Nisan ayının ilk günleri… Gregg Popovich takım içerisinde “Beyler, sayıyoruz” uyarısını yapmış, Spurs önüne geleni tokatlıyor, Kawhi Leonard’ın önünde dripling yapmaya çalışmak gereksiz bir macera arayışı… Birinciliği garantilediği için rahat durumdaki Warriors ve rakip seçmek gibi bir lüksü olmadan, play-off’a girebilmek için yarışan Pelicans-Thunder dışında herkesin için için “Aman Spurs’le eşleşmeyelim de…” diye düşündüğünü bilmek için takım yetkililerini geç saatlere kadar içirmek gerekmiyor. Sezonun son düzlüğünde birkaç gün içinde iki kez Spurs’e yenilen ve bu iki maçta Kawhi Leonard’ın savunmasında James Harden’ın 36’da 11 atabildiğini gören Rockets da o takımlardan biri. Normal sezonun son gününde ikinciliğe fırlayıp rakip olarak Mavericks’i kaptıktan sonra biraz rahatlıyorlar ama ikinci turda yine Spurs tehlikesi var, o yüzden komşu seriyi keserken başlarda Clippers’ı desteklemiş olsalar gerek. Fakat ardından kafalarının biraz karışmış olması muhtemel.
Rockets’ın Mavericks serisini sadece benim değil, herhalde kendi beklediğinden de çok daha rahat geçmesinde en önemli faktörler, sezonun yarısını sakatlıktan ötürü kaçırıp normal sezonu dakika kısıtlamalarıyla bitiren Dwight Howard’ın 2011 yılından ışınlanmış gibi oynamaya başlaması, Rox’un 4 numaraları Terrence Jones ve Josh Smith’in atletizm üstünlükleriyle Dirk Nowitzki’yi büyüğe saygısızlık sınıfına alınması gereken ölçüde zor durumda bırakmaları ve elbette Mavs’in hem Rondo krizi hem de Chandler Parsons’ın sakatlığıyla bir yandan kendi kendine çökmesiydi. Kariyerinin en iyi döneminde bile hiçbir zaman iyi bir savunmacı olamayan 36 yaşındaki Nowitzki’yi zor duruma düşürmek büyük bir başarı gibi gözükmeyebilir ama Rockets’ın o pozisyondaki hareketliliği ve çok yönlülüğü, ayrıca bu formunu sürdürdüğü takdirde Howard, eğer karşılarına onlar çıksaydı, akıllı ama ağır Spurs uzunlarına karşı Houston’ın en büyük avantajı olacaktı. Burada sağlanacak üstünlük, “Yılın Savunmacısı”nın karşısında Harden’ın verimi düşse bile doğacak zararı telafi edebilir, hatta belki fazlasını getirebilirdi. Oysa Clippers’ın turu geçmesiyle karşılarında en az onlar kadar atlet Blake Griffin-DeAndre Jordan ikilisini buldular.
Clippers-Spurs maçında Tim Duncan zaman zaman yine yaşını sorgulatmış, Boris Diaw son üç maçı çok iyi oynamış, Griffin ve Jordan ikinci ve beşinci maçın sonunda yaptıkları hatalarla takımlarının kaybetmesine yol açmış olabilirler ama bu sizi yanıltmasın. Griffin ve Jordan’ın çok daha rahat ve hızlı hareket edebilen insanlar olmaları Clippers’ın seri genelindeki en önemli üstünlüklerinden biriydi. Buna bağlı olarak maç başına toplam 26.4 ribaund alıp, 4 blok yaptılar. Griffin ayrıca 24.1 sayı 7.4 asistle oynadı ve hem Chris Paul’un son maçtaki kahramanlıkları hem de iki maçın sonunda yaptığı maç veren hatalar biraz gölgelemiş olsa da serinin esas MVP’siydi.
Nowitzki ve onun verdiği açıkları kapatmaya çalışırken harap olan Tyson Chandler’a karşı cirit atan Howard-Smith-Jones üçlüsü için bu seride işlerin o kadar güllük gülistanlık olmayacağı belli. Diğer taraftan, Clippers’ın en önemli oyuncusunun Spurs serisinin yedinci maçında yaşadığı sakatlığın ciddiyeti Rockets için yine de rahat bir serinin kapısını açabilir. Paul’un yedinci maç sonundaki istatistiklerine bakan ama maçı izlemeyen birisini, adamın o maçın ilk çeyreğinde yaşadığı sakatlığın ardından hiç rahat hareket edemediğine, ribaund sonrası topu aldığında resmen hızlanamadığına, attığı bazı şutların potaya doğru gidemediği için mecbur kaldığı son seçenekler olduğuna inandırmak kolay değil. Oysa Paul’un yedinci maç performansı mucize ve abartılı spor temalı film senaryosu karışımı bir şeydi. Eğer durumu iyiye gitmediyse bunun tekrarlanması imkansız gibi bir şey. Tek maçta bir mucize daha yaratsa bile, o halde dört tane maç kazandırabilme ihtimali yok. Ve Griffin kendini ne kadar geliştirmiş olursa olsun, özellikle play-off seviyesinde Clippers’ın Chris Paul’a bağımlılığı en az Rockets’ın Harden’a bağımlılığı ölçüsünde.
Harden demişken, onun Kawhi Leonard tarafından savunulmayacak olması ve Clippers’ta Leonard’a yakın bir tehdidin olmaması Rockets açısından bu turda Spurs’le eşleşmemenin en sevindirici yönü. Hücumda büyük yük taşıyan Paul’un hele bu sakatlık sonrası Harden’ı savunmak gibi tüketici bir işle uğraşmayacağı kesin gibi. Redick disiplinli bir savunmacı olsa da o işin adamı değil. Takımda dış savunmanın pis işlerini üstlenen Matt Barnes muhtemelen daha Doc Rivers kendisiyle konuşmadan Harden’a çalışmaya başlamıştır. Sorun şu ki, takımın en önemli dış savunmacısı olması onun çok iyi bir savunmacı olduğu anlamına gelmiyor. Sadece eldeki seçeneklerin en iyisi Barnes. Ancak onun eli kolu durmayan, agresif ve soğukkanlılığını kolay kaybeden oyuncu karakteri, Harden gibi rakibi tuzağa düşürmeye takıntılı ve bu konuda üst düzey becerili bir adamın karşısında çok çabuk avlanmaya müsait. Clippers’ın bench’te bu konudaki tek alternatifi ise Austin Rivers ve Harden onu fena yapıp babasının önüne atabilir.
Clippers bench’inin tek sıkıntısı Harden’ın üstüne salacak bir savunmacı bulmak değil. Hücumun sıkıştığı anları kendi halinde takılarak kurtaran Jamal Crawford dışında kenardan hemen hiçbir katkı gelmiyor. Spurs serisinin bir maçında Rivers babasını gururlandırdı, Glen Davis arada bir savunmada işe yaradı ama musluğun akışı, rotasyondan Patrick Beverley ve Donatas Motiejunas gibi önemli iki parçayı kaybetmesine rağmen Rockets’ınkine kıyasla komik seviyede. Üstelik Beverley elinde alçıyla idmanlara çıkıyor ve bir noktada oynamak için ihtimalleri zorluyor. Gerçekten dönebilirse, bir yandan sakatlıkla uğraşacak Paul’un çok canını sıkar.
Yine de Paul’un şu anda Beverley’nin dönme ihtimaliyle aklını meşgul etmediğine eminim. Onun aklında sadece ne kadar hareket edebileceği ve kapasitesinin ne kadarıyla oynayabileceği olsa gerek. Dün “Bir tahmin yapmam gerekecekse ilk maçta oynayamayacağını söylerdim” diyen Doc Rivers’ın da… Kısıtlı gözükmeyen bir Paul, hücumda daha teknik bir takım olan ve Rockets’ın pota altı atletizmine karşılık verebilen Clippers’ı seride benim favorim yapar. Yedinci maçtaki gibi hareket edemeyen ve bu defa mucize de yaratamayan bir Paul izleyeceksek, o zaman Rockets’ın konferans finalistliğini tebrik edebiliriz.
8 şubat 2012 - 19 aralık 2022, yazıhane