Skip to content

Demokrasi Şenliğinde Futbol

Yasal uyarı: Bu yazıda bahsi geçen yerler, kurumlar, olaylar ve kişiler gerçektir. Yazıda herhangi bir komplo teorisi yoktur. Ama bu anlatılanlara benzer olayların sizin yaşadığınız yerlerde de olması olasılığı üzerine teori üretmek kendi inisiyatifinizdedir. Ne yazık ki bu yazı bir sonuca bağlanmamaktadır.

Ukrayna, Rusya’dan ayrıldığında ülkeyle birlikte futbol ligi de bağımsızlığını kazanmıştı. 1992’nin Haziran ayında, Lviv’de oynanan play-off finalinde, Kırım takımı Tavriya Simferopol, başkentin dev takımı Dinamo Kiev’i 1-0 yenmiş ve Ukrayna Premier Ligi’nin ilk şampiyonu olmuştu. Tavriya’dan sonra bu başarıyı yakalayabilen sadece iki takım (Şahtar Donetsk ve Dinamo Kiev) olacaktı.

Yıllar içinde aradaki güç farkı Kiev lehine çok fazla açılsa da bu maçın bir tekrarı 16 Mart 2014’de oynandı. Planlanan lig takvimine göre maç Kırım’da Tavriya’nın sahasında olmalıydı. Fakat tarihi önemi büyük olsa da sonucunu o gün maça çıkan futbolcular dahil kimsenin önemsemediği karşılaşma, ülkedeki sorunlar nedeniyle Kiev Olimpiyat Stadyumu’nda oynandı. Futbolcular maç sonunda soyunma odasına değil, büyük ekran bir televizyonun olduğu basın odasına, haberleri izlemeye gittiler. Aynı gün Kırım’da bir referandum yapılmıştı ve maç bittiğinde %97 üzerinde evet oyuyla, Kırım Rusya’ya bağlanmıştı. Ukrayna Ligi’nden lisans alan Tavriya Simferopol oyuncuları o geceden itibaren artık Rusya’ya bağlı bir yerin takımının futbolcularıydı. Maçtan üç gün önce (tesadüf?) kulübün en büyük maddi destekçesi, Rusya yanlısı devrik lider Yanukoviç’e yakın, Ukrayna’nın en zengin oligarklarından1 Dmytro Firtash Viyana’da yakalanıp hapse atılmıştı. Özellikle Gazprom gibi dev şirketler aracılığıyla tüm dünyada yıllardır büyük ticari işler yapan Firtash, yolsuzluk ve rüşvet suçlarından, ABD’de FBI tarafından yapılan bir araştırma neden göstererek tutuklanmıştı.2 Bu haber sonrası Tavriya Simferopol’un geleceği zaten tehlikeye girmişken, bir de referandumdan evet sonucu çıkmıştı. O gün Tavriyalı futbolcular, Kırım’a olan bütün uçuşlar durdurulduğundan, evlerine 10 saatin üzerinde bir otobüs yolculuğuyla dönebildiler. Kötü sonuçlar alsalar da sezon sonuna kadar maçlara çıkmaya devam ettiler. Fakat Kırım’daki sahalarında bir daha Ukrayna Ligi maçına çıkamadılar. Kazanıp kazanmadıklarının fark etmediği o sezon sonunda, birçok futbolcu takımı terk etti ve tıpkı diğer bir Kırım takımı Sivastopol gibi, Ukrayna Ligi’nin ilk şampiyonu Tavriya Simferopol da Rusya 3. Ligi’ne geçti. 16 Mart’taki maçın sonucu mu? Kağıt üstünde kendi evlerinde oynadıkları, belki de son Kiev maçını 1–2 kaybettiler.

Aslında bu maçın 1 Mart günü oynanması gerekiyordu fakat kış yüzünden Kasım ayında lige verilen arayla birlikte başlayan eylemler ligin bahar döneminin süresiz ertelenmesine sebep olmuştu. Kırım sorunu iyice büyüyünce, belki de ortalık biraz sakinleşir ümidiyle, ligin 15 Mart’ta tekrar başlaması kararı alınmıştı. Kasım’da futbol arası ve eylemlerin başlaması birbirini takip etmişti ama bu sadece tesadüftü. İnsanlara yeniden futbol vermek onları sakinleştirmedi.

Ukrayna’daki iç karışıklığın futbolun başlamasıyla azalabileceğini düşünmek aslında o kadar da naif bir fikir değildi. Ülkedeki futbol kulüpleri uzun süredir güçlü oligarklar tarafından yönetiliyordu ve kulüp başkanlarının ülke ekonomisinde, siyasetinde büyük etkileri vardı.3 Mesela Metalist Kharkiv’in eski başkanı ülkenin en zengin iş adamlarından, 2002 – 2006 yılları arasında milletvekilliği yapmış Oleksandr Yaroslavsky’di. Yanukoviç başkanlığı döneminde kulübü başka bir oligark, Rusya yanlısı Serhiy Kurşenko’ya kaptırdı. Yaroslavsky o gün yaptığı açıklamada “Reddedemeyeceğim bir teklif yapıldı” demişti. Yanukoviç ülkeden kaçtığında, Kurşenko da gitmişti. Metalist takımı, borçlarıyla başbaşa kaldı ve iflasın eşiğine geldi. Kulübün devrik yönetim zamanında birçok işte kara para aklama aracı olarak kullanıldığı söyleniyordu. Yanukoviç’in kaçmasıyla görevi devralan geçici hükümet, eski kulüp başkanı Yaroslavsky’e Kharkiv bölgesinin valisi olması için teklif götürdü. Yaroslavsky bunu reddetse de Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için çalışacağını söyledi. Metalist takımı ise eski başkanlarının tekrar politik sahnede adı geçmesiyle belki de kurtulabileceğini düşünmeye başladı.

Karışıklıklar Donetsk’e sıçrayıp, büyük bir iç savaş haline dönüşmeye başlamadan önce geçici hükümet bir başka futbol kulübü başkanı, ülkenin en zengin adamı Rinat Ahmetov’a Donetsk bölgesinin valisi olması için teklif götürdü. Ahmetov 1995 yılında Akhat Bragin sonrası Şahtar Donetsk’in başkanı olmuştu. Bragin bir futbol müsabakasının devre arasında yanındaki korumalarıyla birlikte bombalı bir saldırı sonucu öldürülmüştü. O zamana kadar Bragin’in sağ kolu gibi gözüken, o maçın da ilk yarısı dahil olmak üzere hep yanında bulunan Ahmetov, devre arasında ortalıkta değildi. Bragin’in ülkenin en etkili mafya birliğini yönettiği iddia ediliyordu, birçok kez suikastlerden kurtulmuştu ama o bombadan kurtulamadı. Ölümü bir sır olarak kaldı. Hem Şahtar Donetsk’de hem de iş dünyasında onun yerini alan Ahmetov’un olayla ilgisi olduğu söylense de hiç bir zaman ispatlanamadı. Rinat Ahmetov 1999 yılında içişleri bakanlığı raporunda en tehlikeli organize suç örgütü lideri olarak gösterildi, Wikileaks belgelerinde ABD büyükelçisi onu “Donetsk klanının mafya babası” olarak tanımlıyordu. Birçok gizli servisin dökümanlarında, suça kaynak sağlamak, yolsuzluk, rüşvet gibi konularda adı geçiyordu. Hakkında söylenen hiçbir şey ispatlanamadı, onunla ilgili haber yapan gazeteciler hızla o haberlerden vazgeçti ya da bir daha haber yapmadılar. Ahmetov’un serveti ve politik işleri ne kadar karanlık olursa olsun, futboldaki yatırımları meyvesini veriyordu. Bu yatırımlarla Şahtar, modern tesislere, büyük bir stadyuma kavuştu. Dinamo Kiev’in 10 yıl süren hegemonyası son buldu. Ahmetov döneminde Şahtar, 1 Uefa Kupası, 9 lig şampiyonluğu, 9 Ukrayna kupası ve 6 süper kupası kazandı. UEFA listesinde en iyi 16 takımdan birisi oldu ve 2000 yılından beri katıldığı Şampiyonlar Ligi kura çekimlerinde 2. torbaya kadar yükseldi.

Ahmetov geçici hükümetin valilik teklifini reddetti. Bölgenin zaten en büyük fabrikalarını, doğal gaz kaynaklarını, en güçlü futbol takımını elinde bulunduran Ahmetov’un böyle bir göreve ihtiyacı yoktu. Ayrıca medyadan sürekli uzak duruyordu, fotoğrafını bile çekmek çok zor bir işti. Fakat Donetsk’deki savaş büyüdü, bu arada Şahtar’ın stadyumuna, yönetim binasına saldırılar düzenlendi. Ahmetov’u asıl endişelendiren bu değildi. Demiryolları patlatılıyor, doğal gaz tesislerine saldırılar oluyor, bazı fabrikaları ele geçiriliyordu. Medyadan köşe bucak kaçan Ahmetov o zamanlarda bir video yayınlayıp halka seslendi. Halkı Rusya yanlılarına karşı direnişe davet ediyordu. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün en önemli şey olduğunu söylüyordu. Belki gerçekten bunu önemsiyordu ama ülkenin en büyük gaz rezervlerinin olduğu bu bölge Rusya’ya bağlanırsa muhtemelen en büyük rakiplerinden Gazprom buradaki bütün işleri ele geçirecekti.

Rusya yanlıları ve vatan sevgisiyle toprak bütünlüğünü korumak isteyenler birbirlerini öldüredursun, 17 Şubat 2015’de Şahtar Donetsk Şampiyonlar Ligi ikinci tur maçında Bayern Münih’i ağırladı. Fakat yine savaş nedeniyle maç Donetsk’de değil, Lviv’de, Şampiyonlar Ligi ana sponsoru Gazprom’un katkılarıyla oynandı. Futbolda bu tip çelişkili ilişkileri artık kimse önemsemez olmuştu. Önemli olan para akışının kesilmemesi, iş ilişkilerinin hep doğal seyrinde gitmesiydi. Halkı direnişe çağıran Ahmetov, örneğin Willian’ı önce Anzhi’ye, sonra Abramoviç ve Gazprom destekli Chelsea’ye göndermekte bir sorun görmemişti. Rusya karşıtı gözüken Avrupa, Gazprom’un sponsorluğunun devamına ses çıkarmıyordu, madenci takımı diye methiyeler dizilen Schalke göğsündeki Gazprom yazısını hala gururla taşıyordu. Batı medyasında Rusya, halka canavar diye tanıtılıyor, Rusya’da da tam tersi yapılıyordu ama futbolun ve siyasetin samimiyeti para miktarına göre değişebiliyordu.

Şahtar Donetsk, Bayern Münih’le yaptığı ikinci maçta 7 gol yediği sıralarda Birleşmiş Milletler, Ukrayna’daki iç savaşla ilgili bir rapor yayınladı. Son bir senede, Donetsk’i içine alan Doğu Ukrayna’da 6000’in üzerinde insan çatışmalar yüzünden hayatını kaybetmişti. Günde ortalama 16’nın üzerinde insan ölüyordu. Savaş bittikten sonra en iyi ihtimalle bu insanlardan bazıları hakkında kahramanlık türküleri yazılacaktı. Savaşın sadece iki sonucu olabilirdi. Hayatta kalanlar ya Ahmetov’un, ya da Rusya’ya bağlı bir milyarderin şirketlerinde çok ucuz ücretlere çalışmaya devam edeceklerdi.

Dünyanın geri kalanı ise taraf olma derdindeydi. Kimi batıyı, kimi Rusya’yı çok seviyordu. Tartışacak bir şey bulamazlarsa Shakhtar mı yoksa Şahtar mı diye yazalım diye birbirlerine küfrediyorlardı.4 Tartışmaların etkisi uzun sürmüyor, hemen başka bir başlığa geçip Ronaldo mu Messi mi diye kavgaya tutuşuyorlardı. Çünkü insanlara her şeye bir şekilde taraf olmazlarsa bertaraf olacakları öğretilmişti.

Ek kaynak 1: http://roadsandkingdoms.com/2014/a-soccer-secession/
Ek kaynak 2: http://futbolgrad.com/the-uncertain-future-of-the-ukrainian-premier-league/

  1. Oligarşi: http://tr.wikipedia.org/wiki/Oligar%C5%9Fi []
  2. http://www.reuters.com/article/2014/03/13/us-ukraine-austria-firtash-idUSBREA2C14V20140313 []
  3. http://www.nytimes.com/2014/03/03/world/europe/ukraine-turns-to-its-oligarchs-for-political-help.html?_r=0 []
  4. https://eksisozluk.com/entry/45449193 []