Brezilya sonrası Dünya Şampiyonu Almanya kendi ligine odaklandı. Daha ilk günden şampiyon az çok belliydi. Orada bir heyecan yoktu, sürpriz de olmadı. Ligin son sıralarında ise tarihin en yakın mücadelesi verildi. Almanya futbolunun içindeki isimlerse yıl boyunca bir şeyler anlatmaya çalıştılar. Aşağıda dikkat çeken bu sözlerden bazılarının yardımıyla 2014-15 sezonunun bir değerlendirmesini bulacaksınız. İyi okumalar.
Lukas için sağlıklı, uzun bir hayat bir de yeni bir danışman diliyorum.
Peter Neururer / Bochum’un 18 yaşındaki savunma oyuncusu Lukas Klostermann’ın RasenBallsport Leipzig’e transferi sonrası
Bu sezon RB Leipzig’in ikinci lige yükselmesiyle, kulüp sahipliği ve şirketlerin/milyarderlerin futbol içindeki yeri tartışması yeniden alevlendi. Hoffenheim zaten yıllardır bu nedenle istenmeyen kulüptü. Wolfsburg ve Bayer Leverkusen az da olsa kabullenilmişti ama hala sevilmiyordu. Red Bull’un yatırımlarıyla hızla birinci lige yaklaşan RB Leipzig bu sezon başında en çok tepki alan, Almanya’nın geleneksel kulüpleriyle taraftar baskısı yüzünden hazırlık maçı bile yapamayan takımı olmuştu. Birinci ligde şirket ve şahsa bağlı kulüplerin dışındakilerde de milyarder yatırımlarına gözünü dikenler vardı. Hannover 96 başkanı Martin Kind de bunlardan biriydi ve taraftarlarından büyük tepki gördü. Hannover’in eski taraftar grupları A takımlarının maçlarını sezon boyunca izlemeyi bırakacak, takımda karışıklılar yaşanacak ve düşme tehlikesi çok yakından hissedilecekti.
“Paderborn, Jamaika bobsled takımı değil. Gerçekten çok iyi bir futbol takımı.”
Mirko Slomka / Hamburg’un 2. haftada 3-0 kaybettiği SC Paderborn maçı öncesi
Ligin yeni takımı Paderborn sezona çok hızlı başladı ve 4. hafta geçildiğinde ligin en tepesindeydi. Sezona en büyük düşme adayı olarak başladıklarından belki de küçümseniyorlardı ama Slomka bunun hata olacağını belirtmişti. Paderborn 22. haftaya kadar düşme hattına hiç girmedi. Ama sonrasında üst üste oynadıkları Bayern ve Mönchengladbach maçları onları son üç sıraya itti. 33. hafta ilk defa son sıraya düştüler ve ligi de orada bitirdiler. Hamburg için de kaybettikleri Paderborn maçı karanlık sezonun başlangıcı olacaktı. Paderborn’u ciddiye almak gerektiğini söyleyen Slomka ise bu maçtan sadece bir hafta sonra kovulacak, Hamburg lig bitimine kadar beş ayrı teknik direktörle çalışacaktı.
“Geleneksel futbol kulüplerine acıyorum.”
Ralf Rangnick / Nürnberg taraftarlarının kötü sonuçlar alan takımdaki futbolculardan formalarını bırakmalarını istemesi sonrası
RB Leipzig menajeri Ralf Rangnick, geleneğine bağlı, %51 kuralına uyan kulüplere taraftarlarına çok söz hakkı verdikleri için acıdığını söylüyordu. 6. hafta geçildiğinde Nürnberg 2. ligde zor zamanlar geçiriyordu ve düşme hattına yakındı. RB Leipzig ise ligin ilk iki sırasında gidip geliyordu. Taraftarın tepkisi sonrası Nürnberg 7. haftayla tırmanışa geçecek, bir daha düşme korkusu yaşamayacak ve 10. haftada Leipzig’i yenecekti. Rangnick’in bu sözleri Almanya’daki kulüp sahipliği tartışmalarını yeniden alevlendirecek, RB Leipzig hiç olmadığı kadar tepki almaya başlayacaktı.
“Böyle sevgi sözleri duymaya başladığınızda kaka gerçekten duman çıkarmaya başlamış demektir.”
Jurgen Klopp / 3-0 kazandıkları St. Pauli kupa maçı sonrası
Dortmund St. Pauli’ye karşı oynadığı kupa maçını 3-0 kazanmıştı ama ligde 9 hafta geride kaldığında 15. sıradaydı. Son 4 maçını da kaybetmişti. St. Pauli maçı sonrası düzenlenen basın toplantısı öncesi taraftarlardan bir kadın, “Benim için BVB’den daha önemli bir şey yok. Bizi siz başarılara taşıdınız ve mutlu ettiniz bu yüzden bugünlerde de biz sizi krizden çıkaracağız.” demişti. Klopp kalkıp kadın taraftara sarıldı ve basın toplantısına yukarıdaki sözlerle başladı. O günlerde bir efsanenin sonuna yaklaşıldığı hissediliyordu.
“Önemli olan korkudan altımıza sıçmamak.”
Markus Gisdol / Bayern Münih maçı öncesi
Hoffenheim 12. haftada Münih deplasmanına çıkıyordu. Bayern geride kalan 11 haftada 9 galibiyet almıştı, hiç yenilmemişti ve sadece 3 gol yemişti. Gisdol’un bu sözleri sayesinde mi bilinmez ama Hoffenheim futbolcuları o gün altına yapmadı. Fakat maçı 4-0 kaybettiler. Bu sözler biraz da Bayern’in ligdeki diğer takımlar üzerindeki etkisini açıkça gösteriyordu.
“Şapkamın ucuna dokunup (selam verip) Champs-Élysée’yi söylüyorum.”
Karl-Heinz Rummenigge / Ribery’nin Bayern için resmi maçlarda attığı 100. gol sonrası
Bayern 14. haftada Leverkusen’i 1-0’la geçti ve golü Ribery attı. O gün yine yenilmez olduklarını tüm futbol dünyasına gösteriyor gibiydiler. Fakat sonrasında gelen sakatlıklar biraz da olsa takımın ritmini bozdu. Ribery bu maçtan sonra aralıklarla sadece 6-7 maç oynayabildi. Robben, Alaba gibi kritik isimler de ilerleyen haftalarda bir türlü bitmeyen sakatlıklar yaşayacaktı.
“Sondan ikinci takıma karşı kazanmak normal bir şey.”
Klaas-Jan Huntelaar
Devre arası kampında Katar’da kampta bulunan Schalke’nin golcüsü, Facebook’ta hayranlarının sorularını cevaplıyordu. Sezonun ilk yarısında oynadıkları Dortmund derbisini kazanmanın nasıl bir his olduğu sorulduğunda bu sözleri söyleyecekti. Fakat ikinci yarıda toparlanan Dortmund, bir sonraki derbide Schalke’yi sahadan silecek ve bazı takımlarla dalga geçmenin çok da akıllıca olmadığını gösterecekti.
“Eğer cennette futbol oynanıyorsa, o şimdiden başarılı olmuştur.”
Benedikt Höwedes / Udo Lattek’in ölümü sonrası
Almanya futbol tarihinin en başarılı teknik direktörlerinden Udo Lattek 80 yaşında hayata veda etti.
“Hamburg’un gücü CDU’nun (Hristiyan Demokratlar) St. Pauli’deki gücü kadar.”
Oliver Fritsch (Die Zeit yazarı) / Hamburg’un 8-0 kaybettiği Bayern maçı sonrası
Hamburg’da yerel seçimler yapılırken, Merkel’in partisine St. Pauli’den oy çıkması imkansız gözüküyordu. Hemen öncesinde ise Hamburg SV, Münih deplasmanında oynadığı üst üste beşinci maçını da kaybedecek ve bu 5 maçta toplam 31 gol yemiş olacaktı. Bunun dışında Hamburg lig tarihindeki en farklı yenilgisini de bu maçta alacaktı. Çok kötü oynadıkları sezonda bu sefer düşmeleri gerekiyordu. Ama futbol hiç o kadar adaletli bir oyun olmadı.
“Bana kalsaydı zaten hiçbir zaman bira içemezlerdi.”
Jürgen Klopp / Dortmund taraftarlarının “Irkçılara bira yok” kampanyası hakkında
Dortmund en büyük aşırı sağcı grupları bulunduran bir şehir. Irkçılık her sene stadyumlarında da ortaya çıkıyor. Bu sezon Dortmund taraftar birlikleri bir kampanya başlattılar ve 1 milyon tane, üstünde “Irkçılara bira yok” yazan bira bardağı altlığı üretip şehrin her yerine dağıttılar. Politik konularda da lafını sakınmayan Klopp ise bu kampanyayı destekledi, hatta geç bile kalındığını söylemekten çekinmedi.
“Birisi dört gol atmışsa, güzel oynamış demektir.”
Dieter Hecking / Leverkusen maçı sonrası, dört gol atan Bas Dost için
Wolfsburg ikinci yarının ilk haftasında, diğerlerinin karşısında altına yapmaktan korktuğu Bayern Münih’i 4-1 yenerken başrolde Bas Dost vardı. Bayern’in Hamburg’a 8 gol attığı 21. haftada ise, diğer ilk 4 adayı Leverkusen’i 5-4 yeniyorlardı ve gollerin dördü Bas Dost’tan geliyordu. Arkalarında bir şirket olduğu için sevilmeseler de oyun olarak ligin yeni Dortmund’u olacakları o gün kesinleşmişti. Sonrasında kupa finalinde Dortmund’u yenecekler ve sezonu kupayla kapatacaklardı. Bas Dost ise bu başarılı sezonun mimarlarından olacaktı.
“Futbola dikte edilemez veya yön verilemez. Futbol kendi kurallarını koyar.”
Paul Breitner / Futbolda şike söylentileri üzerine
Şubat – Mart aylarında Almanya medyasında futbolda şike söylentileri konuşulmaya başlandı. 80’ler ve 90’ların başında birçok kulübün, Freiburg Üniversitesi’nde bir doktor aracılığıyla doping yaptığı söyleniyordu. Sadece Almanya değil tüm dünyada hatta günümüzde de doping olduğu söyleniyordu. Almanya medyası üstüne gitmeye çalışsa da dünyada konu pek yankı bulmadı. Aslında hiç kimse bu konunun araştırılmasını istemiyor gibiydi. Bisiklette yaşananların futbolda da yaşanma ihtimali bile kabus sebebiydi. Toni Schumacher 80lerde yazdığı kitabında aslında bundan bahsetmişti ama o gün futbol ailesi onu aforoz etmişti. Bu sezon olmadı ama belki ileride ona da bir iade-i itibar yapılır.
“Büyük bir kellenin gitmesi gerekiyor ve bu benimki olmalı.”
Jürgen Klopp / Dortmund’dan ayrılacağını açıklıyor
Dortmund’da kötü giden sezonun tek sorumlusu olarak kendini gösteren Klopp, Nisan ayı ortalarında, duygusal bir basın toplantısıyla sezon sonunda takımdan ayrılacağını açıkladı. Modern futbol dünyasının teknik direktörlerinin tüm kariyerleri boyunca bile yapmadığı kadar öz eleştiriyi, tek bir basın toplantısında yaptı. Aslında takımı toparlamıştı ama değişimin kaçınılmaz olduğunu yine kendisi söyledi. Bir kupayla veda etmesi güzel olurdu fakat formda Wolfsburg, kupa finalinde buna izin vermedi. O haftanın tek ayrılığı bu değildi. Kaybedilen maçlar sonrası Pep Guardiola sakatlıklardan yakınıyordu. 1977’den beri Bayern Münih kulüp doktoru olan Hans-Wilhelm Müller-Wohlfahrt kovuldu. Porto’yu elediler, şampiyon da oldular ama Barcelona’ya kaybetmekten kurtulamadılar. Martin Kind ve taraftarlar arasındaki sorunları bir türlü çözemeyen Hannover 96 ise haftalardır kazanamıyordu ve düşme hattına iyice yaklaşmıştı. Onlar da Tayfun Korkut’un görevine son verdi ama son haftaya kadar düşme korkusu yaşamaya devam ettiler.
“Biz olmasak da şampiyon olurlardı. Yine de beyaz sosislerinden bir tane gönderirlerse hayır demem.”
Max Eberl / Gladbach menajeri, Wolfsburg’u yenip Bayern’in şampiyonluğunu kesinleştirdikleri maçtan sonra
Bayern 30. haftada evinde otururken, Gladbach Wolfsburg’u yenince matematiksel olarak da şampiyonluğunu ilan ediyordu. Lucien Favre yıllardır üstüne titreyerek geliştirdiği takımı Gladbach’ı bu sezon sonunda Şampiyonlar Ligi’ne götürmekte kararlıydı. Ligin ikinci yarısında üstlerindeki Bayern’i ve Wolfsburg’u yendiler. 32. haftada da Leverkusen’i yenip 3. sıradaki yerlerini sağlamlaştırdılar. Bayern’in şampiyonluğu kadar önemli olan Gladbach’ın Şampiyonlar Ligi hayali de böylece gerçekleşmiş oldu.
“Eğer isterse bizimle hemen yeni bir sözleşme imzalayabilir.”
Christian Heidel / Mainz menajeri, Elkin Soto’nun dizi parçalandıktan hemen sonra
Elkin Soto, 34 yaşında ve Mainz’da son senesini geçiriyordu. Büyük bir aksilik olmazsa Kolombiya’ya dönüp futbol hayatına orada bir kulüpte nokta koyacaktı. 31. haftada Hamburg maçında, izlerken bile iç parçalayan o büyük aksilik yaşandı. Mainz kulübü ise futbol dünyasında artık unutulan vefa kelimesini herkese yeniden hatırlattı. Elkin Soto’ya iyileşip yeniden futbola dönene kadar sürecek bir sözleşme teklif etti.
“Şehirde kutlama yapılıyor. Ama ben eve gidip bir sonraki lig maçındaki rakibimiz Dresden’in kayıtlarını izleyeceğim. Futbolcular da benimle geliyor.”
Norbert Meier / Arminia Bielefeld kupada Mönchengladbach’ı eledikten sonra
Meier aslında daha önce Düsseldorf’la ufak çaplı bir mucize yaratmıştı. Bu sezon ise Bielefeld’i ikinci lige çıkarttı. Bununla kalmayıp sezonun en ilginç hikayesinin baş kahramanı oldu. 3. lig takımı Bielefeld, birinci ligden sırayla Hertha, Bremen ve Mönchengladbach’ı eleyerek yarı finale çıktı. Orada güçleri sonrasında kupa şampiyonu olacak Wolfsburg’a yetmedi. Yarı final maçında yenilmelerine rağmen taraftarların yaptığı şov ise 11Freunde gibi bir derginin editörünün neden Bielefeld taraftarı olduğunu gösteriyordu.
“Maymunsunuz, hepiniz maymunsunuz!”
Huub Stevens / Hamburg maçı öncesi antrenmanda
Stevens, 33. hafta Stuttgart’ın evinde oynayacağı Hamburg maçı öncesi antrenmanı durdurup futbolcularını azarladı. En sonunda hepsine maymun dedi ve antrenmanı tribünden izledi. Düşme hattının stresi artık üst noktalardaydı, sinirler yıpranmıştı. Bu olay sonrası, Hamburg maçındaki 2. golü, hocalarının lafına gönderme yapıp goril hareketiyle kutlayan Stuttgartlı futbolcular son hafta Paderborn’a kazanarak gidiyordu. 14. ve 15. sıradaki Freiburg ve Hannover birbirleriyle oynarken, Hamburg evinde Schalke’yi ağırlıyordu. Schalke’nin bir iddiası yoktu. Boateng’i ve bir sezon önce milli takıma kadar yükselen Sidney Sam’i kadro dışı bırakmışlardı. Kulüp içeriden kaynıyordu. Hamburg bu durumdaki Schalke’yi elinden kaçırmayacak ve maçı kazanacaktı. Üç maçta da 70. dakikalar geçildiğinde, Stuttgart ve Paderborn küme düşüyor, Freiburg 16. olarak play-out oynuyordu. 72’de Ginczek’in golüyle Stuttgart öne geçtiğinde ise durum değişiyor, 16. sıra Hamburg’a gidiyor, Freiburg 17. olarak küme düşüyordu. Freiburg için aksilikler bitmiyor, 82’de kendi kalelerine attıkları golle 2-0 geriye düşüyorlardı. Bu gol olmasa 90+2’de buldukları gol onları ligde tutacaktı ama artık yeterli değildi. Freiburg 17. olarak Paderborn’la birlikte lige veda ediyordu. 16 hafta maç kazanamayıp, sadece son iki hafta aldıkları galibiyetle ligde kalan Hannover tarafında sevinç vardı. 16. sırada ligi tamamlayan Hamburg ise bir sezon önce yaptığı gibi yine play-out maçlarında ikinci lig üçüncüsü Karlsruhe’yi eleyecekti. Ligin dinozoru bu sezon da düşmeyecek, statlarındaki saat çalışmaya devam edecekti.
“Bir kulüp tek bir insana ait olamaz. Kulüp, kendini onunla ifade eden insanlara ve üyelere aittir.”
Christian Streich
Streich, takımı Freiburg’u bu sefer düşme hattından kurtaramadı. Son senelerde ligde yaptıkları/söyledikleri ona “futbol filozofu” unvanını kazandırmıştı. Giderken de lafını sakınmadı ve kulüplerin milyarderlerin tekeline geçmesi hakkında düşündüklerini söyledi.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane