Otuz küsur yıllık hayatlarının büyük bölümünde ailelerinin çiftliğine yakın yaşamış, müzik yapmaya yirmili yaşlarına doğru başlamışlar. Bir süre başka gruplarda mesai yaptıktan sonra “Madem birbirimizi herkesten iyi tanıyoruz, müziğimizi de birlikte yapalım” diyerek Pontiak’ı kurmuşlar. Önce davulcu Lain’in üniversite için bulunduğu Baltimore’a taşınmış, okul bitince de gerisin geri çiftliğe dönmüşler.
Bazı grupların müziği coğrafidir; ovaları, koyakları, nehirleri vardır ve gözlerini kapadığında oralara gidersin. Cameron Crowe’un Elizabethtown’da Claire’e söylettiği şu cümle sık sık aklıma düşer: “Bazı müziklerin havaya ihtiyacı vardır.” Pontiak’ın müziği de açık havada hayat buluyor. Amerikan psychedelia’sının dumanını barındıran, keskin bir rock söz konusu. Açıklıkta koşan tavşan gibi ani dönüşler yapabilen, sağlam gitar ve bas riff’leri şarkıların güzergahını belirliyor. Bu riff’lerin etrafında ham gitar melodileri ve davullar dolanıyor. Parçalar bazen aylakça, rahatlıkla akıyor; bazen yay gibi gerilip dinleyiciyi beklenti içinde kıvrandırıyor. Solist Van Carney’nin güçlü sesi, yanına Lain’i de alınca avaz avaz eşlik etme isteği yaratan bir aile korosuna dönüşüyor. Kullandıkları eski ve analog ekipmandan kaynaklanan cızırtı ve çamur, Pontiak’ın müziğinin önemli bir parçası.
Kendilerini “Üç kaptanlı bir gemi” olarak gören Pontiak, country pop ve klasik rock şarkılarıyla büyümüş. Geçmişten ilham almadıklarını, müziklerinin bugünle ilgili olduğunu söyleyen kardeşlerin en büyük hayranı, her konserlerine giden anneleri.1
Pontiak – Royal Colors from Thrill Jockey Records on Vimeo
Kayıtlarını çiftlikteki stüdyosunda, prodüktörsüz yapan Pontiak’ın sekiz stüdyo albümü ve bir EP’si bulunuyor. Kuruldukları zamandan bu yana her yıl bir albüm yayınlayan biraderlerle tanışmak için son albümleri Echo Ono ideal. Grup, Echo Ono’yu istediği gibi kaydedebilmek için stüdyosunu yeniden düzenlemiş ve sound’a her zamankinden çok önem vermiş. Bu, grubun sound’unun cilalandığı anlamına gelmiyor. Aksine, kayıtta kullandıkları cihazların çıkardığı bozuk/hatalı sesleri de müziklerine katmışlar. Albümün ikinci videosu Royal Colors tam da müziklerinin verdiği o enginlik hissini karşılıyor. Daha spontane, kaygısız ve pis bir albüm isteyenlereyse 2010 mahsulü Living’i tavsiye ederim.
Pontiak’ın ayinsel havası, yanan ateşin turuncusunda suratları kızartıp küllerin dibinde uyuma isteği veriyor.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane